26: PASLI BIÇAK

20.7K 891 1.4K
                                    

İNSTAGRAM: SUDEYANOV
TUTKUNALASOY
SUNGURKARADEMİR

İnstagramda bölümü özetleyen kısa bir kısım yazarsanız en çok beğendiğimi ve bana işleyeni story atsam?

🔥

Oy sınırı: 320 Yorum sınırı: 1200

Diğer bölümün de sınırı dolmadı, ikisi de dolmadan yeni bölüm yok. Normalde gelmeyecekti ama sizin için attım.

Bölüm şarkısı:
Hande Mehan- Sen beni güzel hatırla

❤️‍🩹

Pis ve paslı bir bıçak gibi, derimin altına sızmışçacına beni yiyip bitiren hissin tarifi imkansızdı.  Damarlarımdaki nefretin nedenini bilemezdim ama bu kadının kirli geçmişinin ruhuma ektiği her nefreti biliyordum.

Aldığım soluk, nefeslerim içimi yakarken; yüzümdeki gülümseme bir jilet misali dudaklarımda kesikler bıraktı.

Sungur Karademir'in en büyük kırgınlığı.

Sungur Karademir'in en büyük kaybı.

Sungur Karademi'in çocukluğuna sızan en kötü kabusu.

Nesrin Karademir, bir anneden ziyade insanlıktan yoksun bir kadın olmuştu hep. Asıl şaşırdığım şey, bu kadının mezarına gitmişken karşımda canlı olmasıydı. Yılların ondan götürdükleri binlerce şey olabilirdi; ilki Sungur'du fakat güzelliği ve gençliği hala sağlamdı.

Pahalı kokusu burnuma ilişirken ne hissettiğimden emin olmayarak baktım ona. Kızgınlık mıydı, kin mi öfke mi? Bilmiyordum ama Sungur bu kadının kapıda olduğunu bilmemeliydi.

Karşımda duran kadına sinirlenmem için tek sebebim, içime işleyen adamdı. Yavaş yavaş ruhumu tüketen adamın, ruhunu öldüren kadının yüzüne bakıyordum şu an.

"Sen." Dedim şaşkınlıkla kavrulmuş sesim ile. Parmaklarımı kapıya yaslayıp güç almak ister gibi tutundum. Cümlenin devamında ne diyeceğimi bilemedim. Beni tanımıyor muydu?, geçmişte her gün gördüğü kız çocuğunu tanımamış mıydı?

Peki neden gelmişti, beni tanımıyorsa neden buradaydı? Aklımı çalan düşüncelere rağmen omuzlarımı dikleştirdim. Şu an ne halde olduğum önemli değildi, içeride duran adam annesinin ölüm yıl dönümünde onunla karşılaşmayacaktı.

"Buyur?" Dedim ruhsuz bir tavırla. Bir yandan hala tırnaklarımı kapıya geçiriyordum.

"Tutkun." Dedi manidar bir ses ile. Demek ki beni tanıyordu. Tek kaşımı kaldırıp ona baktım, şu an düşünmenin sırası değildi. "Konuşabilir miyiz?"

"Ne münasabet?" Diye çıkıştım hızla. Kafasını yere eğdi, sözde utanmış gibi dururken olduğu gülünç hal için ona acımıştım.

"Lütfen." Dedi kısık sesi ile.

"Sizinle konuşabilecek bir şeyim olduğunu da nereden çıkardınız?"

"Sungu-" onun adını anmaya başlaması ile hiddetle tek elimi yukarıya kaldırıp sözünü kestim. "Onun adını pis dudaklarına leke edecek olursan ağzını sikerim senin."

Kafasını yerden kaldırıp şaşkınlıkla bana baktı. "Çok değişmişsin." Dedi gözlerini kırpıştırarak. "Eskiden çok utangaçtın."

"Seni ilgilendiren kısmı?"

666 || Texting +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin