Sıcak nefesi yüzümü kavururken eli yanağımdaydı. Anın verdiği haz ve tehlike beni ikilemde bırakıyordu. Birisinin dudaklarına böylesine dokunmayalı ne kadar olmuştu? Ya da kalbimin ritmini değiştiren böylesine bir şeyi hissetmeyeli? Ben insanlara zor güveniyordum. Gerek yaşadığım hayat gerek tanıdığım insanlar bunu zorunlu kılıyordu. Yaşadığımız şey son hızla gerçekleşirken endişeleniyordum. O belki de güvenebileceğim birisi olabilir ama bunu bilemem. Ona güvenmemeliydim. Ona sınırlarını belli etmeli kendi mesafemi korumalıydım. Önünü ardını kestiremediğim olaylar yaşanmamalıydı. Birbirimizi öpmemeliydik mesela. Ama onu öpmek güzeldi. Aramızdaki tensel çekim her bir araya geldiğimizde kendini belli ederken aynı çatı altında nasıl kalabilirdik? Yağız'ın yüzümden elinin çekilmesi ve yüzüne yumruk yemesiyle irkildim. Bir anda herkes açılmış buraya dikkat kesilmişti. Yağız yumruktan etkilenmemiş olacak ki hızla kendini topladı. O da benim gibi afallamıştı. Muhtemelen kendisine bunu yapacak kişinin hangi cesaretle yaptığını soruyordu. Aynı sorunun cevabını ben de merak ederken sağ tarafımda öfkeyle duran Semih'i gördüm. Aradığım adamın o olduğuna emin olmuştum. Yağız'ı böylesine korkunç bir ifadeyle görmemiştim. Yağız hızla Semih'in üstüne yürüdü. O sırada Mehmet yanıma gelip elini belime dolarken Marcel ve Tamer Yağız'ı durdurmaya çalışıyordu.
"Ne yaptığını sanıyorsun lan? Kimsin sen?!" Yağız'ın bağırmasıyla artık herkes bize bakıyordu. Bense anın şokuyla sadece onları izliyordum. Semih liseden beri arkadaşımdı. Bu yüzden bu zamana kadar bana hisler beslemesi ya da benimle aynı ortamda bulunması beni çok fazla rahatsız etmemişti. Bir iki sene evvel sarhoş olup kapıma dayandığını saymazsak. Tabi bir de şu mesaj işi vardı. Ama yine de zarar görsün istemiyordum. Yağız Tamer'i ittirerek Semih'in üstüne yürüdü. Bir şey yapmam gerektiğini hissettim yoksa bu iş fazlasıyla büyürdü. Semih'in önüne geçip Yağız'a baktım. Beni görünce afalladı ve anında sinirli bakışlarını benim gözlerime dikti.
"Çekil Duru." Bağırmasa da sesi bir o kadar etkili olmuştu ama yine de çekilmedim.
"Çekil diyorum Duru!" Bu sefer yüzüme doğru bağırmasıyla yüzümü buruşturdum.
"Sakin ol. Çıkalım buradan." Sinirle bir bana bir de arkamda duran Semih'e baktı. Neler döndüğünü anlamaya çalışıyordu sanırım. Semih'in sesini duydum.
"Prenses çekil sen. İkimizin arasında bu." Prenses diyen dilini eşek arısı soksun Semih! Yağız prenses demesiyle anlamış olacak ki beni kenara çekerek Semih'in yakasına yapıştı.
"Sen miydin lan o? Nereden geliyor bu cesaret? Yürek mi yedin lan sen?!" Yağız kafasını Semih'e geçirince etrafımızın adamlarla dolduğunu gördüm. Sarp hızla yanıma yaklaştı ve tetikte beklemeye başladı. Semih'in adamı olduğunu anladığım birkaç kişi onu yerden kaldırdılar ve önüne geçtiler. Semih gülerek burnundaki kanı elinin tersiyle sildi.
"Seninle hesaplaşacağız ama burada değil." Bana baktı ve göz kırptı. "Benim olduğunu kendi gözlerinle göreceksin. Seni herkesten çok ben seviyorum Duru."
"İbneye bak! Öldürürüm lan seni!" Yağız üstüne atılacakken birkaç kişinin onu tutmasıyla hiçbir şey yapamadı. Semih mekanı terk ederken hiçbir şey dememiştim.
"Tamam, bırak!" Yağız kolunu kurtardı. Bana döndü.
"Yürü, gidiyoruz." Bileğimi tuttu. Beni çekiştirecekken elimi ondan kurtardım.
"Bırak beni. Kendim giderim." Bileğimi tekrar tuttu ve yüzüme yaklaşıp sinirle konuştu.
"Şimdi buradan birlikte çıkıyoruz. Ve sen bana her ne halt saklıyorsan anlatıyorsun." Cevap vermemi beklemeden arkasını döndü. İlerleyemedik çünkü benim aşkım Marcel,Yağız'ın bileğimdeki elini tuttu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMOR
Dla nastolatkówYeraltına hükmedecek gizli bir kraliçe...Babasından sonra işleri devralırsa ne olur? #mafyaaşkı (1.)