Küçük bir tüyo vereyim gençler :) hikayenin kapağı aslında çok şeyi anlatıyor. Çözmek isteyen çözebilir 😎*
Evde herkes uyumuştu. Hande, arabayı nasıl kullandığını, gece ayazında buz tutmuş yola rağmen Kerim'in evine nasıl vardığını bilmiyordu. Her şey on dakika içinde gerçekleşmişti. Kerim'lerin kapısının ağzına vardığında kapı ziline birbirinin ardınca basarak sabırsızlık içinde bekledi. Kapı açılır açılmaz ise acıdan yüzü kasılan Zehra kendisini Hande'nin kollarına bıraktı. Yola çıkmadan önce hazır bir şekilde onu beklemesini söylemişti. Ki öyle de yapmıştı Zehra, üzerinde montu vardı ama ayakları yalındı. Hande acıdan eğilemediğini fark etti ve hiçbir şey demeden Zehra'yla beraber koridora geçip ayakkabılıktan aldığı botlarını teker teker hızlıca ayağına giydirdi. Zehra omuzundan ve duvardan tutunarak ayakta durmaya çalışıyordu. Hande, stresten ve korkudan sevdiği kadının yüzüne doğru düzgün bakamıyordu bile. Doğrulduğu an iki sıcak elin ısısını yanaklarında hissettiğinde bakabildi her gördüğünde yeşiliyle onu büyülerken şimdi ise acıdan buğulanan gözlere. Zehra acısına rağmen yüzüne gülümsüyor, onun telaşını gidermeye çalışıyordu.
"Sakin ol lütfen" dedi gülümsemeye çalışarak. Hande ellerini onun yanağında duran ellerinin üzerine kapattı. "ben iyiyim" demeye çalıştı Zehra ama sonunda vurguladığı ah nidasıyla elini karnına götürüp öylece kalakaldı.
"Tutun bana" dedi Hande telaşla ve Zehra'yı kollarına aldığı gibi kapıyı ayağıyla kapatıp arabasına doğru hızlıca yürüdü. Üzerinde hem Zehra'nın acı çektiği için duyduğu stresi vardı hem de o iğrenç anılarının korkusu. O yaşanan olaydan sonra Zehra ile ilk defa aynı arabaya biniyorlardı. Onu arka koltuğa yerleştirdikten sonra ön koltuğa geçip kemerini bile bağlamaya fırsat bulamadan arabayı hızlıca çalıştırdı. Zehra her ah çektiğinde arabanın hızını biraz daha artırıyor ve stresten alnında biriken ter yüzüne damlıyordu. Korkuyordu. Hayatında ilk defa eli ayağı titriyordu arabayı kullanırken. O yaşanan olaydan sonra aylarca arabaya binememiş ilk kullandığında da stres olmuştu ama o stresle şimdi duyduğu stres arasında dağlar kadar fark vardı. Işıkları beklemeden geçtiği boş sokaklardan bir çevirmeye denk gelmesin diye dua ediyordu. Nihayet sonunda hastaneye varabilmişti. Acilin önünde az daha arabayı acilin içine sokarcasına alelacele park edip araçtan indiği gibi, "Sedye, acil" diye bağırmıştı. Bu anıları ilk defa yaşamıyordu Hande. Yüzünden stresten dolayı boşalan ter üzerindeki tişörtü ıslatmıştı. Zehra araçtan inip sedyeye uzanırken titreyen elini tutmuştu. Hande, buz kesmişti adeta, hastaneye girdikleri anda kırmızı alan çizgisi boyunca sedyenin hareket ettiği kapılara kadar ilerleyebilmişti Zehra'yla ama sonrasında önüne geçen bir hemşire durdurmuştu onu. Kapılar ağır ağır gözünün önünde kapanırken birleştirdiği elleri dudağının üzerinde duruyor, bakışları ondan milim milim uzaklaşan sedyedeki kadını izliyordu. Nefret ediyordu hastanelerden. Hastaneler onun için ayrılık demekti ama bu sefer de bir ayrılık yaşamayacaktı değil mi? Bir insan iki defa aynı acıyla sınanamazdı herhalde?
Stresten titrerken sırtını en yakın duvardan birine yaslayıp boş koridorda seyrek görünen birkaç kişinin üzerinde dolaştırdı bakışlarını ama bu da çare değildi. Dşünceleri dağılmıyor, stresten kurtulamıyordu. Genç yaşına rağmen kalbi ağzında atıyordu. Nefes almakta zorlandığını hissettiğinde ayakta duramayacağını anlayıp demir banklara doğru yürüdü. Birisi çıkıp bir şey söyleyecek miydi nihayet? Neden her şey bu kadar ağır işlemek zorundaydı?
Bakışları önündeki duvarda asılan koca yuvarlak saate ilişti. Gecenin dördüydü. Lanet olsun sana Kerim diye tısladı. Karısı bu haldeyken o neredeydi acaba? Zehra bu kadar acıdan kıvranırken neden evde yalnız başınaydı? Onu elinden tutup evlerinden götürdüğünde erkeklik gururu kabarmıştı sözde karısına sahip çıkıyordu ama şu an hastanenin boş koridorunda Zehra'yı bekleyen kişi Hande'ydi, Kerim değil. Genç kız bu düşüncenin verdiği farkındalıkla öfkeyle dişlerini birbirine sıktı ve dizlerinin üstüne dayadığı dirseklerinin arasına kafasını yaklaştırarak parmaklarını saç diplerine geçirdi. Kafası zonkluyordu. Kardeşi nasıl bu kadar sorumsuz olabilirdi? Zehra hamileydi. Hamile bir kadını yalnız başına nasıl bırakabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gör Beni / GxG
RomanceHer şeyimi sana verdim, sevdiğim kadını bile... Bazen bana öyle bakıyor ki, beni tanıdığını hissediyorum. Eskisi gibi bakıyor anlıyor musun, şaşırıp kalıyorum, umutlanıyorum. Ama sonra... Sonra yine buz kesiyor o bakışlar, yine hissizleşiyor, yine...