i hate swimming.

90 9 2
                                    

Hava yumuşak, güneş epey bir cömertti bu sabah. Attığı her adımda kemiklerini saran sıcaklığı hissedebiliyordu Baekhyun. Nispeten sakin caddede yürürken ağaçların arasından üzerine düşen sarışına bakmak çıplak gözlerini yakıyordu. Yine de ara sıra kafasını kaldırıp gökyüzünü izlemeyi ihmal etmiyordu. 

Mutlu uyandığı bir sabahtı. Omuzlarından hafifçe kaymış örme şalı, koca güneş gözlükleri, tıngırdayan topuklu terlikleriyle koluna girmiş Jongin ile beraber yürüdükçe daha da açılıyordu. Esmerin laflarıyla kahkaha atar bile olmuştu.

Evdeki kahvaltıdan sonra Jongin, elinde rujuyla Baekhyun'un odasının kapısında belirmiş ve birlikte dışarı çıkmak isteyip istemediğini sormuştu. Böylesine güzel birinin teklifini reddetmeyi doğru bulmadığını söyleyerek kabul etmişti Baekhyun da. 

Şimdi ise dışarıdaydılar. Jongin, aklına gelen tüm hatıraları Baek'in önüne serip evdeki herkesi teker teker rezil etme görevini üstlenmişti. Arsız konuşmaları, acımasız tavırları ve komik anlatımıyla Baek'i gülmekten kırıyordu.

Tabi Chanyeol ile alakalı olanlar da biraz daha duruluyordu Baekhyun. Özel bir ilgi gösteriyor gibiydi. Jongin'in gözünden de kaçmadı.

"Ne o? Chanyeol için söylediklerimi pek bi dikkatli dinliyorsun?" Gözlüğünü burnuna indirip dik dik bakarak sordu. Sonunda da gülerek göz kırptı. Amacı Baekhyun'u utandırmaktı elbette. Ve istediğini aldı.

Soruyla şaşıran Baekhyun, güneşin etkisiyle olduğuna inandığı bir pembeleşme geçirdi. Yanakları al al oldu.

"Hayır.. Sadece onun böyle biri olduğunu düşünmemiştim.." dedi. Tam olarak yalan sayılmazdı. Birini gözünüzde büyüttüğünüzde ya da mükemmel olarak kabul ettiğinizde rezil olabileceği zamanlara tanık olmak tuhaf gelebilirdi. Baekhyun için de beklenmedikti. Ayrıca Chanyeol'un herkesin düşündüğünden farklı biri olduğunu öğrenmek Baekhyun için önemliydi. Onu tanımak adına eğlenceli bir yoldu. Elbette bunu Jongin'e söylemedi.

"Nasıl biri olduğunu düşünmüştün peki?" Jongin ısrarcıydı. Karşısındaki oğlanda bir şeyler olduğunu sezmemesi imkansızdı.

Buna rağmen Baekhyun aklına gelen ilk şeyi söyledi, "Havalı?"

Emin olamadığından yüzünü de buruşturmuştu.

Jongin ise bir kahkaha patlattı. Uzun tırnaklı ince parmaklarıyla ağzını kapatsa da yoldan geçenlerin ilgisini çoktan çekmişti. Fakat umursamadı.

"Kıçımın havalısı." Bir süre daha gülmeye devam etti. "Eh, tamam hakkını yemeyelim beyefendinin. Biraz öyledir. Ama bazen şapşalın teki de olabiliyor."

Konuşurken Jongin'in yüzüne bakmak yerine yere eğilmişti Baekhyun'un kafası. Utandığını düşündü esmer olan. Yoksa kötü bir şey mi demişti o koca dev, bu minik köpek yavrusuna? Hemen oltayı attı.

"Sert falan görünebilir. Ara sıra heyheyleri de üstünde olabilir." diye yokladı oğlanı, fakat küçük olan hala yeri izliyordu.

"Ama pek naziktir. Sevdiklerine karşı korumacılığı tutar, yumuşak kalplidir. Açıkçası biz ona her konuda güveniriz.."

Verdiği detaylar Baekhyun'un yüzünü gülümsetse de Jongin bunu görememişti.

"Ama senin canını sıkacak bir şey yaptıysa söyle hemen ifadesini alayım o devin?!" dedi. Çocuk kendisini anlatmayınca Jongin sormak durumunda kaldı.

Oysa işin aslı çok başkaydı. Jongin anlattıkça, gece yaşananlar aklına doluyordu Baekhyun. Hem ne kadar haklı olduğunu düşünüyor, hem de tuhaf bir hisle kaplanıyordu içi. Galiba utanıyordu.

gün batımı kokusu | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin