zella day: Mustang Kids
Bülbülü öldürmek günahtır. Bir ay önce spor salonunda ter dökerken, omzumu yerinden çıkarmaya yemin etmiş Park Chanyeol'ün bana çarpışını hafifletmeye çalışırken kafamın içinde sessizce gezinen cümle tam olarak buydu. Bülbülü öldürmek günahtır. İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.
Ceviz gibi koktuğumu düşünüyordum, o sabah bizim evin bahçesindeki ceviz ağacına sırf antrenman olsun diye çıkmış, koca bir ağacın kokusunu üstüme bırakmıştım. Cevizin o vakur kokusunu, eğilip ellerimle dizlerimi tuttuğumda hissettim. Terden ve yorgunluktan ölüyordum. Sarı saçlarım su gibiydi, ensemden tişörtümün içine doğru akan ter damlalarından ziyade bu denli yorulmamın tek sebebi Chanyeol'dü.
Tamam, kabul ediyorum. Şeytanın arka bacağı hakkında etrafta çıkan uyuşturucu kullanıyor dedikodularından sonra ve sanırım bu konu üzerine takım koçuyla tartıştığı için takım kaptanlığından bir süreliğine düşürülen Park Chanyeol'e kapak olsun diyebilmek için girdim takıma. Evet, ben de pek masum biri sayılmazdım ama yemin ederim, bütün bunları başlatan kişi ben değildim. Gerçi kendimi takımda görmüyordum, yedeklerdeydim. Bu bile içimin yağlarını eritmişti, Park Chanyeol'ü de delirtmişti. Bu yüzden keyfim yerindeydi, ta ki antrenman başlayana kadar. Chanyeol utanmasa koca basketbol topunu kafama fırlatacaktı, işte öylesine bir nefret yüzünün kıvrımlarında geziniyor, benim saçlarım gibi terden ıpıslak olmuş siyah saçları alnına çarpınca yüzündeki dehşet ifadesi daha da korkutucu bir hal alıyordu. Özellikle simsiyah gözüken gözleriyle dibinizde bitip, elinizden topu çaldığı zaman altınıza işeyeceğinizi düşünüyordunuz yani ben düşünüyordum.
"Kafan nerede, Granger?"
Chanyeol o gür sesiyle bağırarak topu sektirmeye başladığında ellerimi dizlerimden ayırdım. Size zararı dokunmayan birine zarar vermeye çalışmak doğru değildir. Romanda Bayan Maudie böyle söylüyordu, bülbülü öldürmek günahtır çünkü insanoğlunu eğlendirmek için şarkı söylemekten ötesini yapmaz. Park Chanyeol masum bir bülbül değildi. Evin yanında olmaması gereken bir incir ağacıydı. Bilirsiniz, incir ağaçları suyu çok sever, kökleri çok güçlü ve uzundur. Bu yüzden evin yakınına bir incir ağacı dikmek beladan başka bir şey getirmez; incir ağacının kökleri betonu, kanalizasyon borularını ve daha nicesini mahvederek patlamalarına sebep olur. İncir ağacı önüne gelen her şeyi yok eder.
"Birazdan kafanla buluşacak," diye sessizce söylendim. O kepçe kulaklarıyla ağzımdan çıkan hiçbir şeyi kaçırmazdı. Topu takımdan birine fırlatarak bana doğru yürüdüğünde, iki elini de beline koydu. Zaten kocaman gözüküyordu, bir de şu hareketi yapınca benim şalterlerim epey bozutuyordu ve kankilerim de antrenmana uğramamak için tam gününü seçmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kapıyı açık bırakanlar kulübü
Fanfiction"eve dönüyorsan, eve dönüş yolunu unuttuysan, çıkmaz sokaktaysan veya çıkmaz sokaklardan kurtulduysan, her neredeysen ve her nereye gidiyorsan"