kisses, lot of kisses

16.3K 1.2K 710
                                    

çok içime sinmese de yayınlıyorum çünkü malım :D? her neyse! herkes havalimanında bölüm yayınlamıyor sonuçta değil mi... değerimi bilin bence... İYİ GÜNLER BB

Taehyung yüzünün hemen hemen her köşesinde sayısız kez hissettiği baskıyla gözlerini kırpıştırarak açtı, kaşlarını çatarak birkaç saniye üstüne eğilmiş ve sevimli bir şekilde gülümseyen deltayı anlamsız bakan gözleriyle izledi. Öpülerek uyandırıldığını fark ettiğinde yüzüne yayılan gülümseme deltayı da gülümsetirken birkaç saniye hiçbir şey demeden birbirlerini izlediler. "Uykucu seni," Jungkook omeganın yüz ifadesine gülerek geri çekildi. "Jungkookie, yorulursan ben de sürebilirim tamam mı?" diye omeganın birkaç saat önce dediği cümleyi tekrar ettiğinde Taehyung kaşlarını çatarak arabanın ön camından etrafını inceledi. Tanıdık sokağı ve çocukluğunu geçirdiği bahçeyi gördüğünde "Gelmişiz!" diye heyecanla söylenip doğruldu fakat koltuğunun oldukça geriye yatırıldığını fark ettiğinde duraksadı, arabaya bindiğine böyle olmadığına emindi. Kaç saat uyuduğunu bilmiyordu bile.

"Neden uyandırmadın beni?" koltuğunu düzeltmeye çalışırken söylendiğinde delta inanamayan gözlerini omeganın üstüne dikti. "Seul'den çıkmadan uyuyakaldın..." diye hayretle söylenip gülmeye başladığında Taehyung mahcup bir ifadeyle gülüşüne karşılık verdi. "Ne yapabilirim? Senin kokunla uyumak çok kolay..." itiraf ettiği şey yüzünden sesi sona doğru kısılırken bakışlarını kaçırdı. "Sıkıldın mı?"

"Dalga mı geçiyorsun?" delta kendi kendine söylenip tekrar ona doğru eğildiğinde Taehyung devam etmesi için kafasını yana eğerek ona bakmaya başladı. "Uyurken ayrı güzel olduğun için sürekli dikkatim dağıldı." yalan değildi. Üstelik onu uyandırmamak için yavaş gitmeye çalıştığından üç saatlik yolu, dört saatte anca bitirebilmişti. Omega kıkırdayarak deltanın yüzünü avuçlarının içine aldı. Beklenmedik iltifat bütün yüzünün yanmasına sebep olurken deltanın yanaklarını okşadı. "Kaza yapmadan gelmemiz mucizeymiş desene." diye mırıldanıp dudaklarına minik bir öpücük kondurduğunda Jungkook'un yüzündeki gülümseme büyüdü.

"İnelim mi artık?" dese de geri çekilmek için hiçbir çaba sarfetmiyordu, aksine yüzünü daha da ona yaklaştırdı. "Yoksa evinin önünde çok farklı şeyler yaşanabilir." dudakları konuşurken omeganın dudaklarına değiyordu. Bu, Taehyung'un bambaşka bir ruh hali içine girmesine sebep olurken bahsettiği farklı şeylerin yaşanmasını istemişti fakat bunu burada yapmak hiç hoş olmazdı. Kafasını sallamakla yetindiğinde Jungkook gülümseyerek dudaklarından öptü ve geri çekildi.

Sonunda arabadan indiklerinde Taehyung, deltaya elini uzatarak yanına gelmesini bekledi. Jungkook'tan daha heyecanlıydı, babasıyla çoktan tanıştığını biliyordu fakat o geceye dair hiçbir şey hatırlamadığı için tam olarak tepkisini bilmiyordu. Sebepsiz yere gerilmiş ve gereğinden fazla stres yapmıştı, her şeyiyle kabul ettiği ve tamamen bağlandığı bu adamı; ailesinin de kabul etmesini çok istiyordu. Kabul edileceğini biliyordu; onunla geçirdiği günler sayesinde Jungkook'un kelimelerle arasının çok iyi olduğunu, ne olursa olsun kendini sevdireceğini biliyordu fakat endişelenmek elinde olan bir şey değildi.

"İyi misin?" delta hafifçe elini sıkarak ve yüzündeki gülümsemeyle sorduğunda Taehyung somurttu. "Jungkook bilmiyorum ya, niye böyle oldu şimdi?" diye yerinde sallanarak sorduğunda Jungkook anlayışla gülümseyerek onu kendine çekti. Alnına dökülen saçlarının arasına minik öpücükler kondururken elinin altındaki belini, onu rahatlatmak amacıyla yavaşça okşuyordu. "Güzelim, asıl heyecanlanması gereken kişi benim..." fısıldayarak konuştuğunda kollarını zaman kaybetmeden Jungkook'un boynuna dolayan Taehyung gülmeye başladı. "Evet, sen neden heyecanlanmıyorsun?"

twin flamesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin