*5*

2.2K 210 36
                                    

Masada kocaman bir uğultu koptu. Herkes ayağa kalkıp Kerim'le Zehra'ya sarılma telaşı içerisindeydiler fakat masada bir kişi kurşun yemiş gibi sessiz bir şekilde oturmaya devam ediyordu. O kişi de hiç şüphesiz Hande'ydi. Donuk bakışlarındaki haykıran acıyı bir tek ablası ve eniştesi Ahmet bey görebiliyordu. Orta yaşlı adam masayı dolanıp Hande'nin yanına geldiğinde eğilip kulağına birkaç kelime fısıldadı.

"Senin için dayanması çok zor biliyorum ama annen baban için sakin kalmaya çalış lütfen. Kerimin istediği kaosu ona verme."

Ablası da eşini desteklercesine başını salladı. Hande'nin de zaten kımıldayacak yada ağzını açacak takati yoktu. Öylesine bakıyordu önünde karmakarışık beyin sulandıran manzaraya. Duydukları gerçektende doğru muydu?

Kerim, ablasının bakışlarını fark ettiğinde gülümseyerek elini Zehra'nın omuzuna bıraktı, oradan da teması hiç koparmadan elini beline doğru indirdi. Hande, dalgın olmasına rağmen bunu anında fark etmişti. Gözlerini kısarak öfkeyle, nefretle öz kardeşi olan adama baktı. Ona duyduğu bu nefretin sebebini merak etti. Çocukluklarından beri geçmeyen hırsının. Oysaki Zehra'yı ondan çalana kadar Hande Kerim'e hiçbir kötü duygu beslemiyordu.

"Sen beni tebrik etmeyecek misin?"

Zehra, başucuna gelip durduğunda Hande bakışlarını istemsizce karnını sıvazlayan ellerine indirdi ardından da Zehra'nın gözlerine kaydırdı ve ayağa kalkıp omuzuna bıraktığı elini hafifçe koluna doğru kaydırarak oradan da eline ulaştı. Zehra'nın küçük parmaklarını avucunun içinde sıkarken gözlerini masum bakışlarından kaçırarak dudaklarını alnına bastırdı.

"Tebrik ederim."

Bu kadarını yapabildi sadece. Alelacele arkasını dönüp gittiğinde önce Zehra ardından da annesi ismini seslendi. Ablası peşinden kapıya kadar geldi ama Hande durmadı.


**

Taksim yoğun kara rağmen hala kalabalıktı. Hande arabasını caddenin girişine park etmiş düşünceli bir şekilde yürüyordu. Eskiden üniversite yıllarında bu caddede Zehra'yla neredeyse zamanlarının çoğunu geçirirlerdi. Zehra'nın en sevdiği aktivitesi camcı baba Selim amcanın yanına gidip renkli renkli misketler yapmaktı. Bir keresinde camdan ona kalp kolye yapmış ve kolyenin iç kısmına da ikisinin isimlerini yazmıştı. Bunu düşünürken Hande'nin eli boynuna gitti ve gömleğinin yakasının altına saklanmış olan küçük kolyeyi parmaklarının arasına alıp sıktı. Onu hala taşıyordu. Zehra, boyuna taktığı günden itibaren de hiç çıkarmamıştı. Ancak ne yazık ki, artık sadece onun için bir anlam taşıyordu. 


Yürürken yine fark etmeden camcı baba Selim amcanın dükkanının önüne geldi. Eli kapı koluna uzandı ama bir an tereddüt etti Hande. Uzun zamandır yurt dışındaydı ve adamın hala yaşayıp yaşamadığını bilmiyordu. Zehra da geçişini unuttuğu için buraya uğramıyordur diye düşünmüştü hep yoksa karşılaştıklarında adamı ona muhakkak sorardı. 

Bir cesaret edip kapı kolunu çevirdi ve loş ışıklı dükkana girdi. İlk başta dükkan sessizdi ve ilerledikçe şöminenin çıtırtısıyla ona eşlik eden hafif kuran sesi duyuluyordu. "Selam" dedi Hande, hafif de olsa ortam sesinin üzerine çıkacak bir ses tonuyla. Ve hemen ardından, "Aleyküm selam" diye karşılık aldı. İşte o zaman korkakça attığı adımlarını sağlamlaştırarak hızlı bir şekilde yürüyüp köşeyi döndü ve masasının üzerinde her zamanki gibi mum ışığının altında çalışan adamı buldu karşısında.

Camcı babanın sırtı ona dönüktü yüksek ateşte camı eritmekle meşguldü. Buna rağmen Hande yanına yaklaşırken dönüp ona baktı ve hafifçe gülümsedi. Hande, yüzüne bakakalmıştı. Yılların yorgunluğu yüzüne yansımıştı adamın. Alnından yanağına süzülen ter damlasının gülerken nasıl kırışıklığının arasından süzülerek yere damladığını fark etti. Gözleri doldu o an ama bunu tebessümle maskeleyerek iyice masaya yaklaştı.

"Hala çalışıyorsunuz" dedi, kederden boğuklaşan ses tonuyla. "Çalışmayana nimet yok be yavrum. çalışmayana fazilet de yok."

Selim amca, tekrar dönüp Hande'ye baktı. Artık ateşten şekil verdiği kuş deseni hazırdı, sadece boyaması kalmıştı bu yüzden de onu masaya, deri örtüsünün üzerine bırakıp tamamen Hande'ye döndü ve yüzünü incelercesine gözlerini kıstı.

"Bir sıkıntın var senin" dedi, kaşlarını çatarak. Neden uzun yıllar yanına hiç uğramadığını sormamıştı bile. Hande'yi ve Zehra'yı kendi torunlarından hiç ayırmazdı. Hande'ye zamanında az akıl hocalığı yapmamıştı bu yüzden de onun her ruh halini ezbere bilir adeta her sıkıntısını yüzünden okurdu.

"Kardeşimle evlendi" dedi Hande kısaca ve akşam yemeğinde duyduğu yeni haberi hatırlayarak gözlerini sımsıkı kapatıp parmaklarıyla burun kemiğini sıktı. "Bebek bekliyorlar."

Selim amca ilk derin bir sessizlik içinde sadece Hande'ye bakmakla yetindi. Ardından ise geçip sandalyesine oturdu ve boyaması gereken kuşu eline alıp masanın köşesinde hazır duran fırçasına uzandı. 

"Tezgahın üzerindeki mavi boyayı getirir misin lütfen?"

Hande, tezgaha doğru yürürken Selim amca arkadan onun güçsüz düşmüş halini izleyerek sıkıntı içinde başını yanlara doğru salladı. Kerimi oldu olası hiç sevmemişti. O ikisini ayırmak için ne tür bir oyun oynadı bilmiyordu ama Hande'ye bunu şimdi soramazdı. Bugün ona farklı şekilde destek çıkması gerekiyordu.

"Az kalmış içinde" dedi Hande ve boyayı masaya bırakıp Selim amcanın yanına oturdu. Selim amca boyayı eline alırken kavanozun içindeki miktara bakarak gülümsedi. 

"Aklımda aslında bu rengi kullanmak yoktu. Üzerindeki kazağın rengi onu bana hatırlattı ilginç" dedi adam hülyalı bir ses tonuyla. 

Hande, onun daha önce boyadığı diğer figürleri eline alıp incelerken, "İlginç olan ne?" diye sordu. 

"Az kalması" dedi adam ve fırçayı kavanozdan çıkararak elindeki camın üzerine sürdü. "Sabrın sonu selamettir kızım. Çok az kaldı biraz daha sabret gerçek her neyse onunla yüzleşeceksin."

Selim amcadan bunları duymak Hande için oldukça değerliydi. Çünkü o normal ya hiç konuşmaz yada az ve öz konuşurdu. Dedikleri her zaman çıkan birisi olarak Hande'nin şu an duymak istediklerini söylemesi onu çok etkilemişti. 

Hande parmaklarını saçlarının arasından geçirerek koltuğuna iyice yaslandı ve mum ışığının altında parlayan mavi boyaya dikti bakışlarını. Keşke bir an önce Zehra'nın onu nasıl unuttuğunu öğrenebilseydi...


Gör Beni / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin