Ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı doğru inmeye başladım. Üzerimdeki saçma sapan kirazlı geceliklerimi umursamadan yürüyordum. Arka kapıyı açtığımda Burçağın kızıl saçları ışıklandırmalardan dolayı daha fazla koyu görünüyordu. Bana arkası dönmüş bir şekilde sağ elindeki sigaranın küllerini hafif hareketlerle ıslanmış çimlere döküyordu.
Hala ne anlatacağını bilmiyordum ve öğrenmek için hemen lafa girdim. Zaten Burçaktan da pek haz etmiyordum.
"Geldim" diyip titreyen ellerimi göğsümde birleştirdim. Arkasını dönüp sakin hareketlerle sigarasını yere attı. Bir kaç saniye sonra derin bir iç geçirip konuşmaya başladı."Bak.. bu söyleyeceğim şeyler biraz ağır.. nasıl başlayacağımı bilmiyorum.." dedi. Sorar gözlerle ona bakmaya devam ediyordum.
"Tamam tek seferde her şeyi anlatacağım.. 2 sene önce.. Bak Ada aslında dolaylı yoldan Denizin yüzünden öldü. Öldüğü geceden 1 ay önce benimle bir partiye gelmişti hatırlıyorsan.. işte o ara Deniz benim sevgilimdi onun da en yakın arkadaşı Ege de bizimleydi... biz barda baya içmiştik Ada ve Ege de yalnızdı. Deniz onları bir eve gönderdi.. bilirsin işte.. ama Egenin bir suçu yok cidden o çok sarhoştu hatta ertesi gün bizim söylememizle bile zor hatırladı olanları ve hatta Adanın senin kardeşin olduğunu bile bilmiyor. Hepsi Denizin planıydı.
Ben de bi şey demedim çocuklar takılsın diye.. ama böyle olacağını bilmiyordum gerçekten.. o gece Ada hamile kalmış ve bu yüzden intihar etti." Diye sözünü bitirdiğinde ona sonuna kadar açılmış gözlerimle hayretle bakıyordum.Yüzümün yandığını ve artık zor nefes aldığımı hissediyordum. Gözlerimi hiç kırpmadan sinirle ona bakıyordum. Onu parçalamak istiyordum ama yerimden kımıldayamıyordum bile.. gözlerim dolmuş ve onu artık daha bulanık görmeye başlamıştım. Vücudumun yandığını hissediyordum sanki alevler içinde kalmış gibi..
Nefes almaya çalışıyor ve başaramıyordum sanki zaman durmuş ve dünyadaki bütün oksijen tükenip sadece beni yakıyordu.. saniyeler içinde artık etrafı daha karanlık görüyordum.. bir ara yarım yamalak gökyüzündeki ayı ve üzerime eğilip bana bakan bir çift göz görmüştüm..
Sonra karanlığın içinde kaybolup hissizleştim...Kerem'den devam
Sanki sesim içime kaçmış gibi "Melis" diyerek bulunduğum pencereden doğruca Melise bakıyordum. Hemen koşup aşağı indim. Bu kız ona ne demişti böyle..
Aşağı indiğimde kızı hafif ittirerek Melisi sarstım ama uyanmadı. Kıza bakış fırlatıp
"Ne yaptın ona" dedim.
Bakışlarımdan korkmuş olmalıydı ki bana çok garip bakıyordu.
"B-ben s-sadece ona gerçekleri söyledim" diye kekeledi."Defol burdan" diyerek elimle dışarıyı işaret ettim. Bir yandan da Melisin anne-babasını uyandırmamak için olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordum.
Kızın bahçeden çıkışını izledikten sonra Melisi kucağıma alıp odasına çıkardım. Yatağına yavaşça bırakıp nefes alıp almadığını kontrol ettim. Çok yavaş nefes alıyordu.
Aşağıya inip bir kolonya buldum ve elime biraz döküp burnuna götürdüm.Birkaç saniye sonra kendine gelip gözlerini yavaşça açtı.
"Melis iyi misin o kız sana ne dedi"
Dememle birlikte bana sarılıp ağlamaya başladı.
"Kerem ben bir daha asla kimseyi sevmicem asla" diye hıçkırıklara boğuldu."İstersen bana anlatabilirsin ben senin yanındayım" diyerek onu önüme doğru çektim ve doğruca gözlerine baktım. Vücudu tamamen titriyordu. Onu bu kadar dehşete düşüren şeyin ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu.
"Ada.." diye söze girdi sakinleşince
"Geçen gün bizim eve gelen o çocuk yüzünden hamile kalıp.." diyerek dudaklarını ısırdı ve gözlerini acı bir şekilde yumdu.Melisi kendime çekip sarıldım
"Devam et ben burdayım ama anlatmak istemiyorsan.. sen bilirsin" diye onu teselli etmeye çalıştım. Ama öğrenmek için can atıyordum doğrusu..10 dakika sessizlikten sonra kollarımdan ayrılıp her şeyi tek tek anlattı. O çocuğu o kadar sevdiğini tahmin bile etmemiştim. Sanırım o da tahmin etmiyordu ama içindekiler öylece dökülüvermişti işte..
Bir süre sonra ağlayarak uyuyakaldı. Onun üzerini örtüp ben de kendi odama geçtim.***
Sabah olduğunda saate baktım daha çok erkendi ama yüzümü yıkayıp doğruca Melisin odasına gittim. Kapısını tıklatmamla odanın kapısının açılması bir olmuştu. Erkenden hazırlanıp bir yere gidecekti anlaşılan..
"Melis nereye" diye sorguya başladım. Onun bu kadar üzülmesini istemiyordum o benim tek kız kardeşimdi..
"Kerem beni tutma Egeye gidiyorum" diyerek beni elinin tersiyle yavaşça itti. Saçlarını özensiz bir şekilde açık bırakmış ve üzerine siyah bir tişörtle yine siyah bir pantolon giymişti. Onu hiç böyle görmemiştim her zaman renkli giyinmeyi seven birisi olmuştu ve gözlerindeki kararlılık beni korkutuyordu.
"Seni tutmicam ama ben de geliyorum" diye çıkıştım. Bana aldırış etmeden doğruca aşağı indi.
Koşarak arkasından inerken sehpanın üzerinde duran anahtarımı cebime atıp koşmaya devam ettim.
Onun hızla arabaya binip gittiğini görünce üzerimdeki pijamalara aldırış etmeden ben de kendi arabama binip onu takip etmeye başladım.15-20 dakika sonra bir evin önüne gelmiştik bile.. ev başkasına göre oldukça lüks gibi gelebilirdi ama benim gibi birine göre gayet normal görünüyordu. Büyük yemyeşil bir bahçesi ve arka tarafa doğru sadece yarısı görünen bir havuzu vardı. Evi çevreleyen ve çok yüksek olmayan duvarın üzerinde sarmaşıklar vardı ama yeni dikilmiş olacaktı ki dışarıdan bakıldığında evin bahçesi rahatça görünüyordu.
Melis arabasının kapısını hızla kapatıp eve doğru ilerledi..
Melis'ten devam
Arabadan iner inmez kapıya varmıştım bile ve o hırsımla kapıyı yumruklayıp bir yandan da zile basıyordum. Kimin ne diyeceği umrumda bile değildi.Saniyeler sonra kapıyı açan Ege oldu.
Yeni kalkmış olmalıydı ki saçları dağınık ve gözlerini zor açıyordu. Bana anlamsızca bakan gözleri sanki kalbimi deliyordu.
"Kardeşimin senin yüzünden öldüğünü biliyorum artık" diyerek sağ elimle yüzüme düşen saçlarımı sinirle geriye ittim. Aslında onun bu kadar suçlu olmadığını biliyordum sonuçta o da içmiş ve kardeşim de buna izin vermişti.
"M-melis sen ne diyosun" diyerek gözlerini büyütüp hayretle bana baktı.Birden kendime engel olamayıp tokat attım. Bir daha arkama bakmadan dönüp arabaya yöneldim. Arkamdan bana seslenip koştuğunu duyabiliyordum. Arabaya bindim ve nereye sürdüğümü bilmeden gaza bastım.
Ege'den devam
Arkasından koşmama rağmen yetişememiştim öylece gidişini izledim. Dikkatim arkamdaki arabanın bana korna çalmasıyla bozuldu ve doğruca oraya baktım. Arabadaki çocuk yanıma doğru gelip camını açtı. Evet bu o geçen gün Melislerin evinde gördüğüm ona sarılan çocuktu..
"Arabaya atla gerizekalı" diye bana kükredi. Normalde olsa onun ağzını burnunu kırardım ama şimdi Melisi takip etmek zorundaydık. Dişlerimi sıkarak homurdanıp koşarak arabanın yan koltuğuna kendimi attım.Çocuk birden gaza basıp ilerlemeye başladı az ileride Melisin arabasını gördük ancak o da çok hızlı gidiyordu. Aradaki farkı 1-2 dakika sonra bu lüks arabayla kolayca kapatabildik ama Melis bizi farketmiş olmalı ki daha da hızlandı..
Tam köşeyi dönerken acı bir fren sesiyle irkildim ve ardından içinde bulunduğum araba da ani bir fren yaptı. Öne doğru savruldum ve öylece Melisin kamyonun altında kalmış arabasına bakakaldım..
Bölüm müziğini dinlemenizi tavsiye ederim :)
Bu arada arkadaşlarım kitabımın 1. Bölümünden itibaren parody'sini yazmış ben okurken baya eğlendim isterseniz siz de isterseniz bakabilirsiniz :D
Hesap ---> zorkizparody
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR KIZ
Teen FictionHayatı çok güzeldi.. Ta ki 17. yaş gününe kadar.. Ama kardeşinin intiharına sebep olan kişiye aşık olamazdı değil mi?..