seventy-two

2K 170 14
                                    

Keyifli okumalar diamondlarım 🍷

"Seni almaya geliyorum bebeğim, işin bitti değil mi?" telefonu sol kulağıma alarak askılıkta ki çantamı almış ve odamdan çıkmıştım.

"Bitti, şirketten çıkacağım şimdi."

"Hava biraz serinledi, içeride bekle ben kapının önüne gelince seni arayacağım." ince düşüncesine karşın gülümsemiştim.

Daha önce kimse beni bu kadar düşünmediği için bu hissin nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum. Az çok tahmin edebiliyordum ama bu tahmin ettiğimden daha fazla iyi hissettiriyordu. Değerliymişim gibi.

"Peki, bekliyorum." telefonu kapatacağım sırada Jungkook tekrar konuşmuştu.

"Kapatma." kaşlarımı havalandırıp merakla diyeceği şeyi bekledim.

"Konuşmaya devam edelim lütfen."

"İyi misin, Jungkook? Baban yine bir şey mi yaptı?"

"Çok iyi hissettiriyor." anlamazca kaşlarımı çattım.

"Hm?"

"Benim için endişelenmen sanki değerli biriymişim gibi hissettiriyor." Jungkook ile çok benziyorduk, bu yönden benzemeyi ne kadar istemesem de o'nu anlamak beni mutlu ediyordu.

"Gibi değil, değerlisin Jungkook." güldüğünü işittim.

Eminim ki tavşan dişleri ortaya çıkmış ve şımarıkça omuzlarını sıkıyordu. Hayal edince gülümsemeden edememiştim.

"Teşekkür ederim, Haru."

"Ne için?"

"Varlığın için." duyduğum şey ile yutkunarak dudaklarımı ıslattım.

"Soğuk bir kişiliğin olsa da sevgini bana öyle güzel hissettiryorsun ki, başka kimsenin sevgisine ihtiyaç duymuyorum." gülümsedim.

"Bunu bildiğim iyi oldu, çünkü ben herkesin yerine seni sevmeye devam edeceğim." gülerek dudaklarımı ıslattım.

"Sonsuza kadar bu güzel sevgine, seve seve karşılık vereceğim, minik bebeğim." yakından duyduğum ses ile arkamı döndüğümde Jungkook hızla bana sarılmıştı.

Burnunu boynuma bastırarak derin bir nefes aldığında yutkundum.

"İyisin değil mi?" hafifçe geri çekilerek gülümsedi.

"İyiyim, bebeğim. Bir konuda bana ihtiyacı olduğu için çağırmış. Halledip geldim." başımı sallayarak gülümsedim.

"Sevindim. Gidelim mi?" başını sallayarak elimi tutmuş ve yürümeye başlamıştı.

Arabaya binerek lüks bir restorana gelmiştik.

"Sonunda geldiniz!" Jeongi, yerinden kalkarak ikimize sıkıca sarıldıktan sonra eski yerine oturdu.

Masaya yerleşerek etrafa bakındım.

Yanımıza gelen garson ile etrafı incelemeyi bırakarak siparişimi verdim. Garson yanımızdan ayrıldığında masayı sessizlik ele geçirmişti.

Daha fazla beklemeden Jeongi'ye hitaben konuşmaya başladım.

"Sabah biraz ağır konuştum sanırım. Jungkook'un baskı altında kalıp zorlanması sinirlerimi bozuyor. Bu yüzden düşünmeden konuşmuş olabilirim." Jeongi, başını iki yana sallayarak gülümsedi.

grump girl ° jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin