car the garden, island
Jungkook'un dudaklarının tadı ve hissini kendi dudaklarında hissetmekten kendini alıkoyamıyordu. Üzerinden birkaç gün geçmiş olmasına rağmen o anlara geri dönüyor, bir kez daha aynı heyecan ile yaşıyordu o günleri. Jungkook güzeldi. Güzellik ruhuna, yüreğine, bedenine özenle yayılmış, aklını başından alıyordu Kim Taehyung'un. Basit değildi, asla olmayacaktı.
Odasının kapısı tıklatılmadan açıldığında Taeri olduğunu anlamak zor değildi. Kemerinin tokasını geçirdi. "Yakışıklı görünüyorsun, randevuya mı gidiyorsun?" diye sordu Taeri, bedenini çalışma masasına yaslamıştı. Taehyung ona bakışlarını dikti. "Odama kapıyı çalmadan girmeyi bırakır mısın?" Taeri onu umursuyor gibi durmuyordu. "Rahatsız edilmek istemediğinde ya da üzerini değiştirirken kapıyı kilitliyorsun. Kapının kilidinin açıldığını görünce ben de girmek istedim." dedi, Taehyung kardeşinin bu konuda bir mantık üretebildiğine inanamıyordu. Onu şaşırtmıştı, kabul etmeliydi. "Tamam ama sen yine de kapıyı çal, unutmuş olabilirim." diye uyardı onu, Taehyung her zaman çok dikkatli olurdu bu konuda.
Jeon Jungkook birkaç saat önce aramış ve onu bu akşam güzel bir buluşmaya çıkarmak istediğinden bahsetmişti. Taehyung onunla olacağı her anın en güzeli olacağını biliyordu. Jungkook randevu konusunda heyecanlı görünüyordu; kelimelerinin arasında kıkırdamış, onu görmek için heyecanlandığını söylemişti. Kahverengi hırkasını üzerine geçirdi. Saçları dağınıktı, onları toparlamak için çabalasa da bir anlamı olmamıştı. Saç telleri bugün onu dinlemek istemiyor gibiydi, asla yatışmamışlar, dağınık görüntüden kurtulamamıştı. Aynada bir kez daha kendine baktıktan sonra onlarla uğraşmaktan vazgeçti. "Gece eve gelecek misin?" diye sordu Taeri, onun odada bulunduğunu bile unutmuştu. Jungkook ne zaman düşüncelerinde yer edinse her şey zihninden uzaklaşıyor ve bir tek o kalıyordu.
Kız kardeşinin yanağını öptükten sonra odadan çıktı, gereken birkaç eşyasını ve telefonunu aldı. Evden çıkmadan önce Taeri'ye randevu boyunca onu rahatsız etmez ise istediği çantayı alacağına söz verdi. Kız kardeşi bazen onu rahatsız etmek için elinden geleni yapıyordu, Taehyung ne kadar hoşlanmadığını dile getirse de dinlemiyordu. Bir ilişki yaşamadan önce Taeri'nin hereketlerini görmezden gelebiliyor ya da bir yere kadar tolere edebiliyordu ama her şey değişmişti, en çok da kendisi. Arabasına bindi ve çalıştırdı, radyoda Ed Sheeran çalıyordu. Ara sokakları geçerek ana caddeye çıktı.
Saat akşamüzeri olduğu için az bir trafik vardı. Güzel havadan yararlanmak isteyen insanlar Han Nehri yolu üzerinde yoğunlaşmıştı. Ed Sheeran'in yerini Cigarette After Sex almış, Kiss It Off Me çalıyordu. Ona Jungkook'u hatırlatan bazı şarkılar vardı. Sözleri dinlerken aklında o beliriyor ve bir daha asla uzaklaşamıyordu. Jungkook'un onu darmadağın edeceğinden* endişelendiği zamanlar olmuyor değildi. Ona kendisini öyle yoğun bir aşkla kaptırmıştı ki sonunun ölüm olmasından korkuyordu. Bir aşık olarak aşkın en coşkun halini yaşıyordu, belki de hislerinin böyle olmasının nedeni buydu. Coşkunluğa kapılan kitap karakterlerinin mutlu sona ulaştığını görmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bu yollar hep sana çıkar' taekook
Fiksi Penggemarbalet jeon jungkook ve ona aşık bir kim taehyung.