Elimdeki kahveyi yudumlayıp etrafıma bakıyordum. Bugün hava çok güzeldi. Kahvemi bitirince geziye çıkmak istedim. Fakat nafileydi..
Yanımda oluşan hareketlilik ile başımı sağ tarafa çevirdim.
Kahya Cemil, bana bakıyordu.
" Ne oldu Cemil efendi?" Dediğimde kulağıma, sıkıntılı bir iç çekiş sesi doldu.
"Ağam, kusura bakma. Seni rahatsız etmek istemezdim. Fakat sıkıntı büyük. "
Kaşlarımı çatıp elimdeki kahve fincanını masaya bıraktım. Bugün hava güzel olabilirdi. Ama benim günümün içine edildiği aşikardı.
Elimi " söyle söyle" diye salladım.
" Ağam, su borularımız kesilmiş. Ayrıca tarlada ırgatlar isyan çıkardı."
Dediğinde ayağa fırladım.
" Ne isyanından bahsediyorsun? "
Kahya, başını öne eğdi.
" Ağam, benden duymuş olma. Vural ağam, kendi kahyası olan Saffet'e emir vermiş. Irgatlar çok çalışıp az para alacak demiş. Eğer paralarını fazla verirsen, seni yakarım demiş."
Öfkeden göz rengimin koyulaştığını hissediyordum.
" Derhal atımı getir ve adamlarıma hazır olmasını söyle." Diye tısladım. Başını korkuyla sallayıp geri geri gitti.
Bu Vural, beni kardeş katili yapmaya zorluyordu. Küçük veletten beterdi.
"Allah'ım, seni sınavım olarak mı gönderdi lan?" Dediğimde arkamda annemin sesini duydum.
" Ağızının içinde ne geveliyorsun, oğul." Dediğinde alaylı yüz ifademle ona döndüm.
" Senin, bu oğlunun arkasını temizlemekten bıktım. Küçük veletten beter."
Annem, kaşlarını çattı.
" Ne yapmış ki" dediğinde sinirle kafamı iki yana salladım.
" Ana, her haltı yiyen oğlun, şimdi de ırgatların parasına çökmeye kalkmış. Bak sana ilk ve son kez diyorum. Bu oğlunu bir daha bana karşı savunmaya kalkma. Hata üstüne hata yapıyor. Beyfendi, belli ki kumar borcunu onların alın teriyle kazandığı parayla ödemek istiyor. Ben çalışanlarımın parasını yedirmem."
Anam, mahcup yüz ifadesiyle bana baktı. Başını salladı.
" Tamam oğul. Sen ne dersen o. Ne yapmak istiyorsan yap. Ben artık karışmıyorum."
Ciddi mi? Değil mi diye yüzünün her karışını inceledim. Gerçekten ciddiydi.
Elini öpüp alnıma koydum. Atım Şimşek'in sesi geliyordu.
" Sağol ana. Ben tarlaya gidiyorum. İzninle" diyip yanından gittim.
Kapıya çıktığımda adamlarım önüme dizildi.
"Sıraç, Zülfikar, Osman, Erdal,Cumali, Veli, Haydar, Sadık benimle geliyorsunuz."
" Emredersiniz ağam" diyip atlarına bindiler.
" Sizlerde evin etrafında durun. Bir kuş uçurursanız. Bende, sizin kellenizi uçururum. "
Başlarını sallayıp yerlerine dağıldılar.
Şimşek'e bindiğimde kişnemeye başladı. Hafif gülümsedim.
" Bende, seni özledim oğlum. Üzgünüm bu aralar seni ihmal ettim. Bir daha olmayacak." Diyip başını okşadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZALOĞLU
Teen FictionBir Sedat Zaloğlu hikayesi Not: Şiddet ve küfür içerir." Tüm hakları saklıdır. Kurgu farklıdır. Hikayenin çalınması ve aynı konuyla kitap yazılması halinde yasal işlem başlatılacaktır. "2019"