freaky money.

74 9 2
                                    

Zafer kutlaması yaparcasına şenlenmişti DeLarverie hanesi bu gece. Kalabalık sokakların, ışıklı caddelerin ve ılık rüzgarın epey yukarısında bulunan dairenin tüm perdeleri ve camları açıktı. Dans eden, kahkahalarıyla komşuları neşelendiren aşıklar şimdiden sarhoştular.

Henüz başı dönmeyen Chanyeol'un bile hafiften ısınmıştı içi önündeki manzaraya. Küçük ailesinin mutlu yüzlerini görmek kadar ne keyiflendirebilirdi onu? 

Elbette yarışmayı kazanmak.

Bu amaç uğruna tıklatmıştı kapılarını Sehun. Tüm cazibenin ve eğlencenin kaynağı olarak.

Elindeki koca çantalarla kapının önüne dikilmiş, gülmekten kısılan gözleriyle öpmüştü Marsha'nın yanağından. Sanki yıllardır hasretini çektiği sevgilisine kavuşmuş gibi paketleri bırakıp kucaklamıştı. Jongin gördüklerini alkışlayarak izliyor, Kyungsoo ise Jongin'in arkasından izleyip sevgilisinin omzundan öpüyordu.

Hepsinin ardında tek kalan ise Chanyeol'du.

Varlığındaki bütün ciddiyet ve otorite sevgilisine görene kadar mevcut bulunan Sehun, yine de gülümseyerek sıkmıştı diğerlerinin elini. Nezaketini özellikle Jongin'in yanağından minikçe öperek kanıtlamıştı. Bu esmer güzelini kendi kardeşi gibi severdi.

Kimse kimseye nasıl olduğunu sormadı. Bir hafta içinde yaşanan saçmalıklardan bahsedilmedi. Sanki hiç olmamıştı böyle bir şey. Sanki hiç gitmemişti Baekhyun. Belki de hiç olmamıştı aralarında bir yeri. Şimdi o yüzden bu kadar kolaydı unutmaları. Söz açmamaları. Umursamayışları.

Ama bunu onlara tembihleyen de Chanyeol değil miydi?

Hep birlikte gelen paketler açılırken, kumaşları üstlerine tutup hangi rengin hangi kategoriye daha iyi olabileceğini konuşurken, Kyungsoo mezurasını şimdiden boynuna atıp bir iğneyi dudaklarına dayamışken, Sehun'dan gelen hediyeler denenip teşekkürler edilirken, geceye özel içkiler bardaklara boşalırken... Artık bunların hiçbirinde Baekhyun'a bir yer kalmaması Chanyeol'un isteği değil miydi?

Kendisi dememiş miydi artık Baekhyun yok diye?

Peki şimdi niçin canı sıkılıyordu? Neden yalnız hissediyordu? Daha önce de tekti. Sehun'un geldiği her akşam böyle geçerdi. Jongin ve Kyungsoo, Sehun ve Suho... Onlarla alay eden, bazen şarkı söyleyen, bazen dans eden ama hep tek başına olan Chanyeol. Neden şimdi birinin yokluğunu çekiyordu? Gözleri hep birini arar gibi bakıyordu?

Gerçekten de hiç sözü açılmadı Baekhyun'un. Jongin doyasıya anlattı Kyungsoo ile beraber bir kategoride yarışacaklarını. Ama koreografiyi Baekhyun ile yaptıklarını söylemedi. Aklının ucuna bile gelmedi belki. Ya da Kyungsoo sadece oradakilerin ölçülerini aldı yeniden. Görünüşe göre iki hanımefendi de oldukça fitti. 

Peki ya Baekhyun?

O olsaydı. Birlikte yapacakları dansta yanında ne kadar ufak kalabileceğinden söz açıp eğlenebilirler miydi yine böyle? Jongin ikisini yan yana getirip ne kadar tatlı göründüklerinden bahseder miydi? 

Bilmiyordu Chanyeol. Fakat bilmeyi ne kadar çok istediğini biliyordu.


Sonunu getiremediği kadehler yüzünden kanepeye boyunca sızıp kalan sevgilisinin üstüne ince bir şal attıktan sonra geldi Kyungsoo. Tüm gün hatta birkaç gündür içine kapandığını, daha az konuştuğunu ve usulca bir kenarda oturduğunu fark ettiği Chanyeol'un yanına.

İkinci birasının yarısında bile değildi aslında. Yayıldığı sandalyede bacaklarının arasında tutuyordu büyük bardağını. Şarhoş olup da hala düşünebiliyor olmasına ket vurmak istemiyordu. Baekhyun'un onu nelerden mahrum bıraktığıyla yüzleşmek istiyordu. Bu akşam karşısındaki çiftleri izlemek ilk kez zor gelmişti Chanyeol'a. Onlar adına elbette seviniyor, mutlu oluyordu. Fakat ilk kez bu hissi yaşamanın hasretini duyumsuyordu. Sevdiği kişiyle tüm gece şarhoş olabilme hissinin.

Şarkılar söylenirken, Sehun iki kadını da dansa kaldırmışken, dönüp dönüp hepsi birbirini bulurken, kahkahaları o duvardan bu duvara zıplarken elbette gülümsüyordu Chanyeol. Onların sahip olduklarından mahrum kalmamalarını diliyordu hiçbir zaman.

Fakat şimdi, hepsi bir yere dağılmışken solgun yüzünü takındı. Elinde değildi. Kötü hissediyordu.

Kyungsoo'nun gelişiyse bir şey değiştirmedi. Yüzünü izleyen Kyungsoo işlerin yolunda gitmediğini biliyordu.

"Neden bu kadar üzülüyorsun?"

Chanyeol'un şaşkınlıkla kalkan bakışları mahcubiyetle indi yavaş yavaş. Demek belli oluyordu ve o kadar da unutmuş değillerdi.

İnkar etmedi Chanyeol. Hiçbir şey demedi. Açıklayacak kadar cesur görmedi kendini.

"Hoşlanıyor muydun?"

Ona nazaran cesurdu Kyungsoo. Yeniden bakışları yükseldi yorgun bedenin. Evdekilere de göz attı. Duyulmasını istemiyor muydu yoksa? Bu Kyungsoo'yu güldürdü. Nihayet Chanyeol'un da alay edilebilecek vaziyete geldiğini görmüştü dünya gözüyle.

Tam bir aptala benziyordu. Azıcık içmesine rağmen silik bir pembelik yansıyordu yanaklarından. Utanmış mıydı hakikaten?

Daha çok güldü Kyungsoo. Fakat sonra sustu. İlk kez birinden hoşlandığını gördüğü bu adam hiçbir şey yaşayamadan terk edilmişti. Aşkın acısıyla yıldırım nikahı kıymıştı sanki.

Biraz daha izledi Chanyeol'u. Onu böyle görmek hiç aklından geçmezdi. Üzüldüğü, canın sıkıldığı zamanlar çok olmuştu ancak bu farklıydı. Bile isteye birinin sizi ortada bırakması. Üstelik ondan hoşlanıyorken.

"Karşılıklı mıydı bari?" Şakaya vurmak istedi. Ayrıca cevabı da merak etti Kyungsoo.

Derin bir nefes aldı Chanyeol. Sanki konuşabilmek için alıştırma yapıyordu.

Elindeki bakışlarını kaldırdı.

"Bilmem.." Dudak büzdü. Yorgun görünüyordu. Ve gerçekten bilmiyormuş gibi.

"Öyle olsa kalmaz mıydı?"

Chanyeol'un kibirden ve nefretten uzak, sessizce dökülen sözleri Kyungsoo'nun kalbinde değişik bir his uyandırdı. Çaresiz ve umutsuz bir Chanyeol... Gidişini kabullenmiş...

Ne diyeceğini bilemedi Kyungsoo. Nasıl açıklanırdı bu durum?

Bir müddet sessizlik çöktü aralarına. Acısını yaşamasına müsaade etti. Fakat sonra ayaklandı Kyungsoo.

"Bazen olur böyle şeyler. İstesen de istemesen de gitmen gerekir."

Bu cevap gözlerini kapatıp güldürdü Chanyeol'u.

"Yarının ne getireceğini bilemeyiz."

Chanyeol'un gülmesini sindirip aklını karıştıran sözünden çok sesinin tonlaması oldu. Öylesine söylenmiş bir laf için fazla umut vericiydi sanki.

Kyungsoo iyi geceler dileyip gitmişken arkasından baktı Chanyeol. Ve merak etti bu çocuğun neler bildiğini.

gün batımı kokusu | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin