7

239 43 17
                                    

gece de bölüm atmıştım öncekini okudunuz mu diye kontrol edin

iyi okumalar 💓

_

Ertesi gün Sehun işe başladı. Maalesef geçinmek zorundaydık. Sabah zar zor kalkıp somurtarak gitmişti. Giderken bin defa gece olmadan geleceğine dair sözler verdi ve onu gönül rahatlığıyla öpe öpe işe gönderdim.

Benim günümse yine evde geçiyordu. Evde olmaya alışık birisi olsam da eskiden bu 'evde olma' işini bahçe de kapsıyordu. Gerçekten bahçesiz bir yerde yaşamak çok garibime gidiyordu. Abartısız günümün en az 9 saati balkondan caddeyi izlemekle geçiyordu. Bayılıyordum. Sehun bir süre sonra sıkılacağımı söylese de, insanların telaşını görmeyi seviyordum ve bundan sıkılacağımı düşünmüyordum. İleride işe başlayacağımı da umuyordum zaten hayatımı bu balkonda geçiremezdim.

Gün içinde sık sık annemi düşündüm. Acaba gittiğim için üzülmüş müydü? Polise haber vermiş miydi? Ya da fark etmiş miydi? Bunları düşünmek hiç iyi hissettirmiyordu. Geride kötü de olsa bir şeyleri bırakmak çok yorucuydu. Zihinsel olarak bitik hissediyordum. Tutunduğum tek şey Sehun'du. Ona bıraktığım şeyleri düşündüğümü belli etmiyordum çünkü buna üzülecekti, biliyordum.

Günümü öyle ya da böyle bitirdiğimde Sehun'a dışarı çıkmak için yalvarmıştım. Evde patlıyordum ve bu böyle giderse benim daha buraya alışmadan bir işe girmem an meselesiydi.

"Yorgunum, sadece evimize gidip sarılıp uyuyamaz mıyız?" elimi sıkıca kavramış, söylenerek karanlık sokakta yönlendiriyordu beni.

"Eğer gelmek istemiyorsan evde kalabilirdin. Sana söyledim, tüm gün evde sıkıntıdan bunalıma girdim, bu akşamı dışarda geçirmek istiyorum."

"Tek başına dışarı çıkmak yok." dedi otoriter bir sesle. Bu sıralar bana çok sık emir verdiğinin farkındaydım. Şimdilik görmezden gelsem de bunun için kavga edeceğimizin sinyallerini algılıyordum. Rafa kaldırıp duruyordum ve bu raftaki en büyük sorunlardan birisiydi.

"Çocuk değilim." diye hatırlattım.

"Jongin bak ciddiyim." kaldırımın ortasında aniden durdu. "Tek başına dışarı çıkmanı istemiyorum, yabancılarla konuşmanı da istemiyorum. Lütfen isteklerimi ciddiye al."

"Sehun..." dedim. "Bu gömleği alabilir miyiz?" tam arkasında duran mağzanın vitrinini işaret ettim. Konuyu değiştirmek istiyordum. Sehun gözlerini devirdi ve derin bir nefes verdi. "Beni neden dinlemiyorsun?"

"Hafta sonu alışveriş yapalım." dedim elinin üstünü okşayıp onu çekerek.

"Peki." derin bir nefes verdi. Konunun üzerini kapattığımın farkındaydı. Bu konudan ve emir vermesinden hoşlanmamıştım. Sorunu neydi bilmiyordum, üzerine düşmeyecektim.

El ele bir süre temiz havada yürüdükten sonra Sehun bizi bir bara soktu. "Arkadaşlarımla tanış." ilerde oturan üçlü gruba doğru ilerledik. Hafif bir heycan kaplamıştı içimi. Arkadaşlarını isim olarak tanısam da bu başka bir şeydi.

"Amanın kimler gelmiş!" dedi Chanyeol'ün yanında oturan kız. "Sen uğrar mıydın buralara?"

"Daha dün burdaydım." Sehun tekli koltuğa oturup beni de yanına çekiştirdi. "Bu Jongin, sevgilim." dediğinde tüm yüzüm alev almaya başladı.

"Gitti param." dedi tam karşımda oturan çocuk. Eliyle alnını ovuşturdu. Chanyeol ufak bir kahkaha attı. "Bana inanmadınız, size söylemiştim."

seni beklerim öptüğüm yerde | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin