Doruk#
Pazar sabahı kahvaltı masasında oturmuş ailecek kahvaltımızı ediyorduk. Bir Pazar sabahına göre daha erken kalkmıştık bu sabah. Önce kızları Savaş'a bırakacak sonra da onların veli toplantısına katılacaktık.
Duru reçele ulaşmak isterken meyve suyunu devirince Ece "Yeni giydirdim üzerini." Diye söylenerek yerinden kalkarken ben ondan önce Duru'ya ulaştım. Yere dökülen meyve suyuna basmadan Duru'yu oturduğu sandalyesinden alıp annesine verdim. Ece onu temizlemek için götürürken Su'dan peçete getirmesini istedim. Saniyeler içince "Getirdim baba." Dediğinde bana uzattığı peçete rulosunu aldım ve meyve sularını temizledim. Biz tekrar oturup kahvaltımıza devam ederken Duru ve Ece de geldiler. Ece Duru'nun giysilerini değiştirmişti. Kahvaltımıza devam ettik.
Eylül#
Ekim'in ağladığını duyduğumda kafamı yastığın altına gömdüm. Zaten bütün gece ağlayıp durmuştu bari sabah rahat bıraksaydı.
Ceyhun "Eylül bebek ağlıyor." Dediğinde bir tekme geçirdim ona. "Ben fark edememiştim sanki! Kalk bak o zaman."
"Bakmakla karnı doymuyor bil istedim."
"Sen istedin çocuk yapmayı sütannemi buluyorsun ne buluyorsan bul." Derken abarttığımın farkındaydım ama beş aydır uyku uyuduğum yoktu. Ceyhun hiçbir boku beceremiyordu zaten. Tek başıma uğraşıyordum resmen. Bizim serserilerle uğraşmak bile daha kolaydı. Ceyhun yataktan kalkıp onu susturmaya çalıştıysa da fayda etmedi. Daha fazla dayanamayıp kalktım. "Tamam, ver bebeğimi."
"Bebeğin olduğunu hatırladın yani. Tebrikler!"
"Söylenip durma, dokuz ay zaten karnımda taşıdım emzirme işi de babasında olsa ne olurdu yani." Diye sitem ettiğimde kahkaha atmaya başladı. "Seninkiler varken benimkileri ister miydi sence."
Ceyhun dövüştüğü için göğüs kasları da yerindeydi haliyle. Bu yüzden bunu söylemesi garip gelmişti. "Seninkilerin de benimkilerden aşağı kalır yanı yok." Deyip gülmeye başladım. Sonra bebeğimi alıp karnını doyurmaya başladığımda Ceyhun saçlarımı okşayıp öptü. "Ben de kahvaltı hazırlayayım." Deyip gitti. Bazen hakkını yiyordum bu adamın. Tamam, bebeklerden pek anlamıyordu ama elinden geleni de yapıyordu. Ondan daha iyi birini bulamazdım asla. O kelimenin tam anlamıyla mükemmeldi.
Eslem#
Sabah kendiliğimden uyandığımda koca ayım hala uyuyordu. Yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra yavru ayımı kontrol etmek için yan odaya girdim. Annesinin minik kuşu hala uyuyordu. Her ne kadar onu öpmek istesem de uyandırmaya kıyamadım. Zaten yarım saat sonra zorunlu olarak uyanacaktı. Veli toplantısına giderken onu da Savaş amcasına bırakacaktık. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladım. Yarım saat sonra her şey hazır olduğunda ayıcıklarımı uyandırmak için harekete geçtim. Önce yavru ayıdan başladım. Odasına girip yanaklarını öperken kaburgalarını gıdıkladım. Kahkahalar eşliğinde onu bırakmamı istedi. Artık bıraktığımda boynuma sarılıp yanaklarımı öptü. "Günaydın annecim."
"Günaydın yavru kedim."
"Hayır, ben kedi değilim. Aslanım." deyip kükremeye çalışınca güldüm. "Tamam, hadi gidip baba aslanı uyandıralım." dedim ve birlikte Uras'ın yanına gittik. Ulaş babasının üzerine atlayıp onu uyandırırken ben de onları izliyordum. Şu manzaradan daha iyisini sunamazdı kimse. Ben de Urasın üzerine atladığımda bir anda beni ve Ulaş'ı altına alıp gıdıklamaya başladı. Ulaş'la birlikte onun elinden kurtulduğumuzda Uras için ütülenmiş bir takım elbise çıkardım dolaptan. Ona hazırlanmasını söylerken Ulaş'ı tekrar odasına götürdüm ve okul için hazırlamaya başladım. Kendim de giyinmek için odama döndüğümde Uras henüz giyinmişti. Birlikte yatağımızı topladıktan sonra ben de giyindim ve baba sincabın kravatını bağladım. Birlikte kahvaltı masasına oturduğumuzda büyük bir neşe ve huzur içerisinde kahvaltımızı etmeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim ( Raflarda)
Fiksi RemajaAnnesinin doğumda öldüğünü sanan Hira peşine düşen sapığından kurtulmak için rol yaptığı çocuğa aşık oldu. Hayattaki tek öncelikleri bira, uyku ve kadınlar olan Barış hayatındaki tek masum şeye aşık oldu. Yaşanmışlıklar, anılar, dostluklar, verile...