Ne diyebilirim ki kalbiniz temizmiş. Yorumlardaki çoğu kişinin Uras ve Eslemi istemesi beni mutlu etti. Çünkü ikinci bölüm onlarla ilgiliydi. Umarım beğenirsiniz:)
-Eslem-
Sonunda bütün evimi en dip köşelere kadar temizledikten sonra yorgunluk kahvemi de yapıp koltuğuma kuruldum. Evimi süzüp "Ne güzel temizlemişim be!" bakışımı atarken bir anda bir top girdi bakış açıma. Aynı top sehpanın üzerinde duran kahve fincanıma çarpıp onu yere düşürdü. İçindeki tüm kahve hem koltuklarıma hem de halıma sıçradı. Bir süre yaprak dökümümdeki Ali Rıza Bey gibi baktım boynum bükük. Hemen ardından "Ulaş!" diye bir çığlık attım.
O ise iyi bir şey yaptığını sanıp gülüyordu. İki yaşındaki çocuğa da top attığı için kızamıyor ki insan. Nasıl da gülüyor annesinin kuzusu. Babası da böyle bunun. Kötü bir şey yapıp hemen sırıtıyorlar. Sonra kız kızabilirsen.
Elini bana uzatıp topunu atmamı isteyince topu alıp ona doğru yuvarladım. Ardından yerdeki kahve fincanını aldım. Onu mutfağa bıraktıktan sonra banyoya yönelmiştim ki kapının açıldığını duyunca Uras'ın geldiğini anladım. Ondan başka kim eve anahtarıyla girebilirdi ki. Koridora çıktığımda Uras'ın kollarını açıp beni beklediğini gördüm. Hemen koşmaya başladım ama Uras benden önce kendisine koşan oğlunu kucağına alıp onu öpmeye başladı. Bana selam bile vermeden oğlunu da alıp içeri gitti. Baba oğul beni sinirlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlardı!
Banyoya girip bez ve deterjan alıp oturma odasına geldim. Ayı yavrusunu seviyordu hala. Öldürmese bari! Bezi ve deterjanı sert bir şekilde sehpanın üzerine koyup "Yavrunu sevmeye ara verdiğinde onu pisliğini temizlersin, Ayı!" dedim ve yemek yapmak için mutfağa gittim dakikası dolmadan Uras da geldi peşimden. "Yine neden sinirlendin? Ufacık çocuk kahve dökmüşse ne olmuş yani?"
"Yavrusuna değil ki ben ayının kendisine kızıyorum!"
"Ne yaptım ki ben? Şimdi geldim eve."
"Fark ettim! Bana selam bile vermeden hemen Ulaş'la ilgilenmeye başladın."
Yüzünde çarpık bir gülümseme belirirken ellerini belime koyup bana doğru bir adım attı. "Sen oğlumuzu mu kıskandın?"
"Kıskanmadım tabii ki de. Sadece diyorum ki onu görünce beni unutmasan."
"Seni unuttuğumu kim söylemiş?"
"Ne saçmalıyorsun?"
"Gece verecektim ama sanırım şuan vermezsem beni gece yatağa da almazsın." Deyip ellerini belimden çekti ve ceketinin cebinden küçük bir kutu çıkardı. İçindeki kolyeyi çıkarıp bana gösterdi. Kolyeyi takması için hemen arkamı döndüm. Saçlarımı kaldırarak kolyeyi rahat takmasına yardımcı olurken içim içime sığmıyordu. Uras böyle sürprizler hep yapardı ama her defasında heyecanlanır ve mutlu olurdum. Az önce ona kızdığım için de pişman olmuştum. İkisi benim her şeyimken beni dışladıklarında sinirleniyordum ne yapayım.
Uras kolyeyi taktıktan sonra belime sarılıp boynumu öptü. "Atarlı sincabım benim."
"Ya Uras!"
"Efendim sincabım?"
"Seni seviyorum." Bu sırada birinin paçalarımı çekiştirdiğini hissettim. Aynı elin sahibi Uras'ın da paçalarını çekiştirmiş olacak ki Uras benden ayrılıp oğlumuzu kucağına aldı. Diğer kolunun altına da beni aldığında tam olmuştuk. Ulaş bana doğru eğilip yanağıma sulu bir öpücük bıraktığında aynı zamanda Uras da saçlarımı öpmüştü. Hayatımda gördüğüm en güzel ilgiydi bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim ( Raflarda)
Teen FictionAnnesinin doğumda öldüğünü sanan Hira peşine düşen sapığından kurtulmak için rol yaptığı çocuğa aşık oldu. Hayattaki tek öncelikleri bira, uyku ve kadınlar olan Barış hayatındaki tek masum şeye aşık oldu. Yaşanmışlıklar, anılar, dostluklar, verile...