Çok garip bir şey oldu.
Sehun eve gelmedi.
Dün birlikte harika bir gece geçirmiştik. Sabah onu işe uğurlamıştım ve tüm gün gelmesini beklemiştim. Çünkü hayatımın ilk yemek deneyimini tam olarak bu akşam gerçekleştirmiştim. Kyungsoo'dan epey yardım almıştım ve gerçekten harika bir masa kurmuştum. Üstelik giyinmiştim bile!
Fakat Sehun eve gelmedi.
Bir şey olmadığı sürece beni akşamları yalnız bırakacağını düşünemiyordum bile bu yüzden telaştan gebermek üzereydim.
Sehun'u defalarca aradıktan sonra Kyungsoo bayılacağım korkusundan dolayı beni kendi evine götürmüştü. "Eminim iyidir. Daha gece olmadı, birazdan gelir. Endişelenme, buralarda insanların başı çok fazla tehlikeye girmez." önüme koyduğu kahveden sonra sırtımı sıvazladı. Birlikte balkonda oturuyorduk. Kyungsoo'ların balkonu girişe baktığı için buraya gelmeyi kabul etmiştim. Tabi bi de gece tek başıma kalma korkum vardı.
"Kesin bir şey oldu." dedim. "Akşamları tek kalamadığımı bilir."
"Belki de hediyesini unutmuştur. Yarın doğum günün olduğunu söylemiştin."
"Bu hiç Sehun'luk bir şey değil."
Sehun'da oluşan değişimler gittikçe canımı yakıyordu. Ne bok yiyorsa iyi bir bahanesi olsa iyi olurdu.
"Sanırım.." dedi Kyungsoo. Ben kahvemi yudumluyordum. "Geldi."
Elimdeki bardağı nasıl geri bıraktığım hakkında ufak bir fikrim bile yoktu. Kahve bardaktan elime boşaldı, parmaklarımı yaktım. Yine de bu merakıma engel olmadı. Sehun bir arabadan indi. Arabanın içindekine gülerek el sallarken, içerdeki kişi de sürücü koltuğundan indi. Kalbim ortadan ikiye çatlamış gibi hissettim.
Yohan ona arabasına yaslanıp el salladı, Sehun'da aynı şekilde kapıya ilerlerken el salladı. Kyungsoo elini belime koyup beni içeriye yönlendirdi. Zaten birisi o an bana istediği her şeyi yapabilirdi. Ruhum bedenimden çekilmiş gibi hissediyordum.
"Arkadaşıydı.. sanırım." dedi Kyungsoo. Mahçuptu. Onun mahçup olması gereken bir durumu olmamasına rağmen mahçup ve üzgündü. "Eline buz getireyim." dedi. Koşarak gözden kayboldu.
Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Sadece öfkeliydim. Aldatıldığımı falan düşünmüyordum, Sehun bana bunu yapmazdı ama beni akşamları haber vermeden tek başıma da bırakmazdı. Tabiri caizse sik gibi hissediyordum biraz.
"Elini getir." Kyungsoo yanıma oturup elime buz torbası tutmaya başladı. O sıra cebimdeki telefon titredi. Sehun'un aklına gelmiş olmalıydım. Evde beni bulamadığı için arıyordu büyük ihtimalle. Zehir olmuştu akşamım. Neden Yohan ile beraberken telefonlarımı açmamıştı da şimdi arıyordu beni? Aklımdan bin bir türlü şey geçmemesi için gerçekten uğraşıyordum.
"Erkekler tam bir göt." dedi Kyungsoo. "Üzülme, sana bir açıklaması vardır."
"Sehun tam bir göt bu sıralar." diye düzelttim Kyungsoo'yu.
Ardından kapı çaldı. Tahmin etmiştim zaten buraya uğrayacağını o yüzden hiç şaşırmadım. Kyungsoo kapıyı açmaya giderken bıkkınca koltuğa yaslandım. Derin bir nefes verdim. Tartışmamız daha başlamadan yorgun hissediyordum.
"Jongin burda mı?" dedi Sehun. İçeriyi tarıyordu gözleri.
"Çağırayım." Kyungsoo kapıyı biraz aralık bırakarak kapattıktan sonra bana döndü. Eğer Sehun istemiyorumdan bu sıralar anlasaydı onunla şu an konuşmazdım ama tüm gece Kyungsoo'yu rahatsız edeceğine emin olduğum için ayaklandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seni beklerim öptüğüm yerde | sekai
FanfictionJongin ve ben hayatımızın geri kalanını minik tartışmalarımızla ajanda doldururken geçirecektik. Ondan asla bıkmayacaktım, benden asla sıkılmayacaktı ve yaşadığımı hissettiğimden beri taşıdığım bu aşkı ömrümün kalanında da taşımaya devam edecektim. ...