Kim Taehyung, Jeon Jungkook'u anlamıyordu.
Onun kendisi için tek bir hareket içinde bulunmaması sinirini bozuyordu. Yatağına uzanmış, gözlerini beyaz tavana dikmiş onun hakkında düşünüyordu. Onunla konuşurken tedirgin hali, dalgınlığı üzmüştü onu. O adama tek bir kelime etmeden durabiliyor olduğu için çelik gibi bir iradeye sahip olduğunu düşünüyordu. Onu seviyordu. Kim Taehyung ona tapıyordu. Güzeldi, kalbini ezip geçiyordu. Onun iyi olmasını, yetersiz hissetmemesini istiyordu. Midesi bulanıyordu. Jeon Jungkook'u bir daha göremeyecek hissi yüreğinin ortasına yerleşmişti.
Kapısı tıklatıldı, Taeri yemeğin hazır olduğunu ve onu beklediklerini haber verdi. O masaya oturmak, kardeşinin yüzüne bakmak istemiyordu. "Ben gelmeyeceğim." diye seslendi, gözlerini kapattı. "Abi." dedi Taeri, kapıyı araladı ve ona baktı. Kim Taehyung onu kovmak istiyordu. "Beni yalnız bırak." dedi, ona kaba davranmak istemiyor olsa da elinde değildi. "Beni yargıladığını biliyorum, abi. Senin gözünde arkadaşlarını umursamayan, kendini düşünen biri gibi göründüğümü biliyorum ama elimde değil. Kendimi düşünmek zorundayım. Orada neler yaşadığımı bilmiyorsun." dedi Taeri, yatağın kenarına oturdu. "Ben de yaşadım aynısını. Ben de hakaretler yedim, cezalar aldım. Odama kapattım kendimi günlerce. Ağlamaktan gözyaşım kalmadı benim ama kimse umursamadı. Kimse görmedi beni. Ben kimseyi görmüyorum diye niye suçlu oluyorum? Beni görmeyenler de suçlu değil mi?" Taeri'nin sözlerini ağlamaktan sonlara doğru tam anlayamamıştı. Taehyung ona sarılmak, iyi hissettirmek istiyordu ama yapamıyordu.
"Taeri, yaşadıkların için özür dilerim. Yemin ederim bilseydim, senin için aynısını yapardım. Ben de bunu anlamıyorum, Taeri. Sen yaşadın diye, başkalarına aynısını yaşatmak zorunda değilsiniz. Bu konuya anlam vermekte zorlanıyorum. Onun neler yaşadığını en iyi sen biliyorsun, Taeri. Onu en iyi senin anlaman, destek olman gerekirken yaptığını kabul edemiyorum ben. Bana uymuyor."
Kollarını kardeşine sardı, onun ağlamaya devam ediyor olduğuna dayanamıyordu. Saçlarını öptü. "Ben korkuyorum. Gelmek için çabaladığım yeri kaybetmekten korkuyorum. Biz bir hiçiz, abi. Onu seviyorlar, saygı duyuyorlar. Ben ister miyim arkadaşlarım da aynılarını yaşasın ama elimden gelmiyor." dedi Taeri, kardeşine daha sıkı sarıldı. "Yemeğe gidelim, sen de elini yüzünü yıka. Detaylı olarak konuşuruz." dedi Kim Taehyung, onun ellerini öptü. Taeri gözyaşlarını sildi, onun kollarının arasından çıktı ve ayaklandı. Kim Taehyung ne yapması gerektiğini bilemiyordu.
Odadan çıktı ve salona ilerledi. Annesi salata dolu kaseyi masanın üzerine bıraktı. "Sen iyi misin?" diye sordu babası, kafa karışıklığı içinde oturdu sandalyeye. "İyiyim, dersler ve çekimler çok yoruyor." demekle yetindi. Kendini insanlara nasıl ifade edeceğini bilemiyordu. "Emin misin? Birkaç gündür kendini odaya kapattın." diye bu kez annesi konuştuğunda sessiz kaldı. Taeri kırmızı gözlerle salona girdiğinde bu kez soruların yeni odağı haline geldi. "Ben iyiyim, biraz kötü hissettim, ağladım. İyiyim şimdi." dedi Taeri, tüm aile masaya geçtiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bu yollar hep sana çıkar' taekook
Fanficbalet jeon jungkook ve ona aşık bir kim taehyung.