Bölüm Sekiz - Kütüphane Duvarları Arkasındaki Hayat

2.9K 268 34
                                    

*Medya: Maya + size bir şarkı bıraktım. Bu arada bölüm düzenleme ile birlikte epey bir uzadı. Hepinize yeniden iyi okumalar! 

Yolculuğumuzun son taşıtındayken ikimiz de konuşmuyorduk. Tüm yol tıpkı böyle sessiz, soğuk ve en azından benim için sancılı geçmişti. Başımı cama yaslamış dakikalardır dışarıyı gözlerken kendi kendime bir söz vermiştim.

Tamam artık, kabullen ve devam et. Ne demişti annem?

Bir gün yanında ben de olmayabilirim. İşte o gün kendi ayakların üzerinde durup başının çaresine bakmayı bil.

O günün ben epey yaşlanmışken geleceğini düşünürdüm, annemi çok yaşlanınca kaybedeceğimi ve o vakte kadar işi gücü olan ve kendi hayatını kurmuş yalnız bir kadın olacaktım böylece kendi ayaklarım üzerinde durmam daha kolay olacaktı fakat bu durum beni oldukça hazırlıksız ve erken yakalamıştı. Hazırlıksız kelimesi yaşadığım durumun yanında öyle basit, öyle gündelik kalmıştı ki.

Silkelendim.

O gece bir şey olmuştu ve buradaydım işte.

Bunu kabullenmem yaklaşık iki gün sürmüş olabilirdi ama bundan sonrasında daha mantıklı hareket etmeliydim.

İlk adım: Buraya nasıl gelebildiğini anlamaya çalış.

Tuna'ya dönerken onun zaten bana baktığını görmem ve yakalanmış gibi önüne dönmesi bir olmuştu.

''Kütüphaneye gidiyoruz, değil mi?''

''Tabii. İstersen bir durak sonra inebiliriz buralarda bir yer biliyorum.''

''Olur.''

Yeniden camdan dışarıyı izlemek için dönerken ilk önce kendi yansımamı gördüm. Şişmiş gözlerim ve dağılmış halimle tam da olması gerektiği gibi görünüyordum.

Yaklaşık beş dakika sonra, Tuna hemen önümüzdeki direğin düğmesine bastı ve ikimiz de ayaklandık. İğrenç bir ter ve parfüm karışımı kokuyla dolu otobüsten indiğimizde yoğun bir rahatlama ve soluklanma hissi ile doldum.

''Senin işin varsa- '' diyecekken hızlıca araya girdi.

''Hayır, yok.''

Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. ''Bak, gerçekten sürekli benimle olmana gerek yok. Kendi hayatını sürdürmeye devam et. Sadece en azından akşamları evi kullanmama izin vermen yeterli benim için. Kendi başımın çaresine bakabilirim.''

''Eminim ki bakarsın, bakamayacağını düşündüğüm için burada değilim. Gerçekten seni merak ettiğim için buradayım.''

''Uzaylı deneyi gibi mi düşünmeliyim?''

Gülüşü kulaklarım dolarken çoktan indiğimiz kaldırımdan karşıya geçmiştik.

''Espritüel bir tarafın da varmış. Annende hızlıca söylediğin yalandan sonra yavaş yavaş bana benzediğini düşünmeye başlıyorum.''

''Körle yatan şaşı kalkıyor, biliyorsun.''

''Bilmez miyim.''

''Annenle ilgili konuşmak ister misin?'' diye sordu birden.

Yeniden kalbimde aynı sızıyı hissederken iç çektim. Tuhaftır ki birilerinin benim düşüncelerimi merak etmesi, sorması ve ilgilenmesi iyi hissettiriyordu.

''Ne diyeceğimi bilemiyorum. Belli ki babamla evlenmemiş. Ne yalan söyleyeyim, onu suçlayamam. En azından başka bir evrende doğru kararı vermiş.''

Annemin son gördüğüm hali gözümün önüne geldiğinde bir kez daha yaşını koruyor olmasına rağmen nasıl daha genç, daha dinç ve daha mutlu gözüktüğünü düşündüm. Yaş yalnızca bir sayıydı, yaşadıklarınız ve hayatın size sundukları sizin nasıl gözüktüğünüzü belirliyor olmalıydı. Daha az beyazınızın olması, gözlerinizin içi parlaması, yüzünüzdeki kırışıklıkların gülümsemeden kaynaklaması pek çok şeyi değiştirirdi.

MAVİ AY (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin