meadows.

52 8 4
                                    

Öğlene doğru eve döndüğünde yanında getirdiği, uykusuz bir çift gözdü. Oysa yorgunluk değildi hissettiği. Omuzları çökmemişti. Kendini hemen yatağa bırakmak umudunda değildi. Tatlı bir heyecan vardı içinde. Ara ara kapanan gözlerinin ardında bir gülümseme vardı. Baekhyun'un olanları duyduğunda vereceği tepkiyle yaşayacağı mutluluğun küçük öngösterimi.

Çaldığı kapıyı umduğunun aksine Jongin açtı. Yine her zamanki güzelliğiyle güneş gibi ışıldıyordu kapının ardında. Yine de başka birini tercih ederdi diye düşündü, Chanyeol. Ondan çok daha kısa, onu görmek için yavru köpeğe benzer bakışlarıyla yukarı bakması gereken birini.

Birkaç saniye süren dalgınlığını Jongin bozdu. Onu içeri davet ederken, haylaz bakışlarıyla tüm gece nerede olduğunu sordu.

Soru Chanyeol'u gülümsetmişti. Kapının önüne kadar sakladığı gülümsemesi şimdi bir çiçek gibi açıyordu yüzünde. Üç kelimelik bir soru baharı getirmiş gibi hissetti.

Sahi neden bu kadar mutluydu?

"Adını bile duymak istemeyeceğin biriyle." dedi. Yalan da söylememişti aslında. Fakat bu Jongin'i iyice meraka sürekledi.

"Düşmanlarımız ortak sanıyordum?" dedi başını eğip. Chanyeol ise "Kesinlikle, haklısın" diye cevap verdi.

Neler saklıyor yine acaba, diye düşünen Jongin, üstelemeyip sadece gözlerini kıstı karşısındaki deve. Kokusu elbet çıkardı.

"Baekhyun nerede?" diyerek asıl konuya geldi nihayet Chanyeol. Meselenin başrolünü arıyordu ve anlatacağı çok şey vardı.

Omuz silkti Jongin. "Bilmem, uyuyodur herhalde."

Bu saate kadar mı? diyecek olduysa da sustu Chanyeol. Belki de yorgundur diye düşündü. Evet, öyle olmalıydı. Tıpkı Chanyeol gibi.

Konuşmayı akşam yapmaya karar vererek kendi odasına doğru ilerledi. Baekhyun'un odasına yaklaştıkça içi daha da ısınıyordu. Acaba ne tepki verecekti? Gerçekten mutlu olur muydu? Ne gerek vardı mı derdi yoksa? Sanmıyordu. Muhtemelen minnettar hissederdi. İyi bir çocuktu Baekhyun. Ve tüm çabaları hak ediyordu.

Kapısının önünde biraz durduysa da fazla oyalanmadı. Gülümseyerek kendi odasına yürüdü. Biraz uyusa iyi olacaktı.

Başını yastığa koyduğu anda kapanmasını beklediği gözleri aksine dünden beri yaşadıklarını sahnelemeye başladı. Baekhyun ile tanıştığı günden beri ortada olan bir soruna yönelik çözüm arayışına girişmişti.

Okulu kazanması halinde ihtiyacı olan parayı bulmaktı, bu.

İlk kez oturup konuştukları o hamburger dükkanını hatırladı. Sokağa bırakılmış yavru bir köpek gibiydi o zamanlar. Sadece iki gün dışarıda kalmış olsa da ihtiyaç duyduğu çok şey vardı o zamanki Baekhyun'un. Önce başını sokacak ve karnını doyuracak bir yer, sonra çalışmalarını yapabileceği bir alan, en sonunda da okul için kazanması gereken para.

İlk ikisini Chanyeol sağlamıştı Baekhyun'a. Sonuncuyu elde etmek için ara yoldu bu eve dahil olmak. Fakat yarışmadan gelecek para her şeyi çözmeye yetmezdi. Hem çalışıp hem de para kazanmak için zaman da bulamazdı. Hayalini kurduğu meslek kolay değildi. Tüm öğrenciler arasında yıldız gibi parlamak ve göze çarpmak istiyorsa epey bir pratik yapmalıydı. Belki gecesini gündüzüne katmalı ama çok çalışmalıydı.

O halde nasıl para kazanabilirdi?

Chanyeol onu yarı yolda bırakmak istemedi. Ve bu durum onu yıllardır konuşmadığı babasının kapısına kadar götürdü.

gün batımı kokusu | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin