2-Kahve

6.1K 243 8
                                    

Multimedya: Ege

Evet evet.. o bu sabah gördüğüm yakışıklı çocuktu. Birkaç saniye sonra annemin bana
"Hadi kızım" demesiyle kendime geldim ve elimdeki sürahiyi babamın yeni ortağına bakarak masaya bıraktım. Adam babam kadar genç bir adamdı. Muhtemelen 39-40 yaşlarındaydı hafif kırarmış siyah saçları yaz akşamının hafif melteminde dans ediyordu. Sonra sıcak bir gülümsemeyle kendini anneme tanıttı
"Merhaba ben eşinizin yeni ortağı Levent Kalender siz de Sedef Hanım olmalısınız"

"Evet tanıştığıma memnun oldum"diyerek yanıtladı annem. Ardından adamın eşi önce babam Sarpla tanıştı sonra anneme elini uzatarak "Merhaba Sedef Hanım ben de Serpil"dedi ve 'O'na dönerek
"Bu da benim oğlum Ege"dedi.
Annem ve babamla tokalaştıktan sonra elini bana uzattı
"Ben Ege"

"Merhaba ben Melis"

"Memnun oldum" diyerek arkasını döndü ve masanın bir köşesine oturdu. Ebeveynlerimiz de karşılıklı oturdular ben de mecburen Egenin karşısına oturdum.
Yemek boyunca bir kaç kez kaçamak bakış atmıştım ve onun da arada bana baktığını hissedebiliyordum.
Ortamda sadece çatal tabak sesleri vardı sonra sessizlik Levent beyin anneme
"Elinize sağlık Sedef Hanım" demesiyle bozuldu.

5-10 dakika sonra sofrayı toplamıştık.
Annem bana dönerek "Kızım da çok güzel kahve yapar " dedi
Anneme gözlerimle ateş edercesine bakmıştım gözlerim kesinlikle büyümüştü ardından misafirleri farkedip gülümsemeye çalışarak
"Tabii kahvelerinizi nasıl istersiniz" dedim. Serpil hanım o kızıl, omzunun bir kaç parmak altındaki saçlarını elleriyle geriye iterek
"Benimki sade olsun canım" dedi. Levent Bey de
"Benimki de" diye yanıtladı. Egeye döndüğümde yine o donuk ifadeyle karşılaştım masmavi gözleri sanki daha da belirginleşmişti.

"Benimki de şekerli olsun" dedi. Annemle babama sormaya gerek duymadan mutfağa girdim ve kahveleri hazırlamaya başladım.
'Sanki o da sade istese olmazdı yani şimdi iki kez uğraşıcam' diye geçirdim içimden.

Kahveleri hazırladım tepsiye teker teker koydum ilk kahveyi Levent Beye sonra Serpil Hanıma verdim. Babamla anneme de verdikten sonra Egeye doğru ilerlerdim ellerim nedensiz titremeye başladı. Ege tam kahvesini alırken tepsiyi kucağına düşürdüm. Kahve tam da dökülmemesi gereken bir yere dökülmüştü. Ege
"Aah" diyerek yerinden sıçradı ve ayakta iki-üç kez zıpladı. Ne olduğunu anlayamamıştım birden oluvermişti işte
"B-ben özür dilerim gerçekten" diye kekeledim herkes birden ayaklanmıştı Ege pantolonunu teninden uzaklaştırmak için eliyle pantolonu çekiştiriyordu.
"Banyo nerde" diye istemsizce bağırmıştı. Hemen onu banyoya götürdüm kapıyı hızla kapattı. İçimden 'ne yaptım ben' diye kendime kızıyordum. Bir kaç dakika sonra kapı açıldı.
"Bağırdığım için kusura bakma acıyla oldu" dedi sakin bir sesle.

"Tekrar özür dilerim bi' şeyin yok dimi" derken gözüm pantolonunu kaymıştı. Sonra kızardığımı hissettim ama gülmemek için kendimi zor tutuyordum çünkü tam anlamıyla altına kaçırmış küçük bir çocuk gibi görünüyordu.
"Hayır önemli bir şey yok" diyerek bahçeye doğru yürüdü ve masaya doğru dönerek
"Ben eve uğrayıp üzerimi değiştireyim zaten bir işim vardı sonra da oraya uğrarım kusura bakmayın" dedi. İşte o an yerin dibine girmiştim.

---
Misafirler gitmiş ve çoktan kirazlı pijamalarımı üzerime geçirmiştim. Telefonumu elime aldım ve Aslının 2 tane mesaj attığını gördüm. Tabii ki de misafirleri soruyordu. 5 dakika içinde olan biteni anlatmıştım.

---
Ertesi gün yani üniversitenin ilk günü yeni aldığım boyfriend kotumu ve onun üzerine de elime geçirdiğim bir tişörtü giydim. Kahvaltı yapmadan arabama binip anahtarı kontağa yerleştirdim. Aslıya mesaj atıp evden çıktığımı haber ettim. Üniversiteye geldiğimde Aslı daha gelmemişti kahvaltı için üniversitenin kafeteryasında onu beklemeye başladım telefonumla oynuyordum birden yanımdaki sandalyeye biri oturdu daha kafamı kaldırıp bakamadan
"Bana bir kahve borcun vardı" dedi

ZOR KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin