8

60 0 0
                                    

  -Uğur: " Tabiî ki önce oturup biraz dinlen sonras... "

-" Sonrasında sana bir damla bile kanımı vermeyeceğim, böyle bir hayalin varsa unut. Suratından anlaşıldığı üzere bir aklından geçmiş. "

Uğur hızlıca bozulan suratını düzeltip; " Sana göstermem gereken asıl çalışma bu."

-" Etki etme süresini kısaltmışsın. Yani teorik ve ön deney işlemleri bunu gösteriyor. Ama eklediğin madde... hımm...olabilir. Peki, denedin mi hi... hapçiiuu."

-Uğur: " Hapşu... Henüz deneme fırsatım olmadı. Sen neye gülüyorsun?"

- " Bahar alerjisinden hapşıran bana, tikinle eşlik etmene gülüyorum. Bunu yakın zamanda deneyeceğiz. Ama şimdi benim biraz dinlenmem gerekiyor. Söyleyeceğin başka bir şey yoksa odama geçiyorum."

Uğur yok anlamında başını sallayıp Mira'ya baktıktan sonra Mira oturduğu yerden kalktı. Ezbere adımlarla odasından içeri girdi. Tek kişilik bir adet yatak; küçük bir dolap ve masadan oluşan bu oda yeraltının en küçük odasıydı. Küçük olması dışındaki tek özelliği tek kişilik olması olsa da; Mira'nın annesini hissedebildiği nadide yerlerden biriydi bu oda. Bu odada annesinin onun için sakladığı kasayı bulmuştu. Böylece kafasındaki tüm soru işaretleri cevaplanmıştı, özellikle de kendi ile ilgili olanlar.

Uğur çayından bir yudum alırken biraz acıktığını fark etti. Mira'ya da bir şeyler götürmenin iyi olacağını düşünerek bir şeyler hazırladı. Kapıyı tıklayıp içeri girdiğinde; Mira'yı yatağının üzerinde dizlerini yarı yarıya kendine doğru çekmiş kollarıyla da dizlerini kucaklamış vaziyette buldu. Dinleneceğim dese de uyumayacağını bilecek kadar tanıyordu onu. Mira düşüncelerinde boğulurken önüne tepsiyi bıraktı. Sadece kollarını bağlayıp beklemek hiçbir zaman ona göre olmamıştı onu tanımaya başladığında ilk anladığı buydu.

Göz göze geldiklerinde sanki Mira onun aklından geçenleri tartıyordu; son meseleleri ne kadar bildiğini falan. Usulca kapıdan çıkarken Mira önündeki çaya doğru uzanmıştı. Birkaç saat sonra yatmak için odasına doğru ilerlerken koridorda omzuna bir el dokundu. Usul adımlarla arkasından yaklaşılmasına çok alışık olmadığından bir anlık şaşkınlığının ardından ona döndü.

-(Mira)" Reflekslerin hala çok yavaş Uğur, konuşacağız; acil. Diğerlerine de haber ver. "

Uğur uykulu gözlerini ovuşturarak, saatin sabaha karşı oluşuna hiç takılmadan diğerlerini uyandırdı. Üç dakika içerisinde herkes Mira'yı dinlemek için hazırdı.

- " Bağlantının güvenliği açısından hızlı olmak zorundayız, tüm dikkatinizi bana verin. Şimdi 2. Bölgenin görüşmeyi nerede ya da nerelerde yapabileceği belirlendi mi?"

-Savaş;" Biri yüksek ihtimal içeren, uygun ve muhtemel iki yer var."

-(Mira) " Güzel, çok fazla değil. Sizden on iki saat içerisinde bu alanların tavanlarının birkaç yerine en son geliştirdiğimiz mini kameralardan yerleştirmenizi istiyorum. Tavana tamamen gömülü olmalı; dışarıdan bakıldığında herhangi bir pürüz bulunmamalı."

-Oğuz;" Anlaşıldı, başka bir şey?"

-(Mira) "Yok. Kameraların yerleştirilmesini sağlayıp çekiliyoruz. Ama kameralar çok önemli. Eğer gerçekten bulduğunuz yerlerde toplantı olacaksa çok az vaktimiz var; kendimizi hiçbir şekilde açık edemeyiz, zamanımız kısıtlı; kaynaklarınızı kullanın. Söyleyeceklerim bu kadar."

 Uğur bağlantıyı kapatırken Mira başını sağa sola doğru esnetiyordu. Ona gelen bilgilere göre toplantı bir sonraki gün öğlen gerçekleşecekti. Toplantı öncesi tüm alan asiler tarafından didik didik aranır, şamdanların içine kadar her yer kontrol edilirdi. Başta gözünü karartıp 2. Bölgeye giderek tek başına bir şekilde şansını denemeyi düşündüğü doğruydu. Ama sakince düşündüğünde bunu anlamsız bulmuştu, bir de tanınma ihtimalini göze almasına hiç gerek olmadığı gerçeği vardı tabi. Odasına dönse de uyuyamayacağını hissediyordu. Koridorda acelesiz adımlarla ilerleyerek eski işkence odalarından birine girdi. Bu odalar artık egzersiz için kullanılıyordu.

Birkaç saat sonra Uğur yarı uykulu bir şekilde Mira'nın bulunduğu odanın kapısında belirdi. Odanın girişindeki kum torbası patlayıp etrafa dağılmıştı, Mira yine hızını alamamıştı anlaşılan. Uğur odanın içerisinde ilerlemeye başladı; atış alanına yaklaştığında Mira'nın ıslık çaldığını duydu. Atış yaptığı kağıt üzerinde birkaç kurşun deliği vardı, bir süre atış yapıp buna da ilgisini kaybetmişti anlaşılan. Atış alanının hemen yanındaki masanın hemen yanında duruyordu, masanın üzerine birkaç silahı ayırıp dizmiş, kronometreyi çalıştırmaya hazırlanıyordu ki onu fark etti.

-(Mira)" Bir Uğur klasiği, tam zamanında geldin. Hadi benim için süre tut. Çok yavaşlamışım Uğur, inanamazsın."

 Uğur gülümseyerek kronometreyi çalıştırdı. Mira silahların tamamını birleştirdikten sonra Uğur:" Ben içeriye geçeceğim, sende artık biraz uyus..."

-(Mira)" Tamam, uyumaya gidiyorum artık. Ama ilk gelişmede gelip haber ver olur mu?"

-Uğur:" Anlaştık. "

  Mira' nın odasına geçmesinin ardından Uğur kendine içecek bir şeyler alıp bilgisayarının başına geçti; uzun bir gün onları bekliyor gibiydi. Baronluk makamı büyük bir hırs ve yaşama istediğinin yanı sıra birçok özelliğe sahip olmayı gerektiriyordu. Baronluk aile içinden uygun görülen kişiye, mevcut baron tarafından devrediliyordu. Aileden hiç kimse kalmadığında ise ki Baronluk tarihinde böyle vakalar vardı; diğer bölgelerin belirlediği birer aile sınanır ve yeni Baron seçilirdi. Oğuz, Savaş, Birkan ve Uğur dört bölgenin merkeze baron olması için uygun bularak yolladığı ailelerin çocuklarıydı. Ailelerin merkeze yerleşmesinin ardından uzun süre geçmeden bölgelerin hesaplarında bir şeyler ters gitmiş oyunu Ata Demirhan kazanmıştı.

Öğlen vaktinde Mira kapısının açılmasıyla uyandı. Uğur ' görmek isteyeceğini düşünüyorum' gibi bir şey söylemişti. Biraz uykusu vardı ama kendini iyi hissediyordu, dağılan saçlarını toparlayıp ayağına ayakkabılarını geçirdi; yatağın kıyısında duran hırkasını da giyip Uğur'un yanına gitti.

Kameralara görüntüleri gelmeye başlamıştı; henüz bir hareketlilik yoktu ama görüntüler gayet netti. Birkaç saat içinde tüm kameralar aktif bir şekilde çalışıyordu ve ekipleri bölgeden uzaklaşmıştı. Artık geriye sadece beklemek kalıyordu. Tabi mekanların doğruluğu şüpheliydi, son dakika yer değişikliğine gitme ihtimalleri de vardı.

Uğur ekranı izlerken sandalyede uyuyakalırken, Mira yapılan yeni çalışmalarla ilgili raporlara göz atıyordu. Acıktığını fark edip ayağa kalktı, bir şeyler hazırlarken yeraltının biraz sakin ama aynı zamanda yoğun çalışma sesini dinledi. Keşke buraya gelen tüm bilim insanları mutlu olabilse diye geçti aklından ama bu pek mümkün değildi. Elinde tepsi ile odaya girdiğinde Uğur hala uyuyordu, Uğur' un deliksiz uyumasına gülümseyerek ekrana dönmüştü ki mekanlardan birinde hareketliliğin başladığını fark etti.

" Baron'un Torunu"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin