7. Bölüm "Kısasa Kısas"

222 17 1
                                    

İyi okumalar!

Mısra'dan devam》》

Kapının deli gibi yumruklanması aynı anda zilinde sesi kulaklarıma kadar gelince sinirle yataktan kalktım, bu aralar nedense çok oluyordu. Hayır yani bu tatlı uykumu hangi beyinden özürlü insan bölebilirdi. Dış kapıyı açtığımda üç tane dozer gibi erkekle karşı karşıya gelmem bir oldu. Baygın bakışlarımı üstlerinde gezdirip bıkkınlıkla nefesimi dışarı verdim.

"Ne işiniz var yine burada?!" yarı uykulu yarı uyanık olduğum için sesim soluk çıkmıştı. "Beste'yi uyandır giyinin çıkalım!"

"Hayırdır beyler bu neyin kafası? Hem siz gözünüzü bu kadar karartmış olamazsınız hangi akla hizmet beni uyandırıyorsunuz lan siz?!" sakin başlayıp son sözlerim de bağırarak söylediğim için hepsinin yüzünde bir şaşkınlık oluştu ta ki merdivenlerden inen şahıs bütün dikkatleri üzerine çekti.

"Uyuyordum..." saçlarını karıştırıp ellerini yeniden serbest bıraktı "Bir ses yüzünden uyandım ve hala uykum var..." sağ elini yumruk yapıp gözünü ovdu daha sonra 'boş-ver' dercesine elini sallayıp salona indi "Neyse size iyi günler." Bu kız hakikatten mal cidden kapıda duranları görmemiş olduğu belliydi tam gözden kaybolunca geri solunun merdivenlerine çıkıp üstteki basamakta öylece durdu ve yavaş yavaş bize doğru döndü.

"Bunlar burada ne arıyor?" Tek gözü kapalı tek gözü açık işaret parmağıyla çocukları gösterdi. Sağ elimle saçlarımı karıştırdım daha sonra kapıdakilere geri döndüm. "O soruyu bende sordum ama adam gibi bir cevap alamadım(!)" Sesimdeki imayı anlamış olmalılar ki üçü birden 'of'ladı.

"Kuzguna bulaştın Mısra haliyle peşine düşecek bu yüzden o gidene kadar sizinle biz ilgileneceğiz!" Gözlerimi devirdim. "Bir bu eksikti hem ben niye korkacağım ki ondan bir şey yaparsa bana yapar size ne hem Beste niye zarar görsün?!"

"Kuzgun zaten benim baş düşmanım ki tek istediği beni ve etrafımdakileri öldürebilmek sende ona bulaştığına göre sana ve Beste'ye zarar vermeye kalkışacak bunu hiç birimiz istemeyiz değil mi? Evet o yüzden giyinip gelin okulda bir şeyler yersiniz." kafamı olumlu anlamda sallayıp kapıyı yüzlerine kapattım Beste odasına çıkınca bende odama çıktım rutin işlerimi hallettim siyah yırtık taytım, saks mavisi rambo atletim ve deri ceketimi giydim eyeliner göz kalemi ve rimelle işlerimi tamamladım uçuk kırmızı rujumu sürüp bilekte biten siyah botlarım dan birini giydim odamdan çıktığımda Besteye baktım şort takımı, şapkası ve altın sarısından olan dolgu topuk ayakkabılarını giymişti bu kıyafetini her zaman giyerdi ben bıraksam her gün giyeceğinden adım gibi eminim.

Evden çıktığımızda gözler bizi buldu Uzay oturduğu kaldırımdan kalkıp üstünü silkeledi. Bizi beklerken sıkıldıkları belliydi. "Beste sen benimle geliyorsun Mısra sende Ediz ile hadi!" Bu çocuk bir gün elimde kalacak garanti! "Biz kendi arabalarımızla gideriz!" Konuşmamıza izin vermeden Aras Beste'yi, Ediz ise beni kendi arabasına sürükleyip oturturdu yavaş yavaş gelen motor sesleriyle arabayı çalıştırdı.

"Ediz" yüzümü onun olduğu tarafa çevirdim bir kere yüzüme bakıp geri yola sabitledi gözlerini "Hıı?"

"Uzatmayacağım bodoslama dalıyorum sorularıma. Kuzgun kim? Niye senin düşmanın?" Yüzüme bir saniye baktı o duvar gibi suratıyla, geri önüne döndü anlatmayacağını düşünürken bir an anlatmaya başladı. "Kuzgun şerefsizin biri tek istediği benim elimdekileri almak ve yok olmamı sağlamak. Kısaca güzelim beni ortadan kaldırmak istiyor." Kaşlarım çatılmış vaziyette Ediz'e bakarken bir soru daha takıldı aklıma.

"Gerçek adı kuzgun mu?" Bu sefer yüzü hiç bana dönmemişti ama gözlerini devirdiğini görebiliyordum. "Aptal olma, kuzgun lakabı gerçek adı Levent." Bunun üzerine bir süre daha sustum ama yine aklıma bir şey takıldı ki bugün çok soru soracağım, sanırım yani bazen oluyor böyle şeyler susarım asaletimi konuştururum yada sürekli meraklı bir çocuk gibi soru sorar dururum. "Bugün yanımdan hiç ayrılmayacaksın!" Bak sen çok beklersin "Tabii tabii bende öyle diyordum canım."

KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin