Selaaam...
Yepyeni bir bölümle biz geldik.
Nasılsınız?
Hiç vakit kaybetmeden bölüme ışınlanıyoruz.
Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Hikayeyi ben yazıyorum ama yayımladıktan sonra sizlerin oluyor, sakın bunu unutmayın. Sevildiğinizi de unutmayın, olur mu?
Medya Işın Karaca. Sen Affetsen Ben Affetmem.
Uğultulu sesler dalgası yankılandı dört bir tarafta. Gecenin esareti şafağın sökmesiyle hükmünü kaybederken elleri kulaklarına gitti genç kızın ve güçsüz parmaklarını olanca gücüyle bastırdı; artık hiçbir şey duyup bilmek istemiyordu...
Geceyi iki şaka bölen sesin kulaklarında yaratığı izdiham ürpertiye sebebiyet verirken korkuyu iliklerine kadar hissetmişti. Korkuyla birlikte bilinmezliğin izdüşümü ruhuna üflenmiş göğsünün tam orta yerine kocaman bir yumru oturmuştu. Kimin kanı akmıştı acaba?
Kendi canlarının mı yoksa mendebur emmisinin mi? Neden insanlar bu kadar zalim ve bencildi? Neden yarattıkları yıkım umurlarında değildi? Neden bir başkasının ruhunu karartmaya meyilliydiler? Neden kendi egoları uğruna bir başkasını hiçe sayıyorlardı? Nedeler silsilesi benliğinde çığ gibi büyürken akli meleklerini yitirmek üzereydi...
Oysa şu an sarıp sarmalanmaya o kadar çok ihtiyacı vardı ki; hem de her şeyden daha çok... Çünkü çadırın içinde tek başınaydı ve kendini hala korumasız hissediyordu. Korkulu düş görmenin emareleri kanına sızdıkça hiç olmadığı kadar çok korkuyor ve toy ruhunu afakanlar basıyordu. İnsan suretleri beliriyordu yüzü gözü olmayan...
Karanlığın içinden eller uzanıyordu farklı farklı... Kimi kemikli iri eller kiminin parmak boğumları nasırlı... Sesler duyuyordu ince-kalın her biri farklı tonlarda. Titreyen parmaklarını daha çok bastırdı kulaklarına ve bir inilti koptu patlak dudaklarından. "Hayır, gelmeyin üstüme!" Sözcükler ağız boşluğundan doğarken dudakları gerildi ve çatlak dudağı kanmaya başladı. "Ahhh!"
Körpe bedeni şimdiye kadar rüzgârın yeline kapılmış küpeli kavak yaprağı gibi bilinçsizce ileri geri sallanıp dururken sallantı yerini titremeye bırakmıştı. Kilitlenmişti çenesi ve dişleri birbirine vuruyordu. Saatler önce yaşadıkları koyu bir mürekkeple yarı açık bilincine tekrar nakşedildi ve ruhuna kara bir mühür vurdu. Mührün kapkara mürekkebine boyanan ruhu bir kez daha kirlenmişti. Büyük bir sarsıntı yaşıyordu kirli sandığı ruhu...
Sanrılarında yanılmak isterdi ama her şey apaçık ortadaydı. İnsanlar zalim insanlar güvenilmezdi. Artık genç kızın gözünde bütün insanlar kötü bütün insanlar zalimdi. Bütün insanlar güvenilmez bütün insanlar affedilmezdi... Çatlak dudaklarından bir inilti koptu. "Sizi Allah affetse ben affetmeyeceğim..."
Aynı hisler içinde yanıp tutuşan ruhu aynı hislere tercümanlık eden biri daha vardı fakat O'nun korkusu bambaşkaydı. Kendi adına bir kaygısı yoktu lakin gencecik bir insanın gelecek kaygısıydı çektiği. Biliyordu üç beş gün sonra gündem değişecek ve bir kahpeliğe kurban edilen gencecik bir can yok sayılacaktı. İnsanlar onu görmezden gelecek kirlenmiş ruhuna bir çizik daha atacaklardı. Kendi girdabında yok olup gitmesine kendi elleriyle izin vereceklerdi.
Genç adamın çektiği kaygılı sancılar henüz yaşamın baharında olan genç bir kızın ayaklar alında çiğnenmesine neden olan kahpelikten yanaydı. Bir insan nasıl bu kadar fütursuz olabiliyordu? Bir insan nasıl bu kadar adi olabiliyordu, doğrusu aklı havsalası almıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiddetli Hazlar
Action(+18 yaşa uygundur) Şiddetli arzuları yalın ruhunu kamçıladıkça zıvanadan çıkıyordu... Her yanını ateşler basmış gözlerinin akı şehvetinden kana susamış bir vampir gibi kızarmıştı.. Heyecandan göğüs kafesi kalaycı körüğü gibi şişip iniyor, aldığı...