6-İhanet

4.1K 161 1
                                    

Multimedya: Ege

Melis'ten 19.00

Bugün Egeyle son akşamımızdı. 'Ama o odun akşam yemeğine en yakın arkadaşını davet etmişti. Aman bana ne ya çağırsın işte başbaşa kalmamış oluruz daha fazla.' diye içimden geçirirken mutfağın kapısındaki her zamankinden daha yakışıklı görünmüştü gözüme. O kumral saçlarını sağa taramış ve beyaz adidas bir sweatshirt giymişti.
"Ne yapıyorsun bakalım bugün"

"Tavuk sote"

"Oo döktürüceksin yani yine Melis Hanım"

"Teveccühünüz Ege Bey"

"Yüzün asık sanki biraz ? Yoksa ben gidiyorum diye mi?"

"Evet sorma sen gidiyosun diye çok üzülüyorum seni çok özlicem (!)" Dedim gülerek. Sonra Ege bana bir bakış fırlattı ve ben daha ne olduğunu anlamadan Ege bana sarılmıştı bile.

"Çok yakışıklı, zeki, karizmatik ve çekici biri olduğumu biliyorum ama bu kadar üzülme Melis" dedi.
Neye uğradığımı şaşırmıştım birden Egeyi omuzlarından tutarak kendimden biraz uzaklaştırdım ama fazla ileriye gitmedi.. yüzlerimizin arasında sadece birkaç santim vardı. Masmavi gözleri tamamen gözlerimdeydi ve birkaç saniye sonra o mavilik artık dudaklarıma bakıyordu.

Bense hiçbir tepki veremeden öylece onun gözlerine bakıyordum. Kirpikleri uzun ve çok güzeldi. Ben bunları düşünürken artık aramızda bir parmak mesafesi anca kalmıştı. Tam kendimi ona bırakıcakken Egenin telefonu çalmaya başladı. Ben yüzümü sola çevirdim ama o benden hala uzaklaşmamıştı ve şuan nefesini boynumda hissedebiliyordum ama bu sadece 2 saniye sürdü sonra Ege telefonunu alıp salona geçti. Birkaç saniye yerimde öylece kalakaldım.

Kendime geldikten sonra tavuğun kemiksiz kısmını baharatla terbiyeleyip hafif yağda içine küçük domates parçalarını atıp pişirdim. Piştikten sonra uç parçanın üzerine de biraz kekik serptim. Tavukları çok küçük parçalara ayırmamıştım sadece paralel şekilde kesip herbirini 3 parçaya ayırdım. Bu arada Ege geri dönmüştü ne yapacağımı bilemiyordum ve elimdeki bıçağı yere düşürdüm.

Ege bana endişeyle bakıp yerden bıçağı aldı
"Dikkat etsene bi yerini kesiceksin şimdi. Bişeyin var mı?"

"H-hayır iyiyim saol"

Ege'den

Bıçağı tezgaha bırakıp Melis'in gözlerine kilitlendim. Az önceki telefon vakası yüzünden mahvolan romantik anlarımızdan dolayı bana bakmaya utanıyordu. Her ne kadar o anı bozduğu için Burçak'a kızsam da bana Denizin planını anlatmıştı. Zaten Deniz piçi bu aralar garip davranıyordu. Burçak da durduk yere bana yalan söylemezdi. Bunu yaptığına pişman olacak.

---

Saate baktığımda yedi buçuk olmuştu bile. Denizin gelmesine yarım saat vardı ama erken geleceğinden emindim. Arka bahçeye baktığımda Denizin arabasını görmüştüm. Melise görünmeden evin ön tarafından arkasına dolandım. Ağacın kenarında o Savaş denen sarı piçin çıkmasını bekledim. Çok uzun sürmedi saniyeler içinde arabadan çıkıp arka bahçeye gelmişti bile. Tam da istediğim gibi bilerek açık bıraktığım arka kapıdan içeri girdi. Bu arada ben de arabada bekleyen Denizin yanına gittim.

Deniz endişeyle eve bakıyordu. Ani bir hareketle arabayı açıp Denizi yere fırlattım. Ses çıkarmamaya çalışarak Denize ardarda yumruklar indirdim.

"Şimdi burdan s*ktir olup gitmezsen Melise senin nasıl bi piç olduğunu gösteririm" dedim. Başını sallayarak arabaya binmeye çalışıp arabanın kornasına bastı. Ardından ensesinden tutarak geriye çektim:
Telefonunu cebinden aldıktan sonra
"Deneme bile.. koşarak gideceksin araba bana lazım" dedim.
Kafasını sallayıp arkasını döndü ve birkaç saniye sonra geri dönüp yüzüme bir yumruk geçirdi. Kendime gelip burnuna kafa attım ve bağırmaması için boğazına dirseğimi geçirdim. Birden nefes alamadı ve boğazına dolan kanları yuttu, ardından koşarak kayboldu. 'Bu daha hiçbir şey ben daha sana yapaçağımı biliyorum' diye söylenip arabaya bindim. Dikiz aynasından kanayan kaşıma baktım..

ZOR KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin