14 - Eski Ev

2.3K 108 14
                                    

Multimedya: Melis

Sanırım neler döndüğünü anlamıştım.
Yoğun toz yüzünden kendimi tutamayıp hapşurdum ve o sırada maskeli adamın doğruca bana baktığını gördüm...

Adamlara bakmadan elinin tersiyle onlara 'gidin' dercesine işaret yaptıktan sonra adamlar çıkana kadar hiç kıpırdamadan bana bakmaya devam etti. Kapı sesi duyulduktan sonra adım adım bana yaklaşıyordu artık. O kadar korkuyordum ki sanki vücudum yanıyor gibiydi. Bana yaklaştıkça adamın ayak sesleri, yerini kalp atışlarıma bırakmıştı. Artık ayak seslerini bile duyamıyordum, sadece yerinden fırlayacakmışcasına atan kalbimin sesi kulaklarıma doluyordu.
Aramızda sadece 5-6 metre olmasına rağmen bu an o kadar çok uzun sürmüştü ki sanki kalbim patlayana kadar bana doğru geldiğini görecekmişim gibiydi...

Yanıma geldiğinde, önümde duran ve yeni farkettiğim sandalyeye ters bir şekilde oturup hiç konuşmadan beni inceledi. Vücudu yapılı, uzun boyluydu ve tamamen siyahlara bürünmüştü. Bu durumdan rahatsız olup kıpırdanmaya başladım ama nafile... Ben kıpırdadıkça ellerime ve ayaklarıma bağladığı ipler bileklerimi kesiyordu. Garip olansa ağzımı herhangi bir şeyle kapatmamış olmasıydı.
Yani bağırıp çağırabilirdim değil mi ? Belki böylece beni bulabilirlerdi ? Ama eğer öyle olsaydı bunu o da bilirdi ve ağzımı kapatırdı ? O zaman muhtemelen kimsenin beni duyamacacağı bir yerdeydik. Bu durumda benim burda bağırıp çığlıklar atmam beni onun gözünde saf ve komik duruma düşürdü. Evet bunu yapmayacağım ama dur bir saniye! ya benim böyle düşüneceğimi tahmin edip bağırmayacağımı biliyorsa ? Hayır ama bunu riske atamazdı öyle değil mi ?

Düşüncelerim daha da ileri gitmiş şimdi de gözlerimin dolmasına neden olmuşlardı. Bu adamla her ne kadar konuşmak istemesem de bir şeyleri öğrenmem gerekiyordu:

"Sen kimsin ne istiyorsun benden" sesim ağlamaklı ve bir o kadar da boğuk çıkmıştı.

Bir kaç saniye sonra bana bakmayı kesip cebinden bir telefon çıkardı:

"Ege olmadığım kesin öyle değil mi" dedi alaylı bir ses tonuyla. Eminim ki maskesi olmasa güldüğünü görebilirdim. Boynumu zorla da olsa kaldırıp telefona baktım. Bu, adamdan aldığı Egenin telefonuydu. Evet az önce anlamıştım zaten. Bu adamdan daha zeki olduğum kesindi ama artık adam demeli miydim bilmiyorum çünkü sesi çok gençti benim yaşlarımdaydı tahminimce... Ben onu nasıl kandırabileceğimle ilgili kafamda senaryolar kurarken düşüncelerimi bölüp yine o alaylı ses tonuyla konuşmaya başlamıştı:
"Geçen gün sana attığım mesajı hatırlıyor musun? Hani sen cevap vermemiştin bana ?"

Ne mesajı ? Ne zaman ?

Beynimi zorlayıp hatırlamaya çalışırken birden eliyle bana uzandı ne yapacağımı bilmeden
"Dokunma bana" diye bağırıp çağırmaya başladım.
Bana bakıp kulağima eğildi:
"Merak etme bir şey yapmayacağım" diye fısıldadı ve elini kotumun cebine attı, telefonumu iki parmağının arasında çıkarıverdi.
Şimdiyse telefonumu gözümün önünde sallıyordu ve garip histerik kahkahalar atıyordu.

Tekrar sandalyesine oturdu ve telefonumu kurcalamaya başladı. Yüz ifadelerini göremediğim için ne yaptığı konusunda bir fikrim yoktu. Saniyler sonra işte burda diyerek telefonu bana uzattı.

Mesaj:050***67***

Melis geçmiş olsun. Belki benim farkımda bile değilsin ama sen benim için çok önemlisin. Seni seviyorum... -Bir hayranın ;)

-(Mesaj 11. Bölümde)-

Evet şimdi hatırlamıştım. Eve hastaneden eve geçtiğimiz gündü. Bense aldırmadan günüme devam etmiştim. Nerden bilebilirdim ki başıma bunların geleceğini...

ZOR KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin