13' Bir büyünün etkisinde görülen rüya

1.4K 225 22
                                    

car, the garden, closely far away

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

car, the garden, closely far away

Parmakları arabanın direksiyonunda ritim tutarken çalan şarkıyı mırıldanıyordu. Akademinin hemen girişindeki o küçük alana park etmiş, gözlerini kapıdan çıkmasını beklediği beden için tek bir noktaya sabitlemişti. İki gece önce onunla yaşadığı her an bir rüya misali aklına kazılmış, çıkmıyordu. Uyanmak, gerçekliğe dönmek istemiyordu. Taeri yanında bir arkadaşı ve tek omzuna astığı spor çantası ile ilk çıkanlardan biri oldu. Siyah saçlarını atkuyruğu toplamış, gözlüklerini takmıştı. Yanındaki saçlarını pembeye boyamış kızla derin bir sohbet içerisindeydi, abisinin arabasını fark etmemişti henüz.

Bale dersi bitmiş olan herkes teker teker çıkarken Jungkook'u görememek endişelenmesine neden oluyordu. O adamın sevdiği çocuğun ruhunda yaralar açmasından nefret ediyor olsa da elinden hiçbir şey gelmiyordu. Jungkook'u kaybedemezdi. Bir kez ona dokunma, onun tarafından sevilme şansını elde etmişken ihtimali bile ürpertiyordu onu. Taeri bakışlarını akademinin kapısına çevirdi. Jungkook siyahlar içinde, saçlarının yarısını arkadan toplamış, spor çantasını elinde tutarak çıktı. Bir erkekle konuşuyordu ama dikkatini Jungkook'tan çekerek çocuğa verememişti bile. Kısa kollu tişörtünden dövmeleri görünüyordu.

Kim Taehyung ona aşıktı.

Her görüşü hislerini pekiştiriyor, ona biraz daha bağlanmasına neden oluyordu. Arabadan indi, küçük taş yolu geçerek onlara doğru ilerledi. Kim Taehyung'u ilk fark eden Taeri oldu. "Abicim!" diyerek boynuna atladı, ani sevgi gösterisi yüzünü buruşturmasına neden oldu. Jungkook ile geçirdiği güzel akşamın sonunda Taeri'ye karşı oluşturduğu duvarı bir nebze indirmeye, sıcak davranmaya başlamıştı. Kız kardeşini seviyordu. Düzenin içinde kendi doğrularıyla ilerlemeye çabalıyordu. Doğru yol değildi. Taeri'nin takındığı tavrı hâlâ kabul edebilmiş değildi, benimseyemiyordu. "Merhaba." dedi Jungkook, yüz ifadesini tahmin edebilmek zordu. Bakışları kendisinin üzerine dikilmişti. "Merhaba." dedi Taehyung, bir an geldiğine pişman oldu, daha sıcak bir karşılama bekliyordu.

"Merhaba, ben Hyunwoo."

Jeon Jungkook'un yanındaki beden bir adım öne çıkarak elini uzattı ona, Taehyung geri çevirmedi, onunla selamlaştı. Elini çekmek istediğinde Hyunwoo hemen çekmedi. "Birlikte oturacaktık, gelmek ister misiniz?" diye sordu Hyunwoo ona. Taeri arkadaşına gözlerini dikmişti. "Taehyungie hyung ve benim işim vardı, Hyunwoo." dedi Jungkook konuşmanın arasına girerek, arkadaşına veda etti ve Taehyung'un yanına ilerledi. "Sen geliyor musun?" diye sordu kardeşine, Taeri arkadaşlarıyla vakit geçireceğini söyleyerek onu reddetti. Jungkook ile birlikte arabanın olduğu alana yürüdüler beraber. İkisi de sessizdi, Taehyung tek kelime edecek gücü kendinde bulamıyordu o an.

Jungkook spor çantasını arka koltuğa bıraktı, ön kapıyı açarak yerleşti. Taehyung onun bu halleri sebebiyle tedirgin olmadan edemiyordu. Jungkook'un sessiz kalışından hoşlanmamıştı. Yorgun hissetmesine neden oluyordu genç olan. Arabayı çalıştırdı, ana caddeye çıkana kadar tek kelime etmedi. "Bir sorun mu var?" diye sormadan edemedi Taehyung, yan koltukta oturan beden gözlerini ön cama dikmiş, ellerini dizlerinin üzerinde serbest bırakmıştı. Radyonun sesi kısıktı, şarkı belli belirsiz duyuluyordu. "Hayır hyung." Jungkook'un ses tonu ona bakmasına neden oldu, soğuk değildi, bıkkın duruyordu. Akademide bir şey olmasından endişelendi. Biri canını mı sıkmıştı? Onu üzmüş müydü? Neden konuşmuyordu? Kim Taehyung sorularının hepsini yutmak zorunda kaldı, Jungkook konuşacak gibi durmuyordu.

bu yollar hep sana çıkar' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin