2. Bölüm "Güç"

412 23 7
                                    

İyi okumalar!

Uçurumun oraya geldiğimizde Beste'nin arabadan kendini atması bir oldu. Arkasından usulca kendimi dışarı bıraktım, sakinleşmeye çalışıyor ama hiç bir şekilde beceremiyor buda her halinden belli oluyordu. Derin bir nefes alıp koşarak bana sarıldı, hıçkırarak ağlamaya başlayınca dayanamayıp ellerimi boynuna doladım. "Ağlama demeyeceğim ikizim, ağla. İstersen kır dök yeterki rahatla." sözlerimi bitirmemle tırnaklarını çıplak kollarıma batırması bir oldu. Gülümseyerek daha sıkı sarıldım, gırtlağını yırtarcasına bir çığlık daha attı. "Şşş ben buradayım." onu yavaşça kendimden uzaklaştırıp yanaklarına ellerimi koyup göz yaşlarını sildim. Gözlerindeki parlayan göz yaşlarıyla sanki hayran olmuş gibi bana bakmaya başladı.

"Se-Sen çok güçlüsün. Nasıl oluyor bilmiyorum ama sertsin, acıyı hissediyor ama hiç dışa vurmuyorsun. İkiziz dış görünüşümüz gibi iç dünyamızda hiç benzemiyor. Ben bu kadar çabuk yara alabilirken senin yaraların kabuk tutmuş oluyor. O kadar şanslıyım ki sen olmasan na'pardım bilmiyorum. Nasıl yapıyorsun? Nasıl dayanıyor, nasıl yok sayabiliyorsun?"

Onu omuzlarından tutup uçurumun ucuna sürükledim ilk ben oturup ayaklarımı boşluğa bıraktım yanımda ki boşluğa elimi iki kez vurup oturması için komut verdim. Eliyle göz yaşlarını itip hemen yanıma yerleşti.

"Hissetmeyi bıraktım ben Beste, eğer hala bir şeyleri hissediyor olsaydım. Annemle babam gittikten sonra kafayı sıyırmıştım, sen her ağladığında her üzüldüğünde hissettiğin acının iki katını hissederdim. Yok saymak zorundayım yoksa güçlü olamam yoksa ayakta duramam yoksa bizi burdan bu hayattan kurtaramam." gözlerini kırpıştırarak gözlerime baktı. Kıyamayıp kollarımı ona sardım. Şortun cebinden sigara paketini çıkartıp dudaklarımın arasına bir tane yerleştirdim. Nefes alıyormuşcasına derince içime kirli dumanı çekip gecenin siyahlığına belirsiz çizgiler çizdim.

Beste'ye kafamı çevirdiğimde yutkunarak uçurumun ilerisine bakıyordu, bir şeyleri idrak etmeye çalışıyor gibi bir hali vardı. "Bu hayattan kurtaramam derken? Yani teyzemi gönderip biz burada kalmaya devam etmeyecek miyiz? Az kaldı dediğin bu değil miydi?"

"Aslında pek öyle sayılmaz. Sana sabah her şey hazır demiştim bir tek imzalarımız eksik onuda bir gün sonra tamamlıyoruz dedim bunlar tamamen aynı ama holdingi satıyoruz."

Sözlerim üzerine gözlerini diktiği uçurumdan alıp benim grilerime sabitledi. "Na-Nasıl?" sesi hem şaşkınlık hem de biraz korku barındırıyordu. İster istemez ona küçümseyici bir bakış atıp kafamda olup biten bütün ayarlamaları anlatmak için kendimi hazırladım.

"Bizim sadece burada ki holdingin -haliyle- adımız dışında ki her şeyi satın almak isteyen bir iş adamı var.." parmaklarım arasında duran sigaranın külünü usulca uçurumdan aşağı çırptım

Elimdeki sigaraya bakıp ellerini yanıma koyduğum sigara paketine attı, ona kaşlarımı çatarak bakmaya devam ediyordum. İçinden bir çöp aldı ve bilinçsizce dudaklarına götürüp yaktı, ona çarpık bir gülüş atıp anlatmaya devam ettim. "Babamın eski iş arkadaşlarından biri Haluk Altun. İzmir de büyümeye çalışıyormuş ama biz engel oluyormuşuz. Bizim tek kaybımız bir şehir olacak ki daha 6 şehirde daha şubemiz var. Haluk beyle anlaşamama gibi de bir durum yok görünürde imzalardan sonra büyük gelir elde edeceğiz."

Kafası karışmış gibiydi elindeki bilinçsiz tuttuğu sigara parmaklarının arasından kayıp uçurumdan aşağı düştü. Gözlerim alevi ucunda usulca düşmeye devam eden sigarayı izledi. Turuncu ışığın karanlığa dönüşünü seyredip bakışlarımı geri Beste'ye çevirdim. "Bu kadar şeyi bir günde yapman kolay değil diye biliyorum, yani tamam çok iyi anlamıyorum ama nasıl bu kadar kısa sürüyor bunlar?" sorduğu soruya ister istemez şaşırmıştım tek kaşım benden habersiz havaya kalktı.

KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin