**Tamamlandı**
Saçlarımın üstüne bastırdığı dudaklarının kuvveti arttı, "Küskün kız çocuğum." Tüm anlattıklarıma ağlamamıştım da tek cümle yarmıştı göğüs kafesimi. "Göğün bütün yağmurlarını taşıyan gözlerini severim."
***
Bu hikaye olumsuz örnek olu...
"Aynadan çok sende kendimi görmeyi severdim ben. Senden bakınca çok güzel görünürdüm çünkü. İnsan aşıkken ne kadar güzel görünüyor."
- Nazan Arısoy
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Biz iki cılız ağaç fidanıydık toprağına dünyanın en narin kökleriyle tutunan. Kışlar da yazlar da sert geçerdi göğümüzü saran iklimde.
Rüzgar kuvvetle eserdi, bizi koruyacak çınarlar yoktu ardımızda. Sonunda birimiz söküldü toprağından, devrildi ona yuva olmayan yeryüzüne.
O gitti, ben kaldım. O gitti, ben kök saldığım topraktan utandım.
İçime kapandım, yalnızlığa sığındım. İçim bile istemedi beni, sığamadım.
Koca dünya dar gelse de, hiç baş eğmedim, göz yummadım.
Eğmediğim başıma onun dudakları değdi, saçlarım elleriyle tanıştı. İçinde öfkeden başka bir şey bulunmayan kalbim, kalbine ısındı.
Elleri ellerimi tuttu, tıpkı şimdi olduğu gibi. Başparmağı elimin dış yüzeyinde gezinirken başım omzuna yaslıydı.
Kavurucu sıcak Hatay'ın göğünde kol geziyordu. Üstümdeki ince elbise bile işe yaramıyordu.
"Yolda gelirken buharlaştı mı lan bu?" Alparslan üçüncü kez telefonu çıkarıp bizi almaya gelecek olan kuzenini aradı. Kıkırdayarak başımı omzuna yasladım.
"Bu sıcakta çok muhtemel." Karşıda bize el sallayan adamı görünce Alparslan'ı dürttüm. Daha çok ona el sallıyordu. "Şu kolu yerinden çıkacak gibi olan senin kuzenin mi?"
Kaşlarımı kaldırarak baktığım adam saniyeler içinde dibimizde bitti. "Hoş geldin yenge," dedi Alparslan'ı es geçerek. "Ben Eray." Heyecanlı halinden anlaşıldığı üzere fazla sıcak kanlıydı.
"Bade," dedim alışkanlıkla. Uzattığı elini sıkarken tebessüm ettim ancak fazla gergindim. "Sinem Bade."
"Hoş bulduk!" Alparslan memnuniyetsiz gibi dursa da kuzeni ile bakışları birbirine değdiği an sırıttılar. İkisinin avuçları, birbirlerinin ensesine kapandı. "Nasılsın lan?" Alparslan'ın sevgi gösterisi buraya kadardı.
"İyiyim lan," dedi Eray aynı üslupla. "Sana nasılsın diye sormayacağım. Baya iyi gördüm." Gözleri bana döndü. "Yenge etkin büyüktür diye tahmin ediyorum." Bakışlarım ifadesiz şekilde ikisinin arasında gezindiğinde bunu yaptığımın farkında bile değildim. "Kendi kopyanı bulmuşsun Alparslan." Eray gözleriyle beni işaret etti.