BORDO.2004. 20 AVUSTOS.
Bir sene öncesi.
ŞARMA ŞANLİ.
Hugoyla barışmıştık ve bu onun için sanırım en unutulmaz zaman dilimiydi.Yere göğe sıgdıramadıgı mutlulugunu bana öyle bir gösteriş yapmakdaydı ki anlatamam.
Her sabah beni evden alıp işe burakıyordu ve kapımda nöbet tutan hali çok hoşuma gidiyordu.Bu sefrede nöbette oldugunu biliyordum kapıdan çıkmamla arabasına dayalı buldum.Üzerine yine renkli kiyafetler giymişti, annemin sözü aklıma düşdü.
"Toplum cidiyet sever."
Günaydın sevgilim.
Günaydın .
Kolarını belime dolamıştı, dudagıma bir öpücük kondurup,bu güneş yüzün neye güldü?
Hiç annemin sözleri aklıma düştü.
Arabanın ön koltugunu açmıştı, buyur edip dreksyona gitti.Ve tümünden bana dönüp, kaynanamın komik haline hiç tanık olmadım, hayırdı?
Komik degil, abim de senin gibi renkli giyer.Ama geçen gün babamla fabrikaya gideceklerdi üzerinde siyah takımı görünce çok şaşırmıştım, bi sataşmadan da kalmadım.
Hayırdır dedim başkanlık seçimi felan mı var?
Kris"de bundan sonra böyle dedi, artık renki kiyafetler günlük rahat olsun diye giyiyorum.
Annemde bi övmüştü, aferin dedi olması gereken de bu.Ve ardından da ne dedi biliyor musun?
Merakla dikat kesilmişti," toplum cidiyet sever dedi.Ciddi insanların hiç birinin üzerinde yaşıl gömlekle mor pantalon göremezsin dedim aynı renklerde olan kiyafetlere bakarak.Gülüşümü de dudagımın arasına haps etmiştim, bi kendi üzerinde bulunan yeşil gömlekle mor pantalona baktı, ardından yüzümü elerinin arasına alıp bi kere öpmüştü, kaynanam dogru demiş diye gaza bastı.
Bu gün pazar, nereye gidiyoruz sevgilim?
Hugo festvala az kaldı, baglara gidecegim, sonra festval yapılacak alana .Bizim pavulyonumuza bi bakmam lazım.Bide ne giyecegime karar veremedim sen yardımçı olur musun?
Tabi sevgilim zevkle.Bu günümün tamamaını sana ayırdım, sende gecesini bana ayırırsan çok daha mutlu oluruz di mi?
Geceyi sende mi kalayım?
İstersen ben sana geleyim sorun degil, nasıl olsa artık bahçivanın merdivenini arka bahçeden çalmayı öğrenmişim.
Bakarız, işlerimizi hall edelim de,.
Ana yola çıkmıştık, kasabaya sür dedim, bi bakalım üzüm bagları ne halde.Hem çalışanlar da müdrüyeti yanlarında görünce daha çok morel oluyor.
Tamam sevgilim hemen diye arabanın rotasını sanmonel kasabasında bulunan yüzüm baglarımıza tutdu.Varmıştık gözümüzün önünde uzandıkca yeşilikler sanki gök yüzüyle birleşmiş.Bi an renkli üzümlerin arasında kaynaşan renkli insanlara baktım.Sarışını, siyahı, beyazı hep birlikte nasıl da güzel samimi iş birliyi içindeydiler.
Hepsinin anca bi amacı vardı, koca üzüm depolarını doldurmak.Hepsinin yüzünde gülüş, tebesüm ve birbirine olan saygı.
İşte dünya böyle bir yaşanacak yer olmalıydı.Daha güçlüler gücsüzü ezerek yok etmemeliydi. Yer yüzünün üçde birinde yaşıyoruz ama nedense birinlerine bu dünya çok dar geliyor.Hala bişeylerin eksik olmasından şikayetçiler.Her gün artan insan sayısından rahatsızlar, güya yicek tükenecek, içecek suyumuz olmayacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN evlatları (Devam ediyor)
TerrorKorkudan bayılmıştım.Gözümü açtığımda vahşi ermeni şişman vucudumu boruya sokamadığı için beni çamurun içine fırlatdığını gördüm.Ardından tüm köyün çocuklarını anne babalarının gözü önünde ğaz borusuna doldurup kapağını kapatdılar.Hala o çocuların...