1' Düşüyorum yıldızlara

6K 490 61
                                    

🩰

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🩰

Kim Taehyung, Shakespeare'in trajedilerini ne kadar seviyor olsa da 'Romeo ve Juliet' o kadar katlanılmaz geliyordu ona.

Kalabalıkların arasından sıyrılarak koltuk numarasını bulmaya çabalarken insanlara çarpıyor, özür diliyor, gözlerini koltukların üzerinde gezdirerek numarayı arıyordu. İnsanların ilgi göstereceğini biliyordu, anlamadığı bir şekilde bu aşk(?) hikayesine karşı derin bir sevgi vardı insanların içinde. Kendilerini sanatı sevdiklerine ikna etmeye çabalamak da olabilirdi bu ya da aşk trajedilerine karşı içlerinde bir sevgi besliyorlardı. Yine de Kim Taehyung, sevmiyordu. Hiçbir anlam bulamıyordu hikayede. Sonunda koltuğunu bulabildiğinde rahat bir nefes aldı, sahneyi tam gören yerine oturdu. Boynuna astığı fotoğraf makinesinin çantasını kucağına aldı, makineyi içinden çıkararak bir kez daha şarjını kontrol etti. Her şey tamamdı.

Bale gösterisinin başlamasına yirmi dakikadan daha az kalmıştı, salon gürültülüydü. Yerine yerleşmeye çabalayan insanlar, toplum içinde olduklarını unutarak birbiriyle yüksek sesle konuşan insanlar, telefon konuşması yapan insanlar ve bir şeyler yiyen insanlar. Telefonunu cebinden çıkararak sesini kapatıp kapatmadığını bir kez daha kontrol etti, sorun yoktu. Gösterinin başlaması giderek yaklaşıyordu. İnsanların gürültüleri bir türlü durmak bilmiyordu. Onu rahatsız ederek geçen bir çift solundaki boş koltuklara yan yana oturdular. En yakın arkadaşının son anda başka bir plan yaparak onu bu eziyette yalnız bırakmış olduğu bir kez daha düştü zihnine, onu aramak ve gelmediği için aklına düşen tüm küfürleri etmek istiyordu. Sağ yanında kalan koltuğa genç bir kız oturdu. Beyaz bebe yakası olan siyah, dizlerinin biraz üzerinde bir elbise giymişti. Kahverengi uzun saçları özensiz bir atkuyruğu yapılmış, yüzünde hafif bir makyaj vardı. Uzun baktığını fark ettiğinde bakışlarını boş sahneye çevirdi.

İnsanları incelemeyi seviyordu, onları fotoğraf karelerine hapsetmeyi ve onları önüne dizerek bakmayı. Her biri hakkında hikayeler uydurmayı, kendi kafasında bir geçmiş ve gelecek yaratmaktan hoşlanıyordu. Bir anda ışıklar kapandı. Gösterinin başlıyor olduğunun anonsu duyuldu. İlk sahne, Romeo ve arkadaşları arasında geçiyordu. İki adet mavi ipek gömlek ve ipek pantolonlarının içinde beden çıktı. Kim Taehyung kamerasını ayarladı, video moduna alarak arkasındaki insanları rahatsız etmeyecek şekilde ayarladı. Yanındaki kız kıpırdandı, dikkatini dağıtmamak için kamera ile ilgilenmeye koyuldu.

Romeo.

Beyaz ipek gömlek ve pantolonun içindeki bedene bakarken nefesinin kesildiğini hissetti bir an Kim Taehyung. Romeo'yu takip eden ışık sayesinde onu net görüyordu. Kulaklarına ulaşan uzun siyah saçları, beyaz bedeni ve beyazlar içindeki kıyafetleri ile bir meleği andırıyordu. Sahnedeki diğer insanların aksine zarif hareketleri, karnına bir tekme yemiş hissi duymasına sebep oldu. Kalbinin atışı hızlı, sanki her an göğüs kafesini yarıp yolunu bulacak gibiydi. Nefes almıyor olduğunu fark etti, sahne değişirken gözlerini bir an bile kırpmamıştı. Genç adamın zarafet içeren hareketlerine bakakaldığını itiraf etmesi gerekiyordu. Çok güzeldi, bir insanın güzelliğinin melekleri kıskandıracak olduğunu düşünüyordu. Ellerinin titrediğini kameranın hafif sallanmasından fark etti, kendini toparlaması gerekiyordu.

bu yollar hep sana çıkar' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin