*22*

2.2K 212 55
                                    

Merhaba gençler sizi beklettim ama  buna değecek olan uzun ve güzel bir bölüm bırakıyorum buraya :)

Herkese keyifli okumalar ♥️

---


Hande, eve dönüş yolunda arabayı bu sefer Zehra'nın baskısıyla daha yavaş kullanıyor ve bu şekilde ilerledikleri için can sıkıntısından bunalıyordu. Gerçi, yüzünü her sağına dönüp, yanında oturan ve küçük kızlarına hikâye okuyarak karnını okşayan genç anneyi gördükçe içi huzur doluyordu. Onunla paylaştığı her an Hande için paha biçilmez bir değer taşıyordu fakat araba... Arabayı kaplumbağa gibi kullanmak Hande'nin tahammül edebildiği bir işkence türü değildi...

"Kendini nasıl hissediyorsun? Yorgun musun?"

Zehra'ya bakmadan kavşaktan döndüğü esnada sorduğu soruyu Zehra, ona dönerek cevapladı.

"Seninleyken eğleniyorum Hande, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum."

Duyduğu cevapla gülümsedi Hande. Zehra'yı onların ilişkisindeki en özel insanla yeniden tanıştırmanın iyi bir fikir olacağını düşündü. Bu yüzden de arabayı Taksime doğru sürerken Zehra'nın eve gitmediklerini fark ederek ona dönmesini sağladı.

"Nereye gidiyoruz?"

"Camcı babaya."

"Camcı baba kim?"

Yüzünü yeniden sağında oturan değerlisine döndü. Yol boştu, sağ elini birkaç saniyeliğine direksiyondan çekip meraklı bakışlarla onu izleyen Zehra'nın yanağını okşadı.

"Seveceğin biri" dedi, yeşil gözlerdeki merakı gidererek. Onun masum bakan gözlerine öylece bakakalmak ama gerçekleri ona söyleyememek Hande'nin en büyük işkencesiydi. Bu yüzden de elini genç kadının yanağından çekip yeniden direksiyona bıraktığında sert deriyi parmak eklemlerini beyazlatacak bir güçle kavradı. Gözleri nemlenirken göz kırpmaya korkar bir şekilde tüm odağını yola sabitledi. Zehra, nihayet bakışlarını yüzünden çekip, küçük masal kitabını geri okumaya başladığında ise nihayet kendini serbest bırakarak gözlerini kırptı ve iri bir damlanın sağ yanağından usulca çenesinin köşesine doğru kaymasına izin verdi...

Tüm bu yükü bir gün hafifler miydi bilemiyordu, ancak Zehra'nın yaşananları hatırlamaması, gerçekleri öğrenmesi kadar korkutmuyordu gözünü. Zehra, her şeyi öğrendiği zaman onun yanında durmayı kabul eder miydi, bunu bilmiyordu işte...

Taksime vardıklarında uzunca bir yürüyüş yolunun sonunda olan dükkâna gidebilmeleri için arabayı en kolay yere park eden Hande, yüzünü onu merakla izleyen gözlere döndü.

"Hazır mısın?" diye sordu, gözlerindeki tebessümü sevdiği kadının da gözlerine taşırken.

Zehra, başını sallayarak bakışlarını Hande'nin gözlerinden çekip arabanın sol camına döndü ve hafiften çiselemeye başlayan yağmura baktı. Onları ıslatmazdı belki ama yine de yanlarında bir şemsiyenin olması fena olmazdı.

Sanki düşüncelerini okumuşçasına, "Korkma, ıslanmana izin vermem" dedi Hande ve arabadan inip ön kaputunun önünden Zehra'nın kapısına doğru yürürken, Zehra, fermuarını çözerek sırtındaki eşofman üstünü çıkarışını izledi. Gelip kapısını açtığında, elini Zehra'ya uzatıp onu arabanın dışına çıkarır çıkarmaz iki eliyle yakasını kavradığı eşofman üstünü kafalarının üzerinde sabit tutarak haylaz çocuklar gibi utangaç bir tebessümle sırıttı.

"İşte bu şekilde ıslanmayacağız" dedi ve Zehra'nın ona aşkla bakan gözlerini kazandı. Bu ifade, Hande'nin içini ısıtsa da ona böyle bakmaya devam ederse kendini daha fazla tutamayacağını çok iyi biliyordu, bu yüzden de, "Gidelim mi?" diye sordu.

Gör Beni / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin