1

308 45 11
                                    

"Bu sıralar ne bok yiyorsun? Adam gibi davran az. Sürekli çarşılarda sürtüyorsun."

"İşlerim vardı, artık gitmem." dedim.

Annem yine ters günündeydi, her zamanki gibi. "Gidemezsin zaten. Bir daha dışarı çıktığını görmeyeceğim. Tarlaya, tarladan da eve. Gözümün önünde olacaksın." dedi. Çok sinirli, biraz da dar kafalı birisiydi. Ona katlanmak yaşım büyüdükçe daha da zorlaşıyordu. Ne olursa olsun annem diyemiyordum, onu sevmeyi başaramıyordum.

"Yarından itibaren olurum." annem önündeki pirinçleri ayıklıyordu, ben de başında oturuyordum. Birazdan gideceğimi nasıl söylerdim bilmiyordum bile. Sadece bu gece evden gitmem gerekiyordu.

"Yarın akşam da misafir gelecek. Güzelce giyin, o şehirli kıyafetlerini giyme."

"Onları seviyorum." dedim. Öldürücü bakışlarını bana yöneltti.

"Sen erkeksin. Dar giyinmeyeceksin, bana kıyafetleri yaktırma. O çocuk gibi iğrenç birisine mi dönüşmek istiyorsun?"

"Sehun iğrenç değil." dedim titrek nefesimi vererek.

"Kes sesini. Adını anma, günaha girersin." dedi annem. Sehun'un gay olduğunu biliyordu, herkes gibi. Ve yine herkes gibi ondan nefret ediyordu.

"Anne abartıyorsun. Hem çocuk okulunu bitirip geldi bugün. Ne güzel." gülümsememek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Kıpır kıpırdı içim bayram vardı bende. Annem bile moralimi bozamazdı.

"Bana bak! Güzel deme şuna. Özenme öyle şeylere, okudu da noldu? Her şey okul değil, görmüyor musun?!" nefesim bir an boğazıma dizildi. "Ne bok yediği belli değil. Hastalıklı." annem birden gözümde dünyanın en çirkin insanına dönüştüğünde gözlerimi sıkı sıkı kapattım.

"Her neyse, kim geliyor yarın?" konuyu akıl sağlığım için başka yöne çektim. Daha fazla homofobik şeyler duymak istemiyordum. Gerçi ben annemi hiçbir konuda duymak istemiyordum, kendisiyle hiçbir konuda anlaşamıyorduk. Şiddete meyilli, biraz psikolojik sorunları olan birisiydi. Küçük bir kasabada tek yaşamanın zorluğu yüzünden kaba birisine dönüşmüştü.

"Dosie'nin annesi."

"Neden geliyormuş?"

"Ben çağırdım, konuşacağım. Yaşın geldi ya hani." dedi.

"Anlamadım?" dedim.

"Yarın konuşacağım işte sonra da birlikte onlara gideceğiz. Adını koyalım artık, yaşınız geldi. Ölmeden önce torun sevmem lazım."

Sanki bir şey yemişim gibi boğazıma yumru oturdu. Annem karşımda dünyanın en normal şeyini konuşuyormuş gibi beni darma duman ediyordu. Torun sevme uğruna bana hiç sormadan kimle evleneceğime karar vermişti. İnanamıyordum, öylece gözümü dahi kırpmadan anneme bakıp kaldım. Zaten ben Sehun ile kaçacaktım ama arkamda nişanlımı falan bırakmak da istemiyordum. O kızın da duyguları vardı sonuçta. Üstelik köyde adı çıkardı, hayatını karartırdım. Bir de Sehun vardı tabi... tanrım bunu duyarsa tam anlamıyla deliye dönerdi.

"Böyle bir şey mümkün değil. Ben hazır değilim." dedim sanki fikrimin bu evde herhangi bir önemi varmış gibi.

"Senin hazırlığını mı bekleyelim? Kız gibi nazlanıp nazlanıp duruyorsun. Sana kalırsa daha çok bekleriz." annem önündeki pirinç torbasını sırtlandı. "Işıkları yakma, yat uyu hadi." dedi. Salonu terk etti, dondum. Ne tepki vermem gerektiğini bile bilmiyordum. Nefes almakta ufak bi zorluk çektim, bu tarz şeyleri evde çok sık duyardım zaten ama bu başkaydı. Moralim yerle bir olmaya yüz tuttu, bugün dünyanın en mutlu kişisiydim oysa.

seni beklerim öptüğüm yerde | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin