ryan beatty: God in Jeans (çıkmaz sokak)
Meşe ağaçlarının yanık yapraklarıyla kavrulan aylardan birinde, Yaşlı Mimi koyu bir sessizliğin ortasında açtığı şarkıyla bana doğru dönüp, "Hatırlıyor musun bunu?" diye sorduğunda yüzündeki gülümsemeye bakmış sonra da şarkıyı dinlerken tek kaşımı kaldırmaya çalışmıştım. "Hatırlamıyor musun, çocukken dinlerdin hep," dediğinde buram buram kokan doksanlar havasını anca nakarata geldiğimizde fark etmiştim. Kokular nasıl zaman içinde bizi elimizden tutup da gezdiriyorsa, şarkılar da aynı işlevi görüyordu. Mesela Milow'un, ayo technology şarkısının canlı versiyonunu açtığımda sivri dilli çatal yürekli, karşı komşum, ömrümün çık çık bitmeyen yokuşu, çıkmaz sokağım Park Chanyeol, deniz kazası ve aynı zamanda baş düşmanım olan Chanyeol odamın ortasında soyunmaya başlıyordu. Ben de ellerimle yüzümü kapatıp, kikir kikir gülerek parmaklarımın arasından Park Chanyeol'ün artı onsekiz performansını inanılmaz bir karın ağrısıyla izliyordum. İnsan sarhoş olunca denklemleri tam olarak böyle karıştırıyor, kozmik büronun yönünü şaşırıyordu. Üstelik sadece bir bardakla kafayı yakmıştım. Üç dört bardağı art arda içseydim kafamın içinde, kendi evreninde süzülen Amerikalı Baekhyun'a ne olurdu tahmin bile edemiyordum.
Sonra bir de şu vardı işte, Yaşlı Mimi'nin koyu bir sessizliğin ortasında açtığı doksanların ünlü şarkısı şöyle diyordu: On kere, yüz kere, bin kere denediler, olmadı, tutmadı, yetmedi, delirdiler. Bizi bitirmeye ant içip sarhoş oldular ama ben aşk gibi ana gibi kale gibi sapasağlam, zirvede kar gibi göl gibi sessiz sakin, çığ olup gelmeden, kabarıp köpürmeden AMAN AMAN AMAN!
Ben salonun ortasında ağlayarak ve bir elimle tuttuğum çakmağı havaya kaldırarak şarkının tek bildiğim yerini yani nakaratı söylüyordum. Zaten ben hep bildiğim yerleri yani sadece nakaratları söylerdim. Üstüne aynı şarkıyı tüm gün dinleyip kusacak raddeye gelsem de asla kapatmazdım. Eskiden bencil biri olduğumu düşünmeyen ama dün gece, evinin bahçesinde bencil biri olduğuma karar veren, slytherin hanesinin yere bakan yürek yakanı Do Kyungsoo bu yüzden cinnet geçiriyor, cinnet geçirdiği zamanlarda ise sağ gözü seğiriyordu. Böyle zamanlarda Addams Family'nin Frankenstein kılıklı uşağı Lurch'a benziyordu ve bunu sesli bir şekilde dile getirdiğimde bu sefer sol gözü de seğirmeye başlıyordu. Çünkü illa Addams Family karakter sıralaması yapasımız gelirse, Kyungsoo'yu Wednesday ile benzetmeliymişiz. Do Kyungsoo'nun Lady Gaga ve Wednesday ile sönmek bilmeyen derin bir bağı vardı ve neyse ki cinnet geçirme eşiğine gelen kişi sadece yol arkadaşım Do Kyungsoo olmamıştı.
Hitchcock'un meşhur Psycho filminin unutulmaz banyo sahnesi bir de bizim evimizde çekiliyormuş gibi usta bir sessizlikle mutfağa yaklaşan yanar döner, yer altı edebiyatını birbirine katmış, biraz adam dolandırmış biraz da dayak yemiş Sehun'un elinde bıçak değil, kapağını dahi açmadığı bir kitap vardı ama yeni aldığı Harry Potter gözlüklerinin arkasında ne kadar beni öldürmeye meyilli bir halde baksa da yumuş yumuş duruşu yüzünden korkmamış, nakarat kısmını söylediğim şarkıyı söylemeyi kesmiştim sadece. Bu evde neler çektiğimi bir ben biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kapıyı açık bırakanlar kulübü
Fanfiction"eve dönüyorsan, eve dönüş yolunu unuttuysan, çıkmaz sokaktaysan veya çıkmaz sokaklardan kurtulduysan, her neredeysen ve her nereye gidiyorsan"