14' Savrulan denizdeki kayık misali

1.2K 205 26
                                    

oohyo, cupid's arrow

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

oohyo, cupid's arrow

Bir zamanlar var olduğuna inanılan Eros'un oku yeniden dirilmiş ve onu vurmuş olmalıydı tam kalbinden, Jeon Jungkook'a duyduğu sonsuz sevginin başlangıcına başka bir yol bulamıyordu.

Kelebek karelerinin olduğu fotoğrafların hepsini masasının üzerine dizmişti. Rengarenk kanatlarıyla insanın içini renklendiren her bir kelebek her an kanatlanacak, fotoğrafın içinden çıkarak hayat bulacak gibi duruyordu. Onu tanıdığı ve bir kelebek olduğunu keşfettiği andan beri gördüğü her kelebeği fotoğraflamaya çabalamıştı. Kötü bir sonuç durmuyordu önünde. Odasının içine giren, parkta bir çiçeğe konan, etrafta kanat çırpan kelebekleri yakalamak zor olsa da, bir kısmı için başarıya ulaşmıştı. Kapısı tıklatıldığında annesinin akşam yemeği için kendisini çağırmak üzere geldiğini düşündü.

"Merhaba, hyung."

Jeon Jungkook'un sesini duyduğu an bakışlarını fotoğraflardan çekti, kapının yanında dikilen çocuğa baktı. Siyah bir kot pantolonun üzerine beyaz gömlek giymiş, siyah uzun saçlarını açık bırakmıştı. Küçük dalgalar biraz daha uzasa omuzlarına varacaktı. "Jungkook." dedi ona yaklaşarak, kollarını beline dolamak suretiyle ona sarıldı, kokusunu içine çekti. "Hoş geldin, bir an seni görmeyi beklemiyordum." dedi Taehyung, geri çekildi ve yüzünü inceledi. Jungkook hayatına giren en özel insandı. "Seni görmek istedim. Taeri de davet edince bu fırsatı kaçırmak istemedim." Jungkook'un tatlı bir şekilde konuşmasına gülümsedi. "Ben de seni özledim, Jeongguk. Seni görmek bana her zaman iyi geliyor." dedi, bir kez daha sarıldı ona. Jungkook'un kolları sıkı bir şekilde ona dolandı.

Birinin kapıyı tıklatması ile birbirlerinden uzaklaşmalarından hoşlanmadı Taehyung fakat şu an için en doğru hamle buydu. Annesi onları akşam yemeği için salona çağırdı. "Hyung." dedi kapıdan çıkarken Jungkook, gergin görünüyordu. "Hyunwoo da içeride. Seni görmek istediğini söyledi Taeri'ye." Jungkookk alt dudağının dişlerinin arasında eziyordu şimdi. Taehyung ona yaklaştı, dudaklarını Jungkook'un beyaz boynuna değdirdi. "Sorun yok, benim için sadece sen varsın. Aramızdakileri dile getirmek istersen de kabulüm, susmak istersen de..." dedi Taehyung, bir kez daha öptü ve içeri geçtiler. Hyunwoo denilen çocuk ailesiyle birlikte yemek masasına geçmiş, Taehyung'un her zaman oturduğu sandalyenin tam karşısında oturuyordu. Jungkook arkadaşının yanına geçerken huzursuz görünüyordu.

"Taeri."

Kız kardeşine kısık bir tonda seslendi, Taeri ona baktı ve durumu anlayarak yerini Taehyung ile değiştirdi. Hyunwoo bir an yüzü düşse de yeniden gülümsedi. Taehyung bir isim konulması gerektiğinin farkındaydı. Ne kadar kendisi isimlere önem vermiyor ise de Jungkook'un bir atak beklediği görülüyordu. İnsanlara Taehyung hakkında konuşurken sevgilim demek istediğini. farkındaydı, Taehyung'u mutlu ediyordu bu. Taeri yemek servisinde annesine yardım ederken sessiz bir şekilde Jungkook'u izlemeye daldı. Babası masalarına oturmuş iki gence genel hayat hakkında belirsiz sorular sorarken duymuyordu onu. Jungkook'un hafif gergin, hafif heyecanlı halini izleyerek keyfini çıkarıyordu. Hyunwoo'nun gözlerinin kendisi üzerinde gezindiğini hissedebiliyordu ama bir kez olsun başını çevirmek, onun bakışlarına arkadaşça bile olsa karşılık vermek gelmiyordu içinden.

bu yollar hep sana çıkar' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin