3. Bölüm "Merhaba İstanbul"

277 22 8
                                    

İyi okumalar!

Sabah》》Besteden;

Harika uyumuştum daha gözlerimi açmadan Mısranın olduğu tarafa kolumu attım ama elime gelen boşluk bedenimi sertleşti. İçimi bir korku sardı, yataktan nasıl kalktım hatırlamıyorum bile odada ki banyodan gelen fön makinesinin sesiyle birden bire derin bir 'oh' çektim. Banyonun kapısını vurmadan açtım ve bir elinde fön makinesi diğer elinde tarak olan kocaman açılmış iki gözle karşı karşıya geldim bana 'mal mısın?' diyen bakışlarını yönlendirmişti. Siyah omzunda tişört, siyah yırtık bir mini etek ve spor ayakkabı vay be saçlarına da düz fon çekiyordu da hayırdır bu neyin hazırlığı?

"Ya Beste... kime diyorum ya ben?!"

"Ha.. dalmışım mal ne bağırıyorsun?!"

"Ne diye öküz gibi dalıyon banyoya?!"

"Me-Merak ettim senide o yüzden... hem niye hazırlandın?"

"Canım bugün cuma bu bir.." derken saçlarını yapmaya devam ediyordu "saat 2 oldu ve ben neredeyse bütün işleri bitirdim bu iki ben holdinge gideceğim anlaşma için bu yüzden hazırlandım buda üç." Evet cuma bütün işleri halledip gideceğiz demişti. Arkamı döndüğümde dört valizle karşılaştım  bu baya baya hazırlanmış. "Yatağın üstüne koyduğum giysilerini giy üstündekileri de ağzı açık olan valize koy"

"Evden nasıl çıkacağız yani çıkarız da Sultan teyz-" bu kızın sözümü kesmesinden nefret ediyorum.

"Maaşını ve ikramiyesini verdim oda gitti ve ben bunları yaparken sen mışıl mışıl uyuyordun bebeğim, saat 7 den beri ayaktayım şimdi evde kalan işleri halledelim ben önden holdinge giderim sonrada sen gelirsin" fön çekmeye devam ediyor bir yandan ise bana laf yetiştiriyordu.

"Mısra?.." şaşkın bir vaziyette karşımdaki motora bağlamış kardeşime baktım kesinlikle şuan mal gibi gözüküyorum ama kısa bir cümlede kursa çok hızlı konuşmuştu ve makinenin sesiyle onun sesi birleşince bir şey anlaşılmıyordu. "Hıı?" gözlerimi devirip banyodan çıktım. "Az önce ne dedin hiç bir şey anlamadım." bu sefer göz deviren taraf o oldu derin bir nefes alıp makinenin fişini çekti soğuması için lavabonun yanına bırakıp yanıma geldi.

"Bak şimdi canım kardeşim ben sabah 7 de kalktım dolaplarımızı döküp kıyafetlerimizi valizlere yerleştirdim ilk işim bu oldu daha sonra aşağıya indim Sultan teyzeyle konuştum elini öptüm parasını verdim gitti. Daha sonra üstüme normal bir şeyler geçirip buradaki bütün evleri sattım emlakçılara, aldığım parayı da bizim jipin arka koltukların altına koydum bütün evler elden gitti ama sadece burada bu ev -villa- duracak bununda kilidini değiştirdim parantez içi teyzemiz olacak eve giremesin diye neyse daha sonra Altun holdingin sahibini aradım kabul ettiğimizi söyledim adamın sevindiği sesinden belliydi saat 6 da imzaları atacağız, orada- yani İstanbul'da 6 tane villa, 3 tane yazlık ev, 5 tanede dağ evi varmış onlar hala duruyor birde holding duruyor, okuldan sonra arada bir bakmaya gideceğiz yarın özellikle gidip her şeyi devralmamız lazım neyse simdi burada kalan diğer eşyalarımızı alacağız ben senin arabanı sattım bu arada, onuda söylemiş oluyum. Evdeki işler bittiğinde ben önden çıkacağım holdinge gitmeden önce benim arabayı satmam lazım sen direkten holdinge geleceksin sonra yola çıkacağız uçak biletlerimizi aldım arabayı uçağa yerleştireceğiz onun için ek ücret ödedim ama olsun buradaki sattığım şeyler babamla annemin kasasından çıkacak para artı holdingden alacağımız yüklü- çok yüklü paralar bize çalışmasak bile ölene kadar yeter.. Ya çok zenginiz biz."

Bu son söylediğinin ardından dayanamayıp kahkaha patlattık. Olumlu şekilde kafamı salladım -bu sefer tane tane konuştuğu için anlamıştım- benim için hazırladığı şeyleri elime alıp baktım kendi üstündekilerin sadece daha parıltılısıydı taşlı siyah büstiyer, işlemeli siyah şort ve spor ayakkabı her neyse hazırladıklarını giyip bende saçıma fön çektim bazen birbirimize benzemeyi seviyorum ve şuan tam ikiz gibi duruyoruz tabii göz rengimiz, tenimiz ve saçlarımız dışında.

KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin