12. Bölüm 'Sikik Bir İlk Öpücük'

122 8 3
                                    

İyi okumalar! :)

Beste'den.》》

Gerçekler neden hep acıdır? Neden bizi vurur? Ağlamak zorunda mıyız? Üzülmemiz şart mı? Ölüm diye bir kavram olmak zorunda mı?... Aslında o kadar âciz canlılarız ki biz yaşamıyoruz büyük bir savaş veriyoruz ve karşı taraf bizim aynadaki yansımamız kopamazsınız, onu yenemezsiniz çünkü şartlarınız eşit aklınız içinde bile birbirini gören eşit sayıda aynalar var koparın o aynaları... Yapabilir misiniz? Hayır yapamazsınız. Yaşamaya çalışıyorsunuz neden? Sonunuz güzel olsun diye.. Şunu o aptal beyninize sokun her şey bir dengede ilerler eğer o denge bozulursa siz batarsınız, hiçbir şey sonunda güzel olmayacak daima bir şeyler çıkacak ve bir şeyler devrilecek yoksa yaşadığınızı anlamazsınız. Ölüm bir kaçış yoludur yaşamla olan savaşınız dan kaçmak için en basit yoldur.

Geceden beri hiç uyumadım. Ben uyumayınca Aras'ta uyumadı. Kendimi kötü hissettim ben haklı değildim o an tamamıyla Mısra haklıydı. Bana zaman ayırmadığı için sinirlenmiştim. Ben hala 16 yaşındaki ergen kızlar gibi görüyorum bizi, sanırım fazla salağım. Bunları Aras'a anlattım oda hâliyle Uzay'ı aradı. Ardından elinden telefonu ben alıp pişmanlığımı belirttim. O Uzay'dı sonuçta, Mısra'yı mutlu edecek güldürecek bir şeyler bulur, bulurdu.

O iki serseriyi bıçakladıktan bir süre kadar konuşamadım. Sonunda kendime gelince Aras beni atölye gibi bir yere getirdi yukarıda yatak, bilgisayar masası, banyo ve küçük bir oda bulunuyordu. Aşağı ise oturma grubu, salonla birleşik mutfak, masa ve diğer geri kalan şeyler vardı. Buranın neresi olduğunu sorduğumda ise "Ablam ile birlikte yaptırmıştık sadece üç dört kişi biliyor şimdi birde sen neyse" demişti. Bir şeyler yemiş film izlemiştik.

Parmak uçlarımı Mısra'nın numarasının üzerinde durdurmuş bekliyordum. Aramak ondan binlerce kez özür dilemek istiyordum, ama 'özür' sadece bir sözden ibaret insanlar çarptıkları insandan da özür dilerdi bu yüzden benim sözlerim bir işe yaramazdı.

Aras duşa girmemin gerektiğini söylediğinde kafamı sallayarak onayladım. Duşa girdiğimde iç çamaşırlarımı çıkarmamıştım. Aras kapıyı aralayıp beni yıkaya bileceğini söyledi. Sanırım kendini bana karşı borçlu hissediyordu emin değilim. Saçlarımı yıkayıp çıktı, bende üzerimi değiştirip çıktım. Kendi tişörtlerinden ve boxerlerin den birini verdi.

Aşağıda 'L' şeklindeki koltukta uzanmış birasını yudumluyordu. Orada öylece durup onu izledim bu kadar şeyi yapması mümkün değildi o Aras Çetiner. Kolay kolay iyilik yapmazdı ki sadece kendini borçlu hissediyordu, ama bu çok saçma- Ah! şuan benim yaptığım şeyde çok saçma onun ne düşündüğünü nereden bile bilirim. Karşımdaki adam beni her defasında parçalamıştı bana iğrenç şeyleri yakıştırdı, belki de bu yüzden ben Mısra'ya onları söyledim ne hissettiğimi anlasın diye bazen... bazen cidden düşünemiyorum.

Şuan ne mi yapıyorum Aras yanımda uyuyor ben ise yatakta oturmuş sigaramın zehirli dumanını içime hapis ediyorum. Bunu uzatmamam lazım, parmaklarımın arasında bulunan sigarayı siyah pikenin üzerinde söndürdüm ve küçük ama belirgin bir delik oluşturdu.

Aşağıya inip mutfağa girdim öyle pek bir şey yapmayacağım için üç tane kaşarlı tost yaptım çayda olunca Aras'ı uyandırmak için yukarı çıktım zaten iki dürttüm uyandı hiç konuşmadığım için rahatsız olduğunu güzel (!) bir dille belli etmişti. Hala konuşmadığım için tip-tip suratıma bakıp aşağıya indi.

Yanına oturup bir tostu aldım. Aras bana bakıp tövbe çekip duruyor ben elimdeki ekmeği yiyorum. Telefonum titreyince bakmadan çayımı içmeye devam ettim. Aras derin bir şekilde nefesini üfleyip telefonuma uzandı. Ekranın ışığı yüzüne vurunca ilk bana geri ekrana baktı daha sonra telefonu önüme uzattı. Elime alıp ekranı açtım mesajın sahibini görünce içtenlikle gülümsedim.

KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin