5

232 45 28
                                    

Hasta olmuştum. Gerçekten inanılmazdı, Sehun benden ayrıldığı için üzüntüden yataklara düşmüştüm. Bu tam benlik bir hareketti. Nerdeyse 1 haftadır yatıyordum ve Sehun'un bana geri dönmesini bekliyordum. Annem de yine söylenmelere devam ediyordu. Onu artık duymamazlıktan geliyordum. Sehun'un özleminden yanıyordu tüm vücudum. Ona bu kadar yakın olup da gidememek öldürüyordu beni.

Kendimi diğer günlere oranla daha iyi hissettiğim bir gün dışarı çıktım. Rüzgar hafif esip tenimi okşuyordu. Sehun'ların evine doğru adımladım. Benim bu kasabada gidecek başka bir yerim yoktu zaten. Onu görmem lazımdı. Hastalığımın dermanı oydu. Bahçelerine vardığımda içimi hafif bir telaş kapladı. Gelirken emin olan adımlarım şimdi ilerlemekte zorlanıyordu. Yine de geç bile kalmıştım kapısına gelmek için. İlerledim, hiç düşünmeden kapıyı tıkladım çünkü düşündükçe zaman kaybediyor gibi hissediyordum. Bir süre bekledım, ikinciyi tıklamak tam bir eziyet olmak üzereyken kapı aralandı.

"Merhaba canım." dedi Bayan Oh. "Merhaba efendim." dedim telaşla. Annesi tamamen çıkmıştı aklımdan. Elim ayağım birbirine girerken, annesi kocaman gülümsüyordu. "Sehun'a mı geldin?" dedi. Başımı hızlı hızlı salladım. "Evde mi?"

"Evet, bekle çağırayım ya da içeri gelmek ister misin?"

"Siz çağırın." dedim. Çekiniyordum. Sehun'un annesiyle Sehun okuldayken epey muhabbetimiz olmuştu. Mutsuz hissettiğim her günün akşamı odasına girmek için bahaneler üretiyordum. Bahanelerimin tükendiği zamanlarsa hiçbir şey söylemeden alıyordu beni içeri. Ben onun odasında oturup vakit geçirirken ne yapıyorum diye içeri bile girmiyordu.

Sağa sola sallanarak bir süre bekledim. Endişeliydim ve endişem Bayan Oh gelip "Müsait olmadığını söyledi." demesiyle daha da arttı. Beni görmek istemiyordu. Büyük ihtimalle annesine de kov falan demişti ama annesi kibar hale getirmişti bunu. Yüzündeki hüzünden anlıyordum. "Peki, sonra gelirim." dedim. İkimizin yüzünde de aynı hüzün vardı. "Hoşçakalın." diyerek yalandan gülümsedim.

Ertesi gün tekrar gittim.

Yine görüşmek istemedi benimle.

Ondan sonra yine gittim.

Tekrar gittim.

Bir daha gittim.

Zaten Sehun'u beklemeye alışkındım. Artık benim için rutin bir hal alıyordu. Kapısına gidiyordum annesi acıyan gözlerle bana bakıyordu ben de geri dönüyordum.

Bir kere daha gittim. "Sehun biraz rahatsız. Sana da bulaşmasın, istersen sonra gel." dedi annesi. Yalan söylediği belliydi. "Geçmiş olsun." dedim sadece. Üzerimde bir çift acıyan göz hissetmek berbat hissettiriyordu.

O günün akşamına eve döndüğümde evde alışık olduğum sessizlik yoktu. Her şey üst üste geliyordu. Birisi beni bayıltsa 1-2 sene sonra ayıltsa diye dua ediyordum. Artık çizgiden çıkmıştı hayatım.

"Sonunda gelebildin." dedi annem kapıyı açarken. "Çabuk içeri geç, bunu da al." elime sıkıştırdığı küçük kutuyla öylece kaldım. Artık kaldıramıyordum, kesinlikle. İstediğim tek şey Sehun'du ama benimle konuşmamak için direniyordu. Bu noktaya gelmiştik, dönebileceğim tek yere de dönemiyordum. Çıkmaz sokaktaydım.

"Çabuk ol." annem sırtımdan ittirerek beni salona soktu. Dosie, annesinin yamacına sığınmış gülümseyerek oturuyordu. Başımla selam verdim. Konuşmaya bile mecalim yoktu. Kim benden ne istiyorsa onu alabilirdi. Hayat enerjim çekilmişti.

"Biraz rahatsız Jongin. Sıcak çarptı sanırım, yeni yeni iyileşiyor." dedi annem. Halsizliğimi bu şekilde yorumluyordu. "Geçmiş olsun." Dosie yerinde kıpırdandı. Yalandan bir gülümseme bile vermedim.

seni beklerim öptüğüm yerde | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin