16. Bölüm "Akşam yemeği"

94 3 0
                                    

İyi Okumalar!

Susun ve izleyin. İnsanları, trafiği, kuşları gözünüzü açtığınızda karşınıza gelen her görüntüyü ve kulaklarınıza dolan her sesi dikkatlice dinleyin, sonra gözlerinizi kapatın bu sefer duyulamayacak olan her sesi duymaya çalışın. Kırılan kalpleri o kalplere sarılmaya çalışan yara bantlarını, ardından ise yara bandı tutmayan kalplerin sahiplerinin sessiz ama çığlık dolu ağlamalarını duyun. Acıtıyor değil mi? İnanın çok acıtıyor.

"Orda bir tek ben yokum aklınıza gelemeyecek kadar çok kız var hepimiz ayrı odalardayız tek ortak noktamız, aynı işkenceyi görüyoruz ben o kadar kızın içinde en çok iyileşmiş olanım o yüzden beni getirdi. Dediklerini yapmazsak eğer elektrik veriyorlar ateşe tutulmuş demirleri sırtlarımıza basıyorlar, sürekli itaat etmeye zorluyorlar. Bir kız vardı sadece orda ki bütün kızlardan daha özeldi Levent için, ona da işkence ederdi ama daha çok ilaç verirdi daha yara almadan itaat etmesi için." Ediz, Tutku odaya geldiği an şişeyi yere bırakmıştı ayaklarımı toplayıp bende dik konuma geldim. Aras ile Beste pozisyonlarını hiç değiştirmemişken Uzay uzak köşedeki piyanonun oturağına yerleşmişti sanırım Tutku'yla anlaşamamışlardı.

"Sen o kızı hiç gördün mü?" yeşil kanlı gözleri benim grilerimi bulunca yavaşça başını salladı. "Evet, bana elektrik vermişlerdi oradan odaya götürüyorlardı o sarışın kız merdivenlerden koşarak indi ardından da Levent inip kızın kollarından tuttu. Kızda sanırım refleksle tokat atınca Levent ona öyle bir vurdu ki kız bayıldı, o an görmüştüm bir daha da görmedim." Ediz duyduğu sözle hızla ayağa fırlayıp sakallarını kaşımaya başladı. İlk önce Beste'nin Evrim olayını bilmediği için şüphelensem de Aras'ın Ediz'e sorup ardından Beste'ye her şeyi anlattığını öğrendim. "Nasıl bir yer? Yani mimarı olarak nerede bulunduğunu dışarıdan nasıl gözüktüğünü anlatabilir misin?"

Uzay'ın sorusuyla gözleri kesiştiğinde ister istemez bir sinir belirdi iki çift gözdede Tutku sanki Uzay soramamış gibi onu takmayarak bize döndü. "Bizi dışarı hiç çıkartmazlar ama ben bir kere Levent'in odasında baygın düşmüştüm uyandığımı fark etmemişlerdi bende camdan oluşan duvardan etrafı inceledim kısada sürse bir ormanın içinde olduğumuz aşikârdı, çok yakınında olmasa da ilerde tüm berraklığıyla deniz duruyordu. Bu geceye kadar dışarısı deyince aklıma gelen tek yer o manzaraydı. Her koridor, oda bembeyaz dışarısı ne renk bilmiyorum ama içi tamamen beyazdan oluşuyor." Ben kafamı sallayıp bozulmuş saçlarıma attım elimi tam Ediz konuşacağı sıra telefonumun sesiyle bakışlar beni buldu, biraz eğilip masadaki çantamdan telefonu aldım umarım Çınar değildir diye dua ediyorken ekranda gördüğüm tanıdık olmayan numarayla kaşlarım çatıldı. Hepsinde gözümü gezdirip aramayı onayladım. "Efendim?"

"Mısracım yarını unutmaman için aramıştım." Buket hanımın sesiyle gözlerim büyürken yandan Ediz'e yöneldi bakışlarım. "Ah! Doğru kardeşime şimdi haber veriyorum Buket ha-anne." Ediz'in bedeni tamamen bana dönerken 'anne' kelimesi yüzünden Beste'nin bakışları gözlerimi esir almıştı. "Tamam, canım kızım hadi iyi akşamlar!" boğazımı temizleyip başımı salladım sanki görüyormuş gibi. "İyi akşamlar." Fısıltı gibi çıkan sesimle telefonu kapattım. "Annen aradı yarınki akşam yemeğini hatırlatıyor-" Aras'ın sözümü bölmesiyle bu sefer bakışlar ona döndü.

"Bugün annemde beni aradı hepiniz biricik gelinlerimizle yarın ortak eve geleceksiniz dedi kapattı." Ellerini Beste'nin beline sıkıca dolayıp sarılarak konuştu. Beste'nin gözleri benim üzerimden hiç gitmemişti, daha fazla bu konuyu kaldıramayacağımı fark edip kalktım yerimden. "Ben üzerimi değiştirip geliyorum." Tam ilerlerken arkamdan gelen kız kardeşimi hissetmem zor olmamıştı. "Biz gidiyoruz yarın sizi almaya geliriz." Tam holde durup bize doğru gelen kafası karışık adamlara baktık. Aras gelip Beste'ye sıkıca sarıldı anlını öpüp dışarı çıktı, Ediz'le birbirimize onaylayan bakışlar attığımızda oda Aras'ı takip etti. Uzay önümüze gelince gözleriyle içeride oturan Tutku'ya baktı ardından bize döndü. "Şu hatun olmasa burada kalacaktım da biraz alışsın size sonra tabi ki de kalacağım." İkimizi de öpüp oda evden dışarı attı kendini. Beste'yle birlikte benim odama ilerledik direk üzerimden elbisemi çıkartıp attım, takımlarımı üstüme geçirip hızla topuz yaptım saçlarımı Beste'nin hala bana baktığını fark edince yavaşça ona bakıp aynamın önüne geçtim. Makyajımı temizleyip takılarımı çıkarttım, "Bugün oradayken Buket hanım ve Bülent bey onlara anne, baba dememi istedi. Bende zorunda kaldım, Beste o kadar zormuş ki 2 sene sonra bunları dile getirmek anlatamam." Ayağa kalktığımda Beste'nin bana sarılması bir oldu. "Ya Aras'ın annesi de benden isterse ben nasıl yapacağım. Nasıl diyeceğim Mısra?" gözlerimi devirip odadan attım kendimi, "Salak zaten o senin kayınvaliden durumunda. Alıştır kendini." Sinirle homurdanırken merdiveni inip tekli kanepede iki büklüm olmuş yara dolu kızın yanına doğru yürüdüm ve kendimi deri koltuğuma attım. "Şey ben sizinle bir şey konuşmak istiyorum.." Beste'yle ikimizin de bakışı Tutku'yu bulunca onaylandığını anlayıp boğazını temizledi. "Bir iş bulana kadar sizinle kalabilir miyim? Yani ondan sonra para mı biriktirip bir ev-" Beste yanındaki yastığı kaldırıp Tutku'nun suratına fırlatınca kızcağız susmak zorunda kaldı. "Bir; bu evde boş boş ben konuşurum o yüzden o güzelim çeneni yorma kuzum. İki; istediğin kadar burada kalabilirsin. Üç; tamamen iyileşmeden hiçbir yerde çalışamazsın canım benim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 14, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin