Anın verdiği heyecandan kaşları hafifçe havalanmış yüzüne bir sırıtış yerleşmişti. Gözleri bilgisayar ekranını, art arda çıkan yazıları hızla tararken kendi kendine gülerek derin bir nefes aldı. Keyfi oldukça yerindeydi. Dakikalardır sabit durmaktan tutulan boynunu esnetmek için kafasını sağa sola eğdi. "Zorlanıyorsunuz, yakışmıyor size." diye mırıldanıp alt dudağını dişlerinin arasına aldığında odada onun dışında olan diğer takım üyeleri, onun kadar eğlenmiyordu.
"Hyung!" diye hayretle söylendi Kangdae. Her şeyin bu kadar mükemmel olmasına ve Jungkook'un bu durumdan her zaman keyif almasına hiçbir zaman alışamayacağını biliyordu. "Kilidi kıramıyorum..." Jiyeon sabırsızca ekranına bakarken parmakları sertçe klavyenin tuşlarını okşuyordu, burnunun ucuna gelen gözlüklerini hızla ittirdi ve göz ucuyla hala keyifle sırıtan deltaya baktı.
Her konuda iyi olabilirlerdi fakat asıl yaptıkları şey saldırıydı ve şu anda bunu beceremiyor olmanın verdiği hırs, hepsinin gözlerinden okunuyordu. Jeon Jungkook, ulaşılamayacak bir seviyede olduğunu tekrar tekrar kanıtlarken korumakla görevlendirildikleri bankanın sistemine girebilmek için hiç durmadan çalışıyorlardı.
Jungkook günler sonunda üstündeki agresifliği bir kenara bırakmış bir şekilde şirkete girdiğinde kimse bunun geleceğini tahmin etmemişti. Güvende olduğundan emin olmak zorunda oldukları bankanın sistemini alt üst etmek için uğraşmayı kimse beklemiyordu.
Siber saldırı, hemen hemen hepsinin uzman olduğu alandı fakat içinde oldukları durum, bu konuda acemi olduklarını hissettirmekten başka hiçbir işe yaramıyordu. Yazılımına dahil oldukları algoritmaları kıramamak ve savunma olarak karşılarında olan Jungkook'un saldırıyı engellemek için hiçbir şey yapmıyor olması da cabasıydı.
"Baştaki matematik sorusu ne alaka?" Han gözlerini kısarak ekrana bakmaya başladığında Jungkook istemsizce gülmeye başladı. "Bizi şaşırtmak için koyulmuş gibi fakat nedensizce çözmemiz gerekiyormuş gibi hissediyorum."
"Cevap 1710 mu?"
"1410 değil mi?"Jungkook sessizce odada dönen konuşmaları dinlerken ekranına art arda gelen uyarıları ve sistemsel hataları rapor eden bildirimleri görmezlikten geliyordu. Masasından destek alarak ayağa kalktı, ellerini kot pantolonunun ceplerine sıkıştırarak takım arkadaşlarının arasında dolaşmaya başladı.
Tek tek herkesin bilgisayarını kontrol ederken kafasını sağa sola salladı. "IP adresini bularak algoritmaları kıracak kodlara ulaşamazsınız." diye fısıldadı IP adresini bulmaya çalışan Jaeyoung'un bilgisayarına sırıtarak bakarken. "Bu sadece zaman kaybı."
"Neden zaman kaybı olsun? Daha önce çok yaptık." Jaeyoung ağzında gevelediğinde hala etrafta dolaşan delta, birkaç saniye duraksadı ve kafasını salladı. "IP adresini saklamayı beceremeyen acemilere yaparsınız tabii."
"Fakat," dedi topuklarının üstünde dönerek, herkesin yüzüne tek tek baktı. "Önünüze hangi IP adresinin çıkacağını bilmek işinizi zorlaştırır." minik bir ipucu verirken bile saldırının başarılı olabileceğinden endişelenmiyordu. Saldırının başarılı olması, her şeyi tekrardan yazmak demekti fakat bu umrunda bile değildi. "Nasıl? Değiştirmedin mi?" omuzlarını silkti. "Kim bilir?"
"Öyle işimiz daha kolay olmaz mı?"
"Size bir ipucu daha," dedi ağır adımlarla yürürken. "Her zaman kullandığımızı bularak bankaya mı saldırmış olursunuz yoksa çalıştığınız şirkete mi?" diye bir soru sorduğunda ona yönelen şaşkın bakışlar keyfini daha da yerine getirdi. "İyi bir saldırı gerçekleştirmenin ilk kuralı nedir?"
"Güvende olmak!" kafasını olumlu anlamda salladı. "Aynen öyle," dedi Kangdae'nin bilgisayar ekranına imalı gözlerle bakarken. "Peki siz neden kendinize saldırıyorsunuz?" Kangdae'nin yüzünün şekilden şekile girmesi gülmesine sebep olurken omzuna birkaç kere vurdu. "Siktir!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
twin flames
Fanfictionher şeyin bir sebebi var, bir soygunun bile. omegaverse, delta jjk & omega kth. ! 10.03.2022