Rüzgarın sesi ile birlikte konağıma doğru gidiyordum. İçimi huzur kapladı.
Atım Alaca'nın tüylerini okşadığım da keyifli kişneme sesi, kulaklarıma melodi gibi geldi.
Konağa yaklastığım sırada bir çığlık sesi işittim. Alaca'nın kalçasına hafif vurdum. Doğal olarak biraz hızlandı.
Ses, ahırdan geliyordu ve o çığlığı atan oğlumdu!
Çevik bir hamle yapıp attan indim ve koşarak oğlumun yanına gittim.
Gözüme ilk oğlumun atı Karaca çarptı.
Karaca, yerde kanlar içinde gördüm.
Gözlerimi Reşat'a çevirdiğim de hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Başında Acar vardı. Oğlumu sakinleştirmeye çalışıyordu.
" Burda, ne oluyor ?" Diyerek gür sesimle bağırdım.
Oğlum hafif yerinden sıçradı. Kıpkırmızı gözlerini bana çevirdi. Yerden destek alıp ayağa kalktı. Yavaş adımlarla yanıma gelip dizime yapıştı.
" Baba, atımın ağzını bağlamışlar. Boynunu bıçakla kesmişler. Baba, insanoğlu nasıl vicdansız olabilir?"
Dizimi kırıp oğlum ile aynı boy seviyesine geldim. Ona sarıldım. Biraz sakinleşmesini bekledim. Gözyaşları omuza aktığında kalbim ateşler içersine düşmüştü.
Öfkeyden dişlerimi sıktım. Hangi kansız oruspu çocuğu bunu yaptıysa bedelini kanıyla ödeyecekti. Oğlumu hafif geri çektim.
" Çoğu insan, acımasız olur. Canının yanması için her şeyi yapar. Sana söz oğlum. Bunu yapan cezasız kalmayacak."
Bazı düşüncelerim için erkenden karar vermem yanlıştı. Konağa gelmeden önce ne kadar huzurluydum. İçimi saran huzur yüzünden bugünün güzel geçeceğini sanmıştım. Meğer yanılmışım.
" Yahya" diye bağırdığımda kahya koşarak bana geldi.
Karaca'nın yerde yattığını görünce "hii" diye bağırdı.
" Beyim, ne olmuş bu hayvana" dediğinde kızgın gözlerle ona baktım.
" Ne demek ne olmuş!" Sen kahya değilmisin? Oğlumun bağırış sesini de mi duymadınız?" Dediğimde kafasını yere eğdi.
" Beyim, Reşat ile Acar, atlarımızı biraz sevmeye çıkalım diyince peşlerinden gelmedik. Hanımağamın biraz işleri vardı. Onlara yardım ediyordum. Affet beyim." Dediğinde saçlarımı parmaklarımın arasından geçirdim.
" Oğul"
Arkamdan anamın seslendiğini duydum.
" Ne bağırıp duruyorsun. Kafayı mı yedin?" Dediğinde tek kasımı havaya kaldırdım.
Tüm bunların üstüne bir de ananla uğraş...
Hafif yana kaydım. Konuşmak istemiyordum.
Benim yana doğru çekilmem ile ilk önce oğluma, sonra yerde yatan ölü atımıza baktı.
" Hii" diyip dizlerine vurmaya başladı.
" Elleriniz kirılsın. Ne istediniz bu hayvandan. Kahrolun" diye belalar okumaya başladı. Artık canım fena sıkılmaya başlamıştı. Adamlarımı çağırdım. Onların yanından ayrılıp konağın içine girdim. Adamlarımı teker teker çağırdım.
" Konağın yanından kuş uçurmayacaksınız diyorum. Adamın biri ahıra girip atı öldürüyor. Siz, ağanızın canını, burdaki insanların canını nasıl koruyorsunuz lan." Diye ortalığı yine inlettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZALOĞLU
Teen FictionBir Sedat Zaloğlu hikayesi Not: Şiddet ve küfür içerir." Tüm hakları saklıdır. Kurgu farklıdır. Hikayenin çalınması ve aynı konuyla kitap yazılması halinde yasal işlem başlatılacaktır. "2019"