31

29 0 0
                                    

   1. Bölge sokaklarını satıcılar kaplamış durumda. İnsan yığınları büyük bir enerji ile alışveriş yapıyorlar. Sevgi Günü 'mü ne öyle bir şeymiş. Kaç yıl önce çıkarmışlardı bu olayı anımsayamıyorum; sevginizi bu gün vesilesiyle senede bir gün bile olsa ifade edin zırvalığı. Başta ücretsiz olarak dağıtılan hediyeler tabii ki artık ücretli, hatta normalinin birkaç katı ücrete satılıyor. İnsanlarsa bu durumu yadırgamıyorlar; çünkü alıştılar; alıştırıldılar.

  Bu durumun batakhane bağımlılığından çok bir farkı yok benim gözümde. Aynı kapıya çıkıyorlar çünkü. Birinde fiziksel olarak yoksunluk hissetmeye başlıyorsun; vücudun seni diğer türlü kabul etmiyor, diğerinde ise ruhsal bir zorunda bırakılış söz konusu. Toplum, belki de en yakınlarınca dışlanıp kabul görmüyorsun. 'Başkaları yapmış, biz neden yapmadık? Ama ben bunu etrafıma nasıl anlatırım, olmaz.' Başta bunlara karşı koymak kolay gibi görünse de zamanla zorlaşıyor ve yorucu hale geliyor. Hatta zaman zaman böyle insanlara uyumsuz damgası vurularak yalnızlaştırılıyor.

   İnsanların kendini herkes gibi görme ve normallik algısı üzerine düzenlenen bu oyun, muhakkak ki dolandırıcılığın bambaşka bir boyutu. Yaptıkları; kişilik ve benlik algısını silip, ihtiyaçlar yerine sadece istekler için istenilen gibi tüketen insanlar koymak. Bu günü diğer bölgelere yayma çalışmaları ve yeni günler oluşturma gibi planlarının olduğu aşikar. 1.Bölge'de Karayazı ailesinin (1. Bölge Baron'u ailesi) hala beynine giremediği aklı başında bir avuçta olsa insan kaldığını düşünürken belki de çok iyimserim.

   Peşimdeki adamlar bölgeye aşina olsalar da bana değiller. Onlar beni aramaya devam ederken Cadılar alanına giden helikoptere yaklaştım. Sağ omzumdaki yalancı deriyi çekip kızgın demirle yapılmış 13 cm lik Cadılık nişanesini (sonsuzluk işareti) gösterip helikopteri kendim kullanacağımı söyledim.

   Havada süzülürken hızlandım, yolculukların verdiği his; rahatlama olmalı. Çocukluğumun bir kısmı bu büyük metal yığınlarının üretimini gözlemleyerek geçti. Hepsinden biraz anlayıp kullanabiliyor olmamla zamanında çocuklar arasında epey havalıydı.

 Cadılar alanına yukarıdan bakarken buraya ilk gelişimi lavların yayıldığı topraklara ilk kez ayak basışımı anımsadım.

                                                                        ..........

(2.Bölge)

- " Kanbolat Bey, Yekta Bey sizi acil olarak 4. Bölge'ye bekliyor. Dönüşünüz için tüm ayarlamalar yapıldı. "

   Yeni uyandığı için kendini yeni yeni toparlayan Kanbolat;" Çıkalım buradan; bir el at. Biraz başım dönüyor. "

- " Kanbolat Bey, kendinizi iyi hissetmiyorsanız doktor..."

- Kanbolat;" İstemiyorum. Size bir emir vermiştim, ne oldu o? "

- " Efendim, eğer takiple ilgili verdiğiniz emirse... "

-Kanbolat;"Evet, o işte. O, şu an nerde?"

-" Efendim, aldığımız son bilgiye göre 1. Bölge'ye geçiş yapmış. Adamımız takipte ama..."

- Kanbolat sinirli bir gülüşle; "Kaybettiniz değil mi? Bak şu surata kaybetmişsiniz. Ama tabi kaybedersiniz.... 1. Bölge'deki iyi adamlarımızdan bir kaçını görevlendir; onu bulsunlar. Onun nerde olduğunu bileceğim. Anladın mı? "

-" Peki, Kanbolat Bey. Efendim bir de Yekta Bey'in...."

- Kanbolat; " Ben babamla konuşurum, siz ben ne diyorsam onu yapın."

                                      .........

****Zaman: 1. Bölüm'den 3 hafta önce

Yer: 1. Bölge

   İki yıl, Merkez'den kaçabilmem tam iki yılımı alsa da inanıyorum ki işlerim bundan sonra kolaylaşacak. Buraya adım atalı üç gün oldu. Çaylak kimliğimle 1. Bölge 'nin en iyi hastanesine öylece giriş yapamam, önce kendimi kanıtlamam gerekiyor. Bu yüzden 'Cadılar Alanı' na gönderiliyorum. Normalde buraya  bölgeden olmayanları göndermezler ama bazen evraklar karışıveriyor işte.

   Bence Cadılar Alanı; 1. Bölge'nin kalbi, olmazsa olmazı. 1. Bölge'de dolandırıcılığın her türlüsü mümkünken Cadılar Alanı herkesin içeri alınmadığı bir bölge. Burayı insanları dışında özel kılan ise zehirli bir maden damarına sahip olması. Bu alandaki insanlarının çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor; başlarında gelenlere de Cadı deniyor. Madenin nasıl ve ne kadar çıkarılacağına onlar karar veriyor. Pek çok kişi madenin peşinde olsa da benim için bu bölgede madenden daha değerli bir şey var.

    Cadı terimi onları karalamak adına kullanılıp üzerlerine yapışmış bir söylem muhtemelen. Çünkü burada 1. Bölgeden farklı bir düzen ve yaşam söz konusu. Pek çok kez sorun yaşasalar da birbirleri ile ortak noktayı bulmak zorunda olduklarından bir şekilde devam ediyorlar. En son yapılan anlaşmayla; 1. Bölgenin Baron ailesi, Cadılar Alanı'ndan bir gelin aldı ve Cadılar Alanı'na girmeyeceklerine garanti verdi. Madenin çıkarılması ile ilgili detaylara da karışmayacağını beyan etmiş. Tabi sözler ne kadar tutulur bilinmez.

   Bu alan Merkez kadar olmasa da verimli topraklara sahip olduğundan benim görevim ilaç yapımı için kullanılacak otları toplamak. Burada beni göz hapsinde tuttuklarını hissediyorum, bana yaklaşıp benimle iletişim kurmasalar da buradan olmadığımın farkındalar. Hava kararırken bana gelenlerin burada bir geceden fazla kalamadıklarının söylendiğini anımsadım; görevli genelde onları sabah Cadılar Alanı'nın girişinden topladıklarını ve çok korkmuş olarak onları bulduklarını da eklemişti. Vahşi doğada özellikle dağlık alanda kalabilmek herkes için kolay olmasa gerek. 

" Baron'un Torunu"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin