smutlu, m* uyarisinda basliyor m^ uyarisinda bitiyor, sevmeyenler orayı atlayabilir
_Midem ağrıdığı için Sehun'un tek eli karnımı okşuyordu. Kahvaltıyı yeni yapmıştık ama ben tekrar uyuyacak gibiydim. Dokunuşu beni mayıştırıyordu ve kucağında uyumak dışında hiçbir şey düşünemiyordum. Sehun ise bayağı bir şey düşünüyor olmalıydı ki eli yavaş yavaş tişörtümün içine yol aldı. Elinin üstüne vurup kucağından hemen indim.
"İki dakika doğru duramıyorsun." diye azarladım onu. Omuz silkip dudaklarını büzerek somurttu. Kollarını açıp beni tekrar kucağına davet ettiğinde salon sehpamızın önüne oturdum ve ona "Karşıma otur." dedim.
"Yanına oturayım." dedi çocuklaşarak.
"Karşıma otur, sana bir şey söylemem gerekiyor." dedim ciddileşerek. Sehun'un bugün aklı havadaydı, neşesi yerindeydi. Ciddi yüzümü gördüğünde neşesi hemen söndü, kaşları çatıldı. "Noldu?" dedi koltuktan inip karşıma oturarak.
"Bir şey konuşacağız."
"Ne konuşacağız?" dedi merakla.
O meraklıydı ben ise heyecanlıydım. Hayatım boyunca geleceğimi etkileyecek kararlar vermeme izin verilmemişti. Çoktan benim için belirlenmiş çizgide yürümek zorundaydım, Sehun ile buraya gelmem çizgiden ilk çıkışımdı ve şimdi üniversite okuma kararım kendi başıma aldığım ilk çıkışım olacaktı.
"Jongin biraz daha konuşmazsan gerginlikten öleceğim ve hayatının geri kalanını tek başına geçirmek zorunda kalacaksın."
"Tamam tamam." dedim elimle kendime hava vererek. "Üniversite okumaya karar verdim." dedim aniden söyleyerek. Ellerimi birleştirip sehpanın üstüne koydum.
Sehun'un kaşları çatıldı, yüzünde çok büyük bir şaşkınlık vardı. Kısık gözleriyle şaka mı yapıyorum diye beni süzüyordu. "Üniversite?" diye sessizce sorduğunda başımı salladım. Ben kendi elimi sıkı sıkı tutup gülümseyerek ondan bir tepki beklerken, Sehun yanını pat patlayıp "Buraya gel." dedi.
Bugün yatağın doğru tarafından kalktığım için lafını ikiletmeden kalkıp yanına ilerledim, ben yanına oturmak üzereyken Sehun beni tekrar kucağına çekti. Sehpa ve onun arasında kaldım. "Üniversite?" diye tekrar sordu. Ciddi olarak şaşkın görünüyordu, hala bir tepki verememişti. Başımı sallayıp ona gülümsedim.
Ondan beklediğim onlarca tepkiyi düşündüm. Heyecanlanabilirdi, bağırabilirdi, belki kızardı, mantıksız olduğunu söyleyebilirdi, tepki vermeyebilirdi... onlarca ihtimali göz önüne almıştım fakat bunlardan hiçbiri Sehun'un ağlamasıyla ilgili değildi.
"Noldu?" dedim o göğsüme gömülüp içli içli ağlamaya başladığında. Sehun çok nadir ağlardı, duygusal birisi değildi. Neye ağladığını sormadan önce elimi saçlarında gezdirip bir süre endişeyle okşadım. Saçlarına ufak bir öpücük kondurduktan sonra çenesinden tutup onu göğsümden kaldırdım. "Neyin var?" dedim göz altlarını ve yanaklarını elimle silerek. Sehun yanağını silen elimi tutup avuç içime öpücük bıraktı. "Senin adına mutlu oldum." dedi sakince.
"Buna mı ağlıyorsun?"
"Ağlayamaz mıyım?" dedi beni öpüp geriye çekilerek. Gözlerime yoğun yoğun bakıyordu, iki eli yanağıma gelip yanaklarımı okşadı. "Seninle ne olursa olsun gurur duyuyorum Jongin, attığın her adımda seni alkışalayacağım."
"Biliyorum." dedim.
"Senin beni alkışladığın gibi." dedi.
"Ben olmasam da bunları başarabilirdin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seni beklerim öptüğüm yerde | sekai
FanfictionJongin ve ben hayatımızın geri kalanını minik tartışmalarımızla ajanda doldururken geçirecektik. Ondan asla bıkmayacaktım, benden asla sıkılmayacaktı ve yaşadığımı hissettiğimden beri taşıdığım bu aşkı ömrümün kalanında da taşımaya devam edecektim. ...