21. Bölüm

4.3K 234 56
                                    

Arabamı Yağız'ın arabasının yanına park ettim. Attığı konuma gelmiştim. Oldukça modern ,dışı siyah gri renklerden oluşan büyük bir evdi. Beni evine değil de mekanlarından birisine çağıracağını düşünmüştüm. Bu adamın kaç evi vardı? Kendine gel Duru! Sana ne adamın evinden de sayısından da.

"Hoş geldiniz Duru Hanım." Siyah takım elbiseli adamlardan birisi konuşup demir kapıyı açtı. Bahçeye girerken etrafı inceliyordum. Arka tarafa doğru uzanan yerde koltuk takımından başka bir şey yoktu. İçeri ilerlerken Ali görüş alanıma girdi. Hızlı adımlarla yanıma geldi.

"Hoş geldin yenge." Yenge diye diye beni de alıştırdı artık.

"Hoş buldum."

"Abimin yanına götüreyim seni yenge." Başımla onayladım. Ali evin kapısını açtı ve girmem için bekledi. İçeriye girdiğimde sağımda ve solumda gri demir kapılar gördüm. Yanlarında şifre mekanizmaları vardı. Anlaşılan burası Yağız'ın ev görünümlü bir diğer üssüydü. Karşı tarafımızdaki merdivenleri çıkarken her yeri inceliyordum. Girdiğim her ortamda dip köşesine varıncaya kadar incelerdim. Sert bir bedene çarptığımda Yağız olduğunu anladım. Elleri cebinde duruyordu.

"Yolun ortasında ne duruyorsun?!" Burnum acımıştı. O biçimli göğüs kasları gömleğin altından bile belli olurken burnumu kırmamam imkansızdı. Tamam biraz abartı.

"Önüne bakmadan yürüyen sensin. İncelemen bittiyse konuşalım." Eliyle bir odanın kapısını gösterdi. Onu beklemeden içeriye girdim. Ormanlık bir araziye bakan çalışma odası gibi bir yerdi. Aynı zamanda salon gibi bir köşesi de vardı. Koltuğa ilerledim. Çantamı kolumdan indirirken oturdum ve bacak bacak üstüne attım. L koltukta bana çapraz kalacak şekilde bir ayağını diğer bacağının dizine koyacak şekilde oturdu.

"Öğrenmek istiyordun. Sor şimdi."

"Bence senin en başından anlatman daha mantıklı olur. Ne dersin?" Bıkkınca nefesimi dışarı verdim. Böyle olunca ona hesap veriyormuşum gibi hissediyordum. En iyisi kısaca bahsetmekti.

"Dediğim gibi işte. Anlatılacak pek bir şey yok. Özet geçeceğim. Semih'le biz yıllar öncesinden okuldan arkadaşız. Başta çok yakın arkadaştık. Ama sonra beni sevdiğini söyledi." Yağız dikkatle bana bakıyordu. Bana bu kadar yoğun bakışlar atarken konuşmamın düzgün ilerlemesi için çabalıyordum.

"Bunu sorun etmedim. Kimse aşık olacağı insanı seçemez bu yüzden ondan uzaklaşmak istemedim. Arkadaşlığımız devam etti. Ama farkında olmadan uzaklaştık birbirimizden. Birkaç kez daha söyledi seneler içerisinde. Yine hayır dedim. Beni seninle bu kadar ciddi görünce de doğal olarak yedirememiş. Özellikle sana karşı baya öfkeli durumda. Arkasına aldığı kişiler kim bilmiyorum ama şansını denemekten vazgeçmeyecek sanırım." Yağız kaşlarını doğrulamak istercesine kaldırdı.

"Arkasına aldığı kişiler? Araştırdığım kadarıyla yeraltıyla pek bir işi yok." Semih'i mi araştırmıştı?

"Bir de Semih'i mi araştırdın?" Kaşlarını çattı.

"Bana, hatta benim yanımda sana böyle davranabilme cesaretini nereden aldığını merak ettim doğrusu. Sence de yetmez mi?" Sinirlendiğini hissettim. Çehresi kasılmıştı.

"Her neyse. Bu kadar işte."

"Arkadaşın olup olmaması umurumda değil. Bir hatası olduğunda cezasını çeker. O olayları da silip kenara atmadım. Onun da hesabını verecek. Ama sana söyleyeceğim tek bir şey var Duru." Tahmin ettiğim şey mi?

"Semih'le bir daha bir araya gelemezsin." Evet, tam olarak tahmin ettiğim şey. Tek kaşımı kaldırdım.

"Semih'le olanlardan sonra onunla bir araya gelmem herkesin dikkatini çekecektir zaten. Herkes gördü sana nasıl davrandığını. Tekrar onunla görüşürsem ben kendi saygınlığımı zarara uğratırım. Herkesin sevgilim bildiği adamın yanında beni istediğini söyleyen birisiyle görüşmek benlik değil. Ama bunu düşünmek bana düşer. Sana ya da bir başkasına değil."

AMORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin