•10•

229 19 4
                                    

Medya: Genç Fenerbahçeliler - Hep Peşinden İz Sürdük Yol Bilmeden

15 Ağustos 2021
Doruk'tan;

"Düzgün oynayın ayağınızı sikmeyeyim bak!" diye bağıran çocukla daha ne kadar şaşırabilirsem o kadar şaşırıyordum. Geldiğinde maçın başlamasına iki dakika gibi kısa bir süre kalmıştı. Üç saniye de hoşgeldiniz faslını bitirip ekranın başına kitlenmişti ve neredeyse yarım saatte fazladır hop oturup hop kalkıyordu. Evet, Süper Lig başlamıştı. E bizim de mesaimiz...

Sen ne zaman süper ligi mesai haline getirdin biraderim?

Bu zaman getirdim kardeşim bir sorun mu var?

Zamanlaman çok manidar...

"Lan! Yok abi, gel beni sik diyor resmen."

İlk yarının sonlarındaydık ve Mete koyu bir Fenerbahçe taraftarıydı. Gerçekten gönülden bağlıydı takımına. Bileğinden hiç çıkartmadığı lacivert, sarı ve beyaz bilekliği vardı. Birisine denemek için bile vermiyordu. Bedeninden bir parçaydı sanki. Tanıştığımız zamandan beri ne dilinden ne de gönlünden düşürüyordu Fenerbahçe'yi. Sürekli bir şekilde Fenerbahçe hakkında konuşuyordu. Anlatırken gözleri parlıyordu. Dudaklarında bir gülümseme esir oluyordu. Mete takımına aşıktı. Hele anlatırken bir de dinleseniz... Öyle güzel gözüküyordu ki.

"İkinci yarı o gol gelecek. Emre'm olsaydı çoktan atmıştıkta neyse..." Emre'm lafıyla kaşlarım istemsiz çatılsada sonradan onun Emre Belözoğlu olduğunu fark edince gülümsedim.

"O sene, bu sene mi kanka?" Aslan'ın alayla sorduğu soruyla çatık kaşlarıyla ona doğru döndü Mete.

"Emre yok." Kaşları düz çizgi haline geri döndü. Sanki gözlerine ufak bi' kırgınlık oturmuştu. Geriye yaslandı. "Umudumuz yine tam ama..." derin nefes aldı. Fenerbahçe cidden onun için çok başkaydı. Nasıl, kendisinin varlığının farkında bile olmayan bir şeye bu kadar bağlanırdı ki? "Aması yok o sene bu sene."

Sanki amadan sonrasını tamamlasa Fenerbahçe'ye ayıp edermiş ya da haksızlık yaparmış gibi hissediyordu. Acaba onu bu takıma bu kadar bağlayan neydi? Morali bozulmuş gibiydi. Hızla ayağa kalkıp omzuna dokundum. "Gel mutfakta yardım et bana da içecek falan getirelim." Kafasını tamam anlamında sallayıp peşime takıldı. Mutfağa girdiğimizde, içeridekiler duymasın diye uzanıp kapıyı kapattım. Bu hareketimle tek kaşını kaldırıp bana baktı. Of atma işte şu zehirli oku...

Adamın karşısında Bostancı Tanrısı'na bağlama. O moda girince çıkamıyorsun.

Saçmalama. Hem az susta konuşayım.

İşin düşer ama.

Mete'ye doğru bir adım atıp biraz daha yaklaştım ona. Aramızda iki adım ya var ya yoktu.

"Ben inanıyorum. O sene bu sene. Sen bakma onlara." dediğimde gülümsedi. Bir adım geriye gidip tezgaha kalçasını yaslayıp ellerini de iki yana koydu.

"Her zaman umudum var. Umudum olmazsa ayıp ederim zaten ama daha eksikleri tamamlamadık. Ayrıca kadrosunda Van Persie, Nani, Deigo Ribas gibi oyunlar varken şampiyon olamamış bir teknik adam getirdi. Aziz Yıldırım'dan farklı yapacağım dedi ama onun zamanında ki insanları getirip duruyor. Emre en azından ligi biliyordu. Yani şu an ki teknik adamdan daha iyi biliyordu. Tamam Sivas maçını alamamış olabilir ama on maçta yedi galibiyeti var. Yüzde yetmiş gibi bir oran yapıyor bu."

Derin nefes alıp gözlerime bakmaya devam etti. İçi, bu konuda sıkılmıştı belli ki. Susup sadece onu dinliyordum.

"Ali Koç'un gelmesini bende istedim, istemedim değil. Saygım da var hala. İyi gün taraftarı da değilim ama Ali Koç görmek istemediğimiz ne varsa gördürdü bize. Bir Trabzon şampiyonluğu kaldı onu da bu sene görürüz. E zaten geriye görecek bir şey kalmadı. Önümüzdeki sene de şampiyon oluruz. Bu mu hak ettiğimiz Doruk?"

Dalgalara Direndim • |BxB|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin