*1*

7.9K 257 134
                                    




Ay evetttt geldik söz verdiğim hikayeyeeee :) Ama çok büyük bir ilgiyle başladım hadi bakalım :) Uzun zaman sonra umarım bana panzehir olur :)

Size keyifli okumalar. Hikayemiz keşfedilsin diye bol bol satır arası yorum ekleyelim gençler :*

Söylemeden geçemeyeceğim kapağıma da ayrı hasta oldum canım kendim :D

Her şeyimi sana verdim, sevdiğim kadını bile...
Bazen bana öyle bakıyor ki, beni tanıdığını hissediyorum. Eskisi gibi bakıyor anlıyor musun, şaşırıp kalıyorum, umutlanıyorum. Ama sonra... Sonra yine buz kesiyor o bakışlar, yine hissizleşiyor, yine yabancılaşıyor bana. Belki de benim kabullenmem gerekiyor artık. Ben onu sana bıraktığımda kaybettim, beni unuttuğunda değil....

 Ben onu sana bıraktığımda kaybettim, beni unuttuğunda değil

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




İstanbul'a dönmek yuvaya dönmek gibi hissettirmiyordu. Arabanın arka koltuğunda şehrin karlı havasını izlerken aslında gördüğü manzaradan çok fazla uzaktaydı Hande.
Yine o eski korkuları beynine üşüşmüştü. Yine çıkamıyordu en derinine sakladığı anılarının içinden.

Buraya gelmek baştan hataydı zaten ama annesine söz vermişti bir kere. Bu yılbaşını onlarla kutlayacaktı. O ve kardeşinin birlikte el ele, diz dize oturdukları masada onlarla oturacak ve hiçbir şey yaşanmamış, hiç yaralanmamış gibi gülecekti...

"İyi ki geldiniz diyorum hanımefendi. Havin hanım sizi gördüğüne çok sevinecek."

Ailenin eski emektarı Hasan beyin sesini duyduğunda düşüncelerinden sıyrıldı Hande, yüzünü adama dönüp yarım ağızla gülümsedi.

"Bir tek o sevinir zaten" dedi, iç çekerek ve yüzünde oluşan acı tebessümü gizlemeye bile gerek duymadan bakışlarını tekrardan cama döndü. Herkes onun erkek kardeşi Kerim'le olan büyük kavgalarını biliyordu ama kimse nedenini dillendirmiyordu. Sorgulamıyorlardı da artık. Çünkü ne Hande'nin ağzını bıçak açmıyor, ne de Kerim'in yüzü yetmiyordu olanları konuşmaya. Öylece kapanıp gitmişti o konu. Hande çekip yurt dışına gitmiş, Kerim de ailenin ufak oğlu imajından sıyrılıp yuva sahibi olmuştu.

"Burada dur lütfen."

Araba evlerinin bulunduğu sokağa girdiğinde Hande araçtan inerek biraz yürümek istediğini söyledi ve ön camdan Hasan beyle vedalaştıktan sonra sıra-sıra dizilmiş eski Söğüt ağaçlarının altıyla yürümeye başladı.

Her yer bembeyazdı. Yaşı, yaşının üç misli olan ağaçların gövdeleri bile karla kaplanmıştı. Hande, buna rağmen bütün çocukluğunun, gençliğinin ve en güzel heyecanın tanığı olan o ağacı tanıyabildi. Elleriyle gövdesinin üstündeki karı temizledi. Hiçbir zaman ıskalamazdı. Yine parmakları en doğru çizikleri buldu. Onun ve Zehra'nın isminin kazındığı yeri...

Gör Beni / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin