Bölüm Şarkısı; Gözleri Aşka Gülen
Selam!
Upuzun bir aradan sonra uzunca bir bölümle ben geldim.
Sizlere keyifli okumalar dilerken, oy verip yorumlar bırakmayı unutmayın lütfen.
Satır arası yorumlarınızı okumak yazarınızı motive ediyor, güzel yüreklilerim.
Kader midir insanoğlunun başına türlü türlü ağlar ören, yoksa bir başkası mıdır buna vesile olan? Yani insan kendi kaderinin ağlarını kendisi mi örer, yoksa bir kulun kaderini değiştiren bambaşka unsurlar mı vardır? Her ikisi de olur dediğinizi duyar gibi oluyorum. Haklısınız. Bazen kul kaderini kendisi belirler, bazen de başka eller onun kaderinin değişmesine neden olur...
Şüphe...
Şüphe, insanın içine düşmeye görsün aç kurt gibi ruhunu kemirmeye başlar. Nimet'te şüpheye düşmüş onun da kalbine şüphe tohumları ekilmişti. Belki de bundan sonra genç kızın her hareketi kadını kuşkuya düşürecekti. Ya da bazı gerçekleri zamanından önce öğrenmesine vesile olacaktı...
Nimet, şimdilik bu konunun üzerinde fazla durmamıştı ama zamanla içine düşen şüphe tohumları devleşerek büyüyecek belki de kaçınılmaz sonu hazırlayacaktı...
"Teslime, istersen eve geçelim ben çok üşüdüm."
Genç kız, hiç bozuntuya vermeden kadının sözlerine karşı uysallık göstererek, öne doğru bir adım attığında yönünü çoktan biraz önce çıktığı eve döndürmüştü. "Tamam, abla. Ben de fazla oyalanmak istemiyorum zaten zira evde işlerim var. Hem anam fazla oyalanma dediydi."
Soğuk hava gibi Teslime'nin yavan cevapları da kadının içini üşütmüştü. Onun yavan ve samimiyetten uzak kelamları kendini bariz bir şekilde belli ederken ikinci defa boş-vermişliği yaşadı kadın. Kefenin bir gözünde özbeöz kardeşi diğer gözüne akşam sabah birlikte oldukları konmuşu kızı vardı çünkü. Yalan yoktu, baba evi bellemişti onları. Evleri yolları ayrıydı ama yedikleri içtikleri bir gibiydi. Şimdi durduk yere ortalığı karıştırmanın ve insanları zan altında bırakmanın hiçbir manası yoktu...
Göğüne biriken gri bulutlar kadını karamsarlığa düşürse de kalbinden geçenlere fazla ehemmiyet vermedi. "Teslime, acelen varsa hadi bir an önce eve geçelim zira benim üstümde biraz kırgınlık var. İnşallah soba yanıyordur. Bir de soba yakmakla uğraşmak istemiyorum."
Evin içine geçince yüzlerini ılık bir hava karşıladı. Teslime'nin çilli yüzüne hafif bir tebessüm tahtını kurarken çıt kırıldım ruhundan eza kelimesi silindi. "Hadi gözün aydın abla soba yanıyor, baksana evin içerisi sıcacık."
"Ah, benim vefalı Fırat'ım ablasını kayırmış da sobayı söndürmemiş. Kardeşim diye söylemiyorum ama onun gibi düşünceli birini daha tanımadım."
Teslime, bir anlık gaflete düşerek 'bende' diyecekti ama dilinin ucuna gelen sözcükleri gerisin geri yutkundu.
"Teslime kuzum, istersen sen salona geç ben ellerimi yıkayıp hemen geliyorum."
Genç kız, komşusunun talimatı üzerine salona geçti ve sıcacık yanan sobanın başında elleri ısıtmaya başladı. Çok fazla gecikmeden Nimet'te ellerini yıkayıp salona gelmişti. Teslime, en az kalbi kadar soğuk ellerini ısıttıktan sonra anasının gereksiz sorularına muhatap olmamak için Nimet, gelene kadar zamandan kazanmak maksadıyla ördüğü parçayı çıkardı ve beklemeye başladı. Yeterince vakit kaybetmişti zaten daha fazla vakit kaybetmek istemiyordu.
Nimet, genç kızın kıyına yakın oturarak Teslime'nin elinde tuttuğu örgüyü aldı. "Göster bakalım Teslime, nerede hata yaptın?"
Teslime, mahcup bakışlarını Nimet'in yüzüne gönderirken aynı zamanda kadının yüz ifadesini merak ediyordu. Eğer kadının yüzünde her zamanki samimiyet varsa sorun yoktu. Bu demek oluyordu ki, kendisinden herhangi bir şekilde kuşku duymamıştı. Eğer varsa doğduğu güne lanet okuyacaktı. Bencilliğine, bir çift tatlı söze kanışına, ateşli bir öpüşe tav oluşuna, lanet okuyacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiddetli Hazlar
Action(+18 yaşa uygundur) Şiddetli arzuları yalın ruhunu kamçıladıkça zıvanadan çıkıyordu... Her yanını ateşler basmış gözlerinin akı şehvetinden kana susamış bir vampir gibi kızarmıştı.. Heyecandan göğüs kafesi kalaycı körüğü gibi şişip iniyor, aldığı...