Ege'den devam
Melisin kamyonun altında kalmış arabasına bakakaldım...
2 saniye öylece kaldıktan sonra ilk kendine gelen yanımdaki çocuk oldu. O kapıyı açtığı anda ben de kendime gelip hemen arabadan indim. Koşarak Melisin yan yatmış arabasına doğru ilerledik. Kamyonun ön kısmı arabanın yanlarını sıkıştırmış ve Melisin koltuğunun olduğu taraf kamyonun altında kalmıştı. Kapıyı açmak imkansızdı. Kamyon şoförü de aşağı inmiş ve endişeli gözlerle Melisin arabasına bakıyordu. Sanki beynim uyuşmuştu boğazımda düğümlenen şeye aldırış etmeden
"Meliiiis" diye bağırdım. Artık sadece boş boş bakıyordum. Arabanı ön camından Melisin sıkışıp kalmış kanlı bedenini gördüğümde olduğum yere oturdum. Arkamdan telefonla ambulans çağıran çocuğu duyabiliyordum ama tam olarak ne dediğini anlamıyordum. Sadece gözlerimi kırpmadan doğruca Melise bakıyordum. Gözlerimde biriken yaşlar görüşümü bulanıklaştırmış, acı fren sesi hala kulaklarımda yankılanıyordu. 10 dakika sonra gelen ambulans yanında bir vinç de getirmişti. Vinç yavaşça kamyonun önünü kaldırıken sağlık görevlileri de Melisin kımıldamayan sıkışmış bedenini yavaşça çıkarıp sedyeye yerleştiriyorlardı. Melisin o kumral saçları kan yüzünden kızıla dönmüş, kapalı olan gözleri beni daha da kahrediyordu. Ben sabırsızca hemşirelere bağırıp çabuk ve dikkatli olmalarını söyledim. Melis sedyeye konulurken boğazımdaki düğüm artık nefes almamı engelliyordu. Ellerimi saçlarımda sabırsızca geçirip ambulansa atladım.Yol boyunca arkamızdan gelen Melisin arkadaşı çocuğun bana bakışlarını gördükçe daha da kötü hissediyordum.
Kızın kardeşi benden hamile kalmış ve intihar etmişti. Şimdi de Melis bunu öğrenmiş, bana sinir olup kaza yapmıştı ve o da benim yüzümden öl..Hayır hayır böyle düşünmemeliyim. Elimin tersiyle gözlerimi silip ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Buna kendim bile inanamadım çünkü ben daha öne ağladığımı hiç hatırlamıyorum.
Hastaneye geldiğimizde görevliler koşarak Melisin sedyesini alıp acile götürdüler, oradan da yoğun bakıma aldılar...
Birkaç saat sonra Ege'den devam
Melisin ailesi gelmiş, adının Kerem olduğunu ögrendiğim çocukla hala kötü kötü bakışıyorduk. Doktor hala içeriden çıkmamıştı. Keremle olan bakışmalarımızı sona erdiren şeyse annemle babamın da hastaneye gelmesi olmuştu. Melisin annesi hiç durmadan ağlıyor ve annemse onu teselli ediyordu. Babam da Melisin babası Sarp beyi teselli ediyordu.
Keremi bakışlarıdan dolayı her ne kadar dövmek istesem de olayın benimle olan kısmını Melisin ailesine söylememişti. Onlar biz araba yarışı yaparken Melisin kaza yaptığını zannediyorlardı ama hala neden pijamalı olduğumuzu açıklayamamıştık.
Doktor yoğun bakımda çıktığı anda hepimiz ayağa kalktık ve artık hepimizin odağında olan doktor yüzündeki maskeyi aşağı indirerek ifadesiz bir biçimde bize bakıyordu. Kalbimin sesinden doktoru duyamayacağım diye endişeleniyordum çünkü delicesine çarpıyordu.
Doktor arar gözlerle hepimizi süzerek
"Alilesi kim" diyerek söze girdi. Melisin annesi ve babası aynı anda 'biziz' diyerek doktora yaklaştılar.
"Biz elimizden geleni yaptık... durumu kritik. Emniyet kemeri olmadığından şanslıymış bir bakıma çünkü kamyonun altında kalan kısımdan alta kaymış. Bir kaç gün yoğun bakımda kalacak eğer bir tepki verirse normal odaya alacağız.. şimdilik sadece bekleyeceğiz. Geçmiş olsun" diyerek bizden uzaklaştı. Annesi olduğu yere çöktü. Diğerleri de onu kaldırıp bekleme koltuklarına yeniden oturttular. Bana kalansa sadece beklemekti ve asıl canımı sıkan da buydu. Elimden hiçbir şey gelmemesi...3 gün sonra Ege'den devam
Annem ve babam beni eve zorla götürmek isteseler de kabul etmeyip hastahanede kalmıştım. 'Yarışı ben tavsiye ettim vicdan azabı çekiyorum burada kalacağım' diyerek onları ikna etmiştim. 3 gündür sadece hastanenin kantininden atıştırıyordum ama umrumda değildi onu bu halde burda bırakamazdım. Geçen her gün umutlarımı kırıyor ve beni bitiriyordu. İçimdeki bu yıpranmanın nedeni vicdan azabı mı yoksa onu sevişim miydi bilemiyorum. İçimde ona karşı garip bir his vardı sanki yoğun bakımd aolan o değilde benim diğer yarımdı. Eğer onu kaybedersem...
Hayır kaybetmeyeceksin.
İç sesim her ne kadar beni teselli etmeye calışsa da he rgeçen dakika bana 1 yıl gibi geliyordu. 'Bu arada dakika demişken saat kaç' diye içimden geçirip saatime baktım. Saat gece 3.45ti. Annem iki gün önce kıyafet getirmiş ve üzerimi çoktan değiştirmiştim bile. Bu yüzden artık rahatça koridorlarda dolaşabiliyordum. Evet bu saate kadar hala uyuyamamıştım ve 3 gündür yaptığım gibi yine koridorlarda dolaşmaya başladım. Melisin annesi, babası ve Keremin uyuduğunu farkettiğimde doktor Melisin odasından çıkıp ailesine göz attı. Onları öyle görünce hemen doktorun yanına gittim.
"Durumu nasıl""Aslında vücut fonksiyonları normalleşti ama sadece bir tepki vermesini bekliyoruz" diyip ailesine tekrar göz gezdirdi ve bana dönüp
"Onlar uyuyo şimdi uyandırmayalım ama istersen içeri 5 dakikalığına girebilirsin" dedi ve benden uzaklaşıp koridorun sonundan sağa dönüp gözden kayboldu. Derin bir nefes alıp içeri girdiğimde hemşireler üzerime steril beyaz önlük geçirdiler. Odadan girdiğimde öylece Melise bakakaldım. O kadar çok makineye bağlanmıştı ki onun acısını kendim de hissedebiliyordum. Yavaşça yanına yaklaşıp yatağın kenarına oturdum. Makineden çıkan kalp atış sesleri kulaklarıma doluyordu.Kapalı gözlerine baktıkça boğazım iyice düğümlendi. Üzerinde serum bulunan elinin ucunu tutup konuşmaya başlayacaktım ki elini tuttuğum anda Melisin kalp atışlarının hızlandığını duyabiliyordum ve gülümseyerek lafa girdim:
"Melis ben.. çok özür dilerim. Yemin ederim o gece yaptığım şeyin farkınd abile değildim. Kardeşinin durumunu ögrendikten sonra 2 sene psikolojik tedavi gördüm. Üzerine seni de kaybedemem. Buna dayanamam Melis. Şuan keşke uyanıp bana sarılsan seni öpsem kucaklasam... Ben.. keşke zamanı geri alabilsem.. keşke o Deniz piçiyle hiç arkadaş olmasaydım.." diyip boş elimle gözümde biriken yaşları sildim ve devam ettim
"Ben bu 3 günde ne farkettim biliyo musun?.. Melis... Ben seni çok seviyorum.." bunları söylerken artık boğazımdaki düğüm nefes almamı zorlaştırıyor ve gözyaşlarıma hakim olamadan ağlıyordum.. evet ben ağlıyordum. Kafamı Melisin göğsüne koyarak ağlamaya devam ediyordum -ki birden Melis tuttuğum elimi sıkmıştı. Hemen doğrulup Melise baktım. O masmavi olağan üstü güzel gözlerini yavaşça açmaya başlıyordu.
'Az önceki dediklerimi duymuş muydu acaba..' diye düşünmeden edemedim.
Sevinçle hemen kalkıp doktora koştum. Tepki verip gözlerini açtığını söyledim. Sabaha onu normal odaya alacağını söyleyip geri gitti...O günün sabahı Melis'ten devam
Gözlerimi ilk araladığımda karşımda annemi, babamı, Keremi ve gece benimle konuşan Egeyi görüyordum.
Hepsi yatakta üzerime eğilmiş bana gülümsüyorlardı. Keremin yanında bir kız daha vardı ama daha net göremiyordum. Görüntü ve sesler netleşince o kişinin kim olduğunu görüp öylece ona bakakaldım...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR KIZ
Fiksi RemajaHayatı çok güzeldi.. Ta ki 17. yaş gününe kadar.. Ama kardeşinin intiharına sebep olan kişiye aşık olamazdı değil mi?..