•°•°•BİRİNCİ KISIM•°•°•

91 10 10
                                    

**Bu kitap artık hayatta olmayan muhabbet kuşum Deniz'e ithaf edilmiştir. 💙**

*Başladığınız tarihi yazar mısınız?*

•°•°Bölüm Bir•°•°

En az kalbim kadar soğuk ve ıssız bir mağara diye geçirdim içimden. Tam önüme düşen su damlası küçük göle değince titreşip halka şeklinde yayıldı ve su durulunca kendi çirkin görüntümle göz göze geldim. Bakışlarımı soğuk taşları andıran gri gözlerimden çekip kar kadar beyaz saçlarıma çevirdim. Henüz on sekiz bahar görmüş birinin saçları bu derece beyaz olmamalıydı. Ya şu simsiyah boynuzlara ne demeliydi? Perilerinki renkliydi ve onlara yakışıyordu. Sanki boynuzları onları daha güzel gösteriyordu. İçimi sıkıntıyla çekip keşke peri olsaydım diye düşündüm. O zaman bu çirkin halimi her gün saklamak zorunda kalmazdım. Her gün güneş doğmadan önce bu mağaraya geliyordum ve dönüşümüm geçene dek burada kalıyordum. Eski halime dönmeme daha zaman vardı. Başımı soğuk mağara duvarına yaslayıp gözlerimi kapattın. Yine o sesi duyuyordum. Birazdan yine o anları görecektim. Hissediyordum.

-On Yedi Yıl Önce-

Bebeğin sarı, dalgalı saçlarını okşayan Elanor usulca yağan yağmurun pencereye vuruşunu dinleyip huzurla gülümsedi. Kızı, Eldalote bir yaşına basmıştı. Herkesten uzakta yaşadıkları bu küçük kasabada mutluydular. Kaçmaya karar verdiklerinde zorlanacağını düşünmüştü ama hiç de öyle olmamıştı. Zaten kendisine sürekli hizmet edilmesinden sıkılmıştı. Böylesi daha iyiydi. Kendi başına giyinebiliyor ve yemek yiyebiliyordu. Her zaman nazik olmak zorunda değildi. Çocukluktan beri istediği şey de buydu zaten. Bir an acaba ailesi ona gösterişli bir düğün yapsa nasıl olurdu diye düşündü. Bütün krallıklardan soylular gelirdi ve her yer ışıklarla kaplanırdı muhtemelen. Tabi Elanor ailesinin istediği bir soylu elfle evlenseydi, Adrian ile değil. Soylu bir elfle bu kadar mutlu olacağını düşünmüyordu çünkü arada bir aşk olmayacaktı. Aşk her şeyi güzelleştiriyordu.

Kapı duvara şiddetli bir şekilde çapınca minik Eldalote ağlamaya başladı. Elenor, bebeği kendisine bastırıp ayağa kalktı.
"Adrian, sen mi geldin?" Dedi tedirgince. Cevap gelmiyordu. Bakışlarını kapalı pencereye ve yeni kararan havaya çevirdi. Buradan atlasalar ölürler miydi acaba? Altta bir kat daha vardı. Yüksek bir seviyedeydiler. Olduğu yerde heykel gibi dikilmeye devam ederken Eldalote'nin ağlaması arttı. Odaya boğazına dayanmış bir hançerle giren Adrian, af dileyen bakışlarını Elanor'a çevirdi. Elanor'un kalbi korkuyla çarpıyordu. Adrian'a hançer dayanan görünmüyordu onun baktığı yerden.
"B-bizim paramız yok. Kocamı bırakın. Biz zengin değiliz."
Adam belki de hırsızlık için gelmişti. Paraları olmadığına ikna olursa onları serbest bırakabilirdi. Elanor'a kadar ulaşan kahkaha sesi hızla atan kalbini daha da hızlandırdı. Eldalote susmuş, annesinin saçlarıyla oynuyordu. İçeri giren pelerinli adam ağır adımlarla gelip Elanor'un tam karşısında durdu. Yüzünü örten kapüşonunu çıkartınca Elanor'un dizlerinin bağı çözüldü. Düşmemek için büyük gayret gösteriyordu.
"Rahip Gregory.."
Elenor'un babasının sağ kolu olan bu rahip, yaptığı büyülerle ve lanetlerle bütün diyarda meşhurdu. Rahip alaycı bir şekilde güldü ve uzun parmaklarını kıpırdattı. Bu hareketiyle parmak uçlarında yeşil ışıklar belirmişti. Elanor, bebeğini kucağına iyice bastırdı. Bu ışıkların anlamını biliyordu. Bu ışıklar lanetin ışıklarıydı. İçeri beş tane daha büyücü girince Elanor, Adrian'a yalvarmaya başladı.
"Lütfen, kızımızı almalarına izin verme. Bir şeyler yap. Büyücüler onu lanetleyecek."
Adrian kıpırdamaya çalışsa da boşunaydı çünkü boğazına dayanan hançer büyüyle kaplıydı ve hareket etmesini engelliyordu. Canını yakacağını bilse de konuşmaya başladı.
"Kızımızı al ve kaç. Çabuk ol."
Bu kısa konuşma bile hançerin boğazını yaralamasına neden olmuştu. Elanor pencereye yöneldiğinde Rahip Gregory parmaklarının ucundaki ışığı genç kadına gönderdi. Kaskatı kesilen Elanor, ağlamaya başladı. Rahip, bebek Eldalote'yi annesinin kucağından koparırcasına aldı. Elanor; bağırmak, çığlık atmak istiyordu ama yapamıyordu. Adrian; gidip kızını kurtarmak, her şeyi sona erdirmek istiyordu ama yapamıyordu. Eldalote, tedirgin bakışlarla rahibe bakarken rahip onu anne ve babasının görüş açısına getirdi. Rahibin parmaklarından çıkan yeşil ışıklar Eldalote'nin mavi gözlerine yansıdığında annesi ve babası sessizce ağlıyorlardı.
*****************

Güneş Doğana DekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin