the sleeping beauty.

193 26 14
                                    

Uyandığında başının altının boş olduğunu fark etti. Oysa çantasını koymuştu. Panik içinde sağa sola baktı. Yan banktan birinin seslendiğini duydu.

"Bir şey mi kaybettin?"

"Evet, çantam. Uyumadan önce başımın altındaydı. Gördünüz mü acaba? Mavi küçük bir çanta, içinde walkman olacaktı."

Akşamki kadar nazlı olmayan güneş, yabancının suretini gizliyordu Baekhyun'dan. Elini gözlerine siper ettiyse de fayda görmedi.

Bu temiz yüzlü çocuğun nazik hitapları diğerini güldürdü. Daha eşyalarının çalındığının bile farkında değildi. İyi bir av konumundaydı burada. İki güne leş yiyicilerin ziyafeti olurdu.

"Çalınmış olamaz mı?" Bu fikir Baekhyun'un aklına gelmemiş değildi. Yalnızca ihtimal vermek istemiyordu. Sahip olduğu tek şey o küçük çanta ve içindeki müzik çalardı...

Uzun parmaklı ellerini yumruk yaptı. Ne malumdu bu herifin çalmadığı?

Kabaran gözlerle kendisine bakan çocuğun hiddetini fark ettiğinde ellerini kaldırdı yabancı.

"Hadi ama buranın hırsızlarla ya da onun gibi kötülerle dolu olduğunu fark etmişsindir değil mi? Ayrıca merak etme, ben çalmadım. Sadece dans ediyoruz."

Elindeki şişeden bir yudum su alıp ilerideki grubu işaret etti. Kızlı erkekli ufak topluluk, dans ediyor, gülüyordu, bir de önlerinde çanta açıktı. Birkaç parlak metal fark etti, Baekhyun. Kazanç sağlıyor olmalıydılar.

Oturduğu banktan kalkan yabancı, Baekhyun'a yaklaştı. Asyalıydı. Elini uzattı Baekhyun'a.

"Ben, Mateo (Jongdae). Cuma günleri buraya dans etmek için gelirim. Diğer günler başka yerdeyim." Gülümsedi, gözleri kayboldu. "Sense yenisin. Yanılmıyorum değil mi?"

Uzattığı eline henüz karşılık bulamamışken konuşmaya devam etti. Bir süre Baekhyun'un gözetimi altında incelendikten sonra nihayet küçük bir el sıkışması yaşandı.

Baekhyun kimin iyi, kimin kötü olduğunu ayırt edebilecek biri değildi. Fakat bu çocuğun yalan söylemediğini hissediyordu.

"Evet, yeniyim..." Dün olanlar aklının caddelerinde irticaya yeltenmişken, usulca kabul etti gerçekliği. Gidecek başka bir yeri yoktu.

Adının Mateo olduğunu öğrendiği çocuğu inceledi. Kendisinden büyük olduğu aşikardı. Bu sıcakta crop kırmızı bir ceket, altına boğazlı 0 kol bir bluz, kalça kısmı yırtık bir pantolon ve o yırtıktan gördüğü kadarıyla file bir çorap giymişti. Saçları kısa ve dik, gözleri makyajlıydı. Gerçekten güzel görünüyordu.

"Bir planın da yoktur şimdi senin?" Kollarını göğsünde bağlamış, en başından bu yana silmeye yeltenmediği gülüşüyle Baekhyun'un yüzüne doğru eğilmişti. Anlaşılan ufak olan ile uğraşmak hoşuna gitmişti.

"Çalışmam gerekiyor?" Ne yapması gerektiğini öğretmenine soran ufak bir çocuk gibiydi.

İstifini bozmayan Mateo, kafa salladı. Bir elini Baekhyun'un omzuna atıp yürümeye başladı. İlerideki gruba yanaştılar. İki kız, iki erkek sırayla dans ediyor, başka bir adam da onları izliyordu. Mateo'nun söylediğine göre kimi daha çok beğenirse yanında onu götürecekmiş. Konser turnelerinde dansçı olması için.

"Buralarda bu tarz işler çok olur. Güzel görünüyor, değil mi?" Meslektaşlarının hırsı ve çalan şarkılar kaçan keyfini yerine getirmişti Baekhyun'un. Müziğin ritmiyle hafif hafif oynayan başıyla Mateo'ya gülümsedi. Ne yazık ki yabancı çocuk, uzun sürmesine izin vermedi bu gülüşün.

gün batımı kokusu | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin