2

242 40 1
                                    

Tarlada işimi öyle bir yavaşlıkta yaptım ki annem bağırıp çağrıp misafirini tek karşılamaya gitti. O gidince ben de hızlanıp işlerimi hemencecik bitirdim. Lavantaların arasına uzanmış güneşin batışına bakıyordum. Hala büyük engellerim olsa bile mutluydum. Ellerimi tutan birinin varlığı beni deli gibi mutlu ediyordu.

Sehun ile çocukluktan beri birbirimizi seviyorduk. Ortaokuldan sonra babam ölmüştü, eğitim hayatım da nerdeyse her kasaba insanı gibi ortaokulda bitti. Babam eğer yaşasaydı beni okuturdu ama annem eğitimin bir önemi olmadığını söyleyenlerdendi. Hatta bunun en büyük örneği olarak Sehun'u gösterirdi. Ondan hiç haz etmiyordu.

Sehun'a aşık olduğumu çok geç fark etmiştim. Çocukken o nerdeyse ben de oraya giderdim. Hatta ıslanmaktan deli gibi nefret etsem de Sehun her hafta sonu göle gittiği için ben de giderdim. Yüzmeyi öğretmişti bana. Bisiklet sürmeyi öğretmişti, uçurtma uçurmayı, dikiş dikmeyi, futbol oynamayı, resim çizmeyi, her şeyi ondan öğrenmiştim. Okumayı çok severdi ama en sevdiği şey resim çizmekti. Her zaman cebinde küçük bir defter ve kalem taşırdı. Çocukluktan beri böyleydi. Sonra Sehun resim öğretmenliğini kazandı.

Üniversiteye gideceği için çok üzgündüm. O güne 1 hafta kala büyük bir tartışma yaşadık. Boktan bir olaydı ama ben o gideceği için sinirliydim, bu yüzden olayı abartmıştım ve küsmüştük. Yolda gördüğümde yolumu değiştiriyordum, ondan kaçıyordum. Kalbimin neden bir erkek için sızladığını anlayamıyordum.

Gitmesine 2 gün kala, onu bakkalın köşesinde bir kızla konuşurken gördüm. Samimiydiler, gülüşüyorlardı, ardından kız kollarını Sehun'un boynuna doladı ve kalbim gerçekten durdu. İçimdeki kıskançlığa anlam yükleyemedim. Bana ne boklar oluyordu bilmiyordum. Sinirlenmiştim kıza sarıldığı için.

Kız, Sehun'dan ayrılıp el sallayarak uzaklaştı. Sehun bir süre öylece arkasından baktı. Bu beni öldürüyordu. En sonunda adımladım, yoluma hızla ve büyük bir sinirle devam ettim. Sehun'un yanından geçtim. "Jongin?" dedi. Duymamazlıktan geldim. Koşturup yakaladı beni bileğimden. "Jongin? Nereye gidiyorsun?"

"Seni ilgilendirmiyor, bırak beni." dedim çırpınarak.

"Küs müsün bana gerçekten?"

"Bırak beni Sehun, bileğimi acıtıyorsun." dedim. Elini gevşetti ama bırakmadı. "Jongin, 2 gün sonra gidiyorum." diye hatırlattı. Her gece günlerini saydığımı bilmiyordu. Nasıl rahat rahat söylerdi gideceğini bana? Hiç mi acımıyordu içi?

"Defol istediğin yere."

Derin bir nefes verdi. "Böyle mi ayrılalım? Jongin sorun ne anlamıyorum, lütfen düzgünce ayrılalım."

"Sevgiliymişiz gibi konuşma." dedim. "Git istediğin yere, bunu neden bu kadar önemsiyorsun?"

"Çünkü seni önemsiyorum." dedi. Kalbimi gerçekten söküp atasım geliyordu. Bu kadar hızlı atmamalıydı. O bir erkekti.

"Annem bekliyor Sehun." dedim adım atarak.

Hemen önüme durup gitmemi engelledi. "Jongin.." dedi. Eli saçlarına gitti. Bir şey söyleyecekti ama çekiniyor gibiydi. İçimdeki merakı uyandırdığı için durdum öylece. "Ben gidince, sen.." dedi. Sehun cümlesini tamamlayamıyordu ve bu beni meraklandırıyordu. Alt dudağını ısırdı, tekrar derin bir nefes verdi.

"Konuşsana artık." dedim sabırsızca.

"Sen, birisiyle falan.. yani, köyde hep bu yaşta şey oluyorlar ya.."

"Evlenecek miyim diye mi soruyorsun?" dedim. Gözleri kapandı, derin derin nefesler aldı. Bunu benden duymaktan nefret etmiş gibiydi. Bir süre gözleri kapalı öylece kaldı. "Merak etme, evlenirsem davetiye yollarım. Çocukluk arkadaşımı davet etmeme gibi bir ayıp yapmam." dedim. Sehun'un gözleri açıldı. Ateş saçıyordu, yumrukları sıkılıydı. Beni yumruklayacağından bir an şüphe ettim.

seni beklerim öptüğüm yerde | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin